Savcının ?siyasi militan gibi davrandığını? yazan gazeteci yargı bağımsızlığını zedeler mi? Bir avukat basın toplantısı yaparak müvekkilinin tutukluluğu hakkında görüşlerini açıklarsa yargıyı etkiler mi? Savcının siyasi militanlığını yazan gazetecinin, basın toplantısı yapan avukatın ifade özgürlüğü yok mudur? Ankara Barosunun 2004 yılı Ocak ayında düzenlediği Hukuk Kurultay?ında meslektaşım Av. Şahin Mengü ile birlikte aynı oturumda ?ifade özgürlüğü? üzerine görüşlerimizi ifade etmiştik?Ben ?yayın yasakları?nı, Sayın Mengü de AİHM kararlarını örneklemişti? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre özgürlük esas, sınırlama istisnadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi?nin 10. maddesinin 2. fıkrasına göre sınırlamalar için öncelikle yasa olmalıdır. Yasanın getirdiği tüm sınırlandırmalar demokratik bir toplumda olması gerektiği kadar olmalıdır. Sınırlandırmanız demokratik toplum düzeni gereklerine uygun olmalıdır. Eğer sınırlandırmalarınız zorlayıcı ve toplumsal bir gereksinimden kaynaklanmıyorsa hakkı ihlal etmişsiniz demektir. Bu yüzden yasalarınızdaki tüm sınırlandırma ölçütleriniz meşru bir amaca yönelik olmalıdır. İfade özgürlüğünü sınırlandırmaktaki ?meşru amaç? nedir? Bir sınırlamanın meşru sayılması demek, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10 uncu maddesinin 2. bölümünde sayılan sınırlandırma ölçütlerine uygunluğu demektir. Yani, ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü ya da kamu güvenliğinin korunması amacıyla, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın, ahlakın ve başkalarının haklarının ve şöhretlerinin korunması ve yargı otoritesinin zedelenmesinin ve tarafsızlığının sağlanması için sınırlandırmalar zorunlu olabilir. Eğer koşulları varsa ifade özgürlüğüne getirilen bu sınırlandırmalar ?meşru? görülebilir?Aksi takdirde, ifade özgürlüğü ihlal edilmiş demektir. Şimdi Sayın Mengü?nün Hukuk Kurultayında değindiği bazı örneklerle AİHS?nin 10. maddenin 2. fıkrası ile getirilen sınırlandırmalardan biri olan ?yargı erkinin tarafsızlığını ve otoritesini sağlamak? konusuna gelelim... Mengü?ye göre; yargı erkinin tarafsızlığı ve otoritesi, adaletin her kişi ve kurum tarafından etki altında bırakılmasını engellemektir. Ancak bu gerekçelerle de olsa ifade özgürlüğünün sınırlanmasında devlete tanınan takdir yetkisini oldukça sınırlı yorumlamak gerekmektedir. Çünkü; özgürlük asıl, kısıtlama istisna olmalıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi?nin 10. maddesinin 2. fıkrasının ilk satırında ifade özgürlüğünün kullanımına özgü olarak ?kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler?? denilmiştir? Bu durumda avukatların, kamu görevlilerinin, savcıların, yargıçların görevleri nedeniyle bazı diğer kişi kategorilerinden daha fazla sınırlamalara tabi olabileceklerini kabul edebiliriz??(Ankara Barosu Hukuk Kurultayı 2004. Av. Şahin Mengü. İnsan Hakları Bağlamında Düşünce ve Düşünceyi İfade Özgürlüğü. Cilt 2 Sayfa 286-295) Buna karşın, AİHM?si, Birleşik Krallık-Sunday Times gazetesi davasında; gazetenin Distillers adlı ilaç şirketini ihmalle suçlayan makalesine İngiliz Mahkemelerinin koyduğu yayın yasağının AİHS?nin 10. maddesini ihlal ettiğini karara bağlamıştı. AİHM?si getirilen yayın yasağına karşılık kamuoyunun ifade özgürlüğünün çok daha önemli olduğuna karar verdi. İngiliz yasalarının ?gazetelerin mahkeme kurup yargıda bulunma? yasağı konusundaki katılığı demokratik toplum düzeni gereklerine uygun değildi.Sınırlandırmayı, AİHM?si meşru saymadı. Bu karardan sonra İngiltere?de Mahkemeye Hakaret Yasası 1981 yılında değiştirildi. Mahkemeler ve yargı, el sürülmez ve eleştirilemez güçler değildir. Karar örneklerine dönersek; AİHM?si 20.05.1998 tarihli Schöpfer-İsviçre davasında, müvekkillerinden birinin tutukluluğu hakkında, bir basın toplantısında yaptığı açıklamalardan dolayı avukata mensubu olduğu Baro tarafından verilen disiplin cezasının ifade özgürlüğünün ihlalini oluşturmadığına karar vermiştir. Av. Şahin Mengü?nün Kurultay?da sunduğu tebliğinde yer alan AİHM?si bir kararında; yargılamanın asli unsuru olan, anahtar bir rol üstlenen avukatların özel statülerinin altını çizerek: ?Onlardan yargının iyi işleyişine ve ayrıca yargıya halkın güvenmesine katkıları beklenir.(?.) Düşünceyi açıklama özgürlüğünün, şüphesiz yargının işleyişi hakkında aleni olarak konuşma hakları bulunan avukatlar için de geçerli olduğunu söylemeye gerek yok, fakat eleştirilerinin belli bir sınırı aşmaması gerekir. Bu çerçevede, yargı erkinin işleyişini ilgilendiren sorunlar konusunda toplumu bilgilendirmek hakkı, yargının iyi işleyişinin gerekleri ve avukatlık mesleğinin saygınlığının yer aldığı çeşitli çıkarlar arasındaki dengeyi dikkate almak gerekir? şeklinde bir hüküm tesis etmiştir. AİHM?sinin; bir savcıya karşı gazeteci tarafından yapılan eleştiride, gazetecinin eleştiri dozunu aşmasına rağmen, yargı mensuplarının kendi tutum ve davranışlarının da yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına yönelik imajı zedeleyebileceğini; ?Bir savcının siyasi militanlığı, yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığına ilişkin imajı tehlikeye sokacağına?? dair kararı da vardır? (25.07.2001 tarihli Perna-İtalya) Anılan tebliğde yer alan ve katıldığım görüşe göre; demokratik ülkelerde, düşünce açıklaması cezalandırılamaz. Özgürlüğün, düşünce açıklanmadan önce sınırsız olduğu kabul edildiğine göre, düşünce açıklandıktan sonra bunun suç oluşturabileceği görüşü demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaşmaz. Demokratik toplumlarda, düşünce açıklamasının değil, eylemin sınırlandırılması söz konusu olabilir. Özgürlüğe getirilen sınır, insan kişiliğine getirilen sınır sayılır. Bu nedenle çok hassas ve özenli davranılması gerekir. Sınırlama, hiç zaman ve hiçbir koşulda özgürlüğü ortadan kaldıracak ya da onu kullanılmaz duruma getirecek ölçüde olmamalıdır.