İnsan…
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi olarak bizim Hocamız.
6 Kasım 2018 günü yitirdik…
Bazı gazetelerde onun için yazılmış sevgi dolu sözler yazılmış ilanlar vardı…
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığı duyuru yayınladı. .
Medeni Hukuk Anabilim Dalı emekli öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ahmet Rona SEROZAN için 8 Kasım 2018 Perşembe günü 11.00’de İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binasında tören düzenleneceği ve ardından Bebek Camii’nde kılınacak ikindi namazını müteakip defnedileceğinizi duyurdular.
İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binasında 8 Kasım 2018 Perşembe günü “tören” yapıldı.
Rektörlük binasına getirilen Rona Hocamız, seksen mermer sütünün gölgesinde sessiz ve sedasız kendisi hakkında söylenenleri dinledi. Profesörler, çalışma arkadaşlarınız sizinle olan anılarını, size dair bildiklerimizi ve bilmediklerimizi anlattılar.
Biz öğrencileriniz olarak sizinle birlikte, sessizce dinledik. İçinde hukuk, insanlık ve zarafet geçen bu anıların tam ortasında siz vardınız. Bize öğrettiğiniz hukuku bir kere daha gördük. Meslektaşlarınız arasında sadece anılarını değil ama bize öğrettiğiniz hukuk anlayışını anlatanlar da vardı
Siz Hocam, sessiz ve sedasızdınız!
Dedim ya Hocam, biz konuşmadık.
Ama bizler sizi zaten derslerinizden, sohbetlerinizden, üniversite koridorlarından iyi tanıyorduk. Bizlerle birlikte katıldığınız geçmiş yılların sokak yürüyüşlerinden ve boykotlardan sizi zaten biliyorduk. Bildiklerimiz bize yetiyordu. İnsanlığınızı, zarafetinizi, öğrencilerinize verdiğiniz değeri ve öğretinizi bildiğimiz gibi; sizi tanıyorduk, seviyorduk. Biliyorduk, siz hepimizin bildiği bir yerde durup duruyordunuz. Hiç kimseyle karşılaştırmadık, öğrencileriniz olmaktan hep gurur duyduk.
Kaçırmak istemezdik, dersinizin adına “Rona Hoca’nın dersi” derdik…Hukuk ve memleket eğer buysa; dersinizin adı da bizim için buydu!
Ama Hocam, o gün, o tören sırasında…
Siz Hocam, sessiz ve sedasızdınız!
Sonra yavaşça seksen mermer sütün arasından alındınız.
Sizinle olan sessiz ve sedasız son konuşmamızdı ve bitmiş gibiydi sanki!
Ve biraz alkışlarla, biraz saygılı bir sessizlikle vedalaştık, gittiniz.
“Marx/Engels Devlet ve Hukuk Üzerine” adlı kitabınızın birkaç sayfasını yeniden okudum…Kitabın künyesinde “Segui il tuo corso, e lascia dir la genti” yazılı, Türkçesi yazılmamış.
“Sen bildiğin yoldan şaşma, bırak ne derlerse desinler”...
Segui il tuo corso, e lascia dir la genti /Sen kendi yolundan git; bırak diğerleri konuşsunlar… Dante Alighieri’nin İlahi Komedyası´ndan bir repliktir. Karl Marx, Kapital´in birinci cildini yazmaya bu sözle başlamıştır.
Çağdaş Hukukçular Derneği Yayınları için gözden geçirerek 2. Basımına izin verdiğiniz “Marx/Engels Devlet ve Hukuk Üzerine” kitabınızın “derleyip çevirenin önsözü” size ait. Yazınızın sonunda “Bebek, Nisan 2010 Rona Serozan” olarak mekân, tarih ve adınız yazılı…
Derlemeleriniz ve çevirilerinizden birkaç öğreti…
“ Bütün tarih boyunca, günümüze dek, şu ya da bu ölçüde yürürlükte kalmış olan yasalar, yalnızca sınıf egemenliğine ve sınıf sömürüsüne dayalı toplumsal ilişkileri korumuşlardır.” (Engels: F.A. Mange’ye 29.3.1865 Tarihli Mektup).
“Burjuvazi, o güne değin el üstünde tutulup baştacı edilmiş ne kadar meslek varsa, hepsinin kutsal halesini yolup atmış, hekimi, hukukçuyu, rahibi, şairi, bilim adamını kendisinin ücretli işçisi yapmıştır” (Marx/ Engels: Komünist Parti Manifestosu-MEAS I, 28/29)
“Derleyip çevirenin önsözü”… Hocam, siz şöyle yazmışsınız:
“Devletin ve hukukun üstündeki gizem ve kutsallık perdesini, aynen öteki inanç konuları üstündeki gizem ve kutsallık perdesini kaldırdığı gibi, Marx’ın ve Engels’in temel taşlarını döşediği “tarihsel maddeci toplum bilimi” kaldırmıştır.
Tarihsel maddeci devlet ve hukuk kuramının önemi, metafizik ve idealist ideolojilerin düşünce alemimizi kararttığı ve karıştırdığı bir dönemde ve ortamda özel bir ağırlık kazanır. İşte bu nedenledir ki “şimdi Marksizmin tam sırasıdır”.
Marksizm sayesindedir ki hukukun kökenini ve meşruluk temelini her bir halkın kendi kendisine oluşup gelişen kendine özgü ruhuna, doğuştan gelme doğal ilkelere ye da sınıflar üstü ve tarafsız devletlerin iradesine indirgeyen tüm öğretilerin metafizik karakterini ve tutucu ideolojik işlevi apaçık ortaya çıkmıştır.”
Bizleri bırakıp gittiğiniz bu günlerde “şimdi Marksizmin tam sırasıdır”.
Siz Hocam, o gün giderken sessiz ve sedasızdınız!
Arkanızdan seslendik. Duymuşsunuzdur mutlaka!
Işıklar içinde kalın!
Bize kimse hukuku sizin anlattığınız gibi anlatmadı ve öğretmedi. Öğrettiğiniz gibi; ne derlerse desinler, biz bildiğimiz yoldan şaşmadan yürüyüp gitmeliyiz.
Hocam; gökyüzüne baktığımız zaman ışığınızı görüp aydınlanamaya devam edeceğimiz yıldızlardan birisiniz, sessiz ve sedasız!