Kadın, erkek, çocuk fark etmez anamal düzeni için. Emeği sömürmek fıtratında vardır. Şimdi oturup da yeni dünya düzeninde “Emekçi Kadınlar Günü’nün” nasıl olup da Kadınlar Günü’ne çevrildiğini sizlere anlatacak değilim. Yaşıyor ve görüyoruz. Türkiyemizden en yakın bir örnekle başlayalım. “Alanlar Emekçi Kadınlara yasak.” Yılda bir gün olsun şarkılarla, danslarla kutlayacakları; kadın cinayetlerine, şiddete, kadın sömürüsüne, savaşa karşı barıştan yana dileklerini dillendirebilecekleri alanlar onlara kapalı. Ya nereleri açık! Kadın gücünün farkında olmayanlar, dinsel bağnazlığın pençesinden kendini kurtaramayanlar için tüketim mekanları. AVM’lerde ya da evlerde altın günleri yaparak Dünya Kadınlar Günü’nü özgürce anabilirler.
Emekten söz açmışken ülkede iktidarın son 10 günde basın sektörü üzerinde oynadığı oyunlara, işsiz gazeteci sayısındaki inanılmaz artışa da göz atmak gerekiyor. İktidarın eleştirel gazeteciliğe asla tahammülü olmadığını biliyoruz. Ama son yapılan hamleler iktidarın düşünceyi ifade özgürlüğü bir yana bireylerin istedikleri gazeteyi okuma, istedikleri kanalı seyredebilme hakkını da elinden alıyor.

Kayyum sistemini sevdiler. Bir taşla iki kuş. Hem kendilerine muhalif medyayı susturuyorlar, hem de medyadaki tekellerine yenilerini ekliyorlar. Ekran karartıyorlar. Niye? Yanıt yurttaşın hassasiyeti. Coğrafyamızda yaşananları görmek, gerçekleri öğrenmekten tahrik oluyor demek ki yurttaş, açıyor telefonu savcıya, o da TÜRKSAT yönetimine, kanal şipşak uydudan çıkıyor. Sahi biz hangi yüzyılda yaşıyoruz? Anayasayı hiçe sayarak, hukuku çiğneyerek, basın özgürlüğünü ayaklar altına alarak, insanların temel hak ve özgürlüklerini tanımayarak devlet yönetmenin siyaset tarihinde bir adı var elbette. Dışarıya karşı demokrasi içeride otokrasi. Yok öyle şey. Aklınızda olanı söyleyin de siz de rahatlayın. “Başkan istiyoruz” deyin. “Tek tip okur istiyoruz, tek tip televizyon izleyicisi istiyoruz.” “Batıya, AB’ye karşı iktidarımızı savunacak daha çok satılık kalem istiyoruz” deyin. Gazeteciler ya bizden olun ya da bertaraf olun deyin. İnanın gücenmeyiz. Azınlıkta kalan biz gazeteci milleti zaten Sayın Başbakanın, Sayın Cumhurbaşkanının söylevleri, söylemlerinin satır aralarından bir hayli bilgileniyoruz.

Emekçi kadın kardeşlerim Dünya Emekçiler Günü’nüz içindi bu yazı. Oysa öyle zorlu bir dönemden geçiyoruz ki sizin gününüz bizim günümüz kalmadı. Şimdi erkek-kadın demeden bir olma zamanı. Harabeye dönüştürülen güzel ülkemiz için, halklarımızın kardeşliği için, barışa kavuşmak için birlikte dayanışma, mücadele, el ele, omuz omuza verme günü. 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun. Yazıyı Portekizli Şair Egito Gonçalves’in dizeleri ile sonlayalım. “Duvar Bildirisi” şiir Ergin Koparan tarafından Türkçeye aktarılmıştır.

Geveleyip duruyoruz işte sözcüklerimizi
günden güne kahvelerin kasvetinde
ne kadar sürüp gider bu
bir bardak suda fırtına kopararak
şiirler yazarak gösterirken tırnağımızın ucunu
ve kürek kemiğimizde buz gibi bir bıçak
sürdürüyoruz işte içimiz acıyarak kanayarak
haykırarak her gün nefesimiz tükenene dek
yüreklerimiz kumla dolarken
yavaş
yavaş.