Medyada bu aralar baz istasyonları, termik santral, taş ocakları, maden ocakları, HES’ler, mermer ocakları gibi sağlıklı yaşama hakkımızı neredeyse tümünden bizden alabilecek kapasitede kirli, sözüm ona enerji kaynakları karşıtı halk kitlelerini –yasal çerçevelerde- eylemlerde, söylemlerde, ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) iptali toplantılarında sık sık görüyoruz..

Ama benim bu yazımda değinmek istediğim konu, çevre zararlısı kirli teknolojiler değil de halkın bunlara karşıtlığının zamanı, nedenleri..

Yaklaşık 7 yıl önce ilçemiz yakınlarda kurulmak istenen termik santralin çevreye, canlılara vereceği zararları anlatmak için Çevre Koruma Derneği olarak, Yönetim Kurulundan arkadaşlarımla sorunlu yerlere gittik..

Görüşmelerimize başladığımız ilk yer Belediyeler oldu ve ilk şaşkınlığımız da orada oldu. Aslında çok da şaşırmadım kendi adıma, insanları yaşadıkları verimli topraklarda tarıma, hayvancılığa küstürecek kadar sömürü sonrasında muhtaç duruma gelmeleri ve dolayısıyla da hayatlarına kastedeceğini bilmeseler de öğrendikleri teknolojilerde çalışmak zorunda hissetmeleri ile ilk istekleri; “İŞE GİRMEK”, bölge halkına iş imkanı sağlayacağı gerekçesiyle ilk vetoyu Başkanlardan görmüştük.. Belki onlar da halk için işsizlik, geçim endişesiyle termik yanlısı bir duruş sergilemişti..

Halkla görüşmek istedik, çok ama çok zor olan bir uğraş sonunda az bir topluluğa termiğin canlı sağlığına zararlarını anlattık, görsel sunumlar ve sağlık uzmanları çevrecilerle birlikte. Toplantı daha yarı olmamıştı ama halk coşkuyla işe gireceklerini, bizim tuzumuzun kuruluğunu, çalıştığımız yerleri, arabalarımızı.. aklınıza ne gelebilirse her şeyi söylediler ve öyle bir çıktık oradan, kovulduk kısacası..

Nasıl geldiysek geldik evlerimize, hatırlamak bile istemiyorum..

Yine 3 yıl önce İlçemizde bazı mahallelerde apartman üstlerine baz istasyonu yapılacağına dair duyumlar aldık. Okul, Kurum seminerlerimizde, basında hep söylediğimiz ama hep unutulup biz bir avuç gönüllüyü yasal sorumlu gibi görenler için ki yetkili makam sahipleri bile iki üç kasa çiçek dağıtıp yada belirli dönemlerde bir iki çevre sorununu yazılı yada sokaklarda dile getirip “biz buradayız, çevreciler nerde” der ya.. ben de sürekli belirtiyorum; “yetkililerle sorunlar arasında köprüyüz, çözüm mercii değiliz, yasal yada yönetsel yetkilerimiz yok”..  Dilerim bir daha asıl çözüm mercileri bizim sadece “gönüllü” olduğumuz bilinciyle hareket ederler..Neyse baz istasyonu için belirlenen mahallelere de görsel sunumlarımız, konunun uzmanı akademisyenlerimizle gittiğimizde bunun zararlarını anlatacak insan bile bulamamıştık..

Önemsizdik, anlatacaklarımız önemsizdi.. Nasıl olsa etkileri hemen görülmüyor ya, yoktur da çevreciler abartıyordur, zaten çevreci dediğin her şeye karşıdır. Oysa biz çevreciler her şeye değil; “canlı (insan-bitki-hayvan) sağlığını tehdit eden her şeye, her kirli teknolojiye, kirli enerji kaynaklarına karşıyız. Alternatifimiz de var; “yenilenebilir enerji”.. Güneş, Rüzgar, Jeotermal(su) kaynaklarından sağlığa zararsız, kurulumları son derece ucuz, hergün yeniden ve bedelsiz olan dahası ülkemizin bu kaynaklar açısından son derece zengin olduğunu çalışmalarımız, eğitimlerimiz, araştırmalarımız çerçevesinde biliyoruz ve bunlardan yararlanmamız gerektiğini söylüyoruz.

Şimdi halk bu zararlılara karşı basında, sokaklarda, mahkemelerde, eylemlerde.. Çevreciler!..

Niye mi? Bizim sayemizde yada daha sağlıkla yaşanabilir bir dünya için toplumsal mücadele çerçevesinde değil elbette!.. Ne yazık ki..

Termik santral, taş ocakları, mermer ocakları, baz istasyonları kuruldu yada kurulum için şantiyeler kuruldu.. İşe girdiler mi?.. Hayır.. Firmalar kendi elemanlarını getirdiler çoğu bölüme ve bölge halkının çeyrek çoğunluğu bile işlere giremedi..

İşte bu teknolojilerin en önemli zararı!.. Beş, on evden birinde bir bu tarz işletmelerde çalışanı var yada yok.. Zararlı!..

Sağlık? Bu kirli teknoloji üretim yerleri civarında yaşayanlarda akciğer, solunum yetersizlikleri, cilt yaraları gibi gibi çağın kabusu hastalıklarla, hastalarla doldu, dolmakta! Yine ne yazık ki!..

Halk çevreci oldu.. Şimdilerde kendileri çevre dernekleri kuruyor ve onlar bizi çağırıyorlar karşıt toplantılara, etkinliklerine..

YAŞASIN HALKIN ÇEVRECİ BAKIŞ AÇISI..

Diyoruz yine de.. Bireysel zararlarımızı, toplumsal faydaya dönüştürmek için geç kalmış olsak da henüz kirli enerji kaynaklarına teslim olmadığımızın bilinciyle..