Sağlıkta şiddet nasıl önlenebilir? Tabiplerin yaşam hakkı kanunla korunabilir mi?
 
Bir tuhaf kanun teklifi hikayesi mi, yoksa olup bitenler cambaza bak hikayesi mi?
 
Tabiplerin görevleri sırasında sürekli saldırıya uğraması ve öldürülmeleri karşısında Türk Tabipleri Birliği (TBB) “kanun teklifi” hazırladı. “Sağlıkta Şiddet Yasa” teklifi 4 Ekim 2018’de CHP’li  27 milletvekillinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na verildi ve hikâye başladı.
 
Türk Ceza Kanunu’nun “Kamu Sağlığına Karşı Suçlar” bölümündeki Madde 194’e göre; sağlık için tehlike oluşturabilecek maddeleri çocuklara, akıl hastalarına veya uçucu madde kullananlara veren veya tüketimine sunan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türk Tabipleri Birliği (TBB) hazırladığı “kanun teklifi” ile TCK 194’üncü maddeden sonra gelmek üzere “Sağlık personeline karşı şiddet içeren tavır ve sağlık hizmetini kesintiye uğratma” başlığı altında Ek madde önerdi. Şöyle ki;  
 
“MADDE 194/A – (1) Sağlık kuruluşlarında çalışan sağlık personeline yerine getirdiği sağlık hizmeti nedeniyle yapmaması gereken bir işi yapması veya yapması gereken bir işi yapmaması için emir veren, baskı yapan, nüfuz icra eden veya her ne suretle olursa olsun hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs eden kimseye üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Bu Kanunun 125., (hakaret) 106. Maddelerinde (tehdit) düzenlenen fiillerin sağlık personeline karşı işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır. (3) Sağlık personeline yöneltilen birinci fıkradaki eylemlerin şiddet içermesi durumunda mezkûr ceza yarı oranında artırılır. Bu fıkra hükmüne göre verilen cezalarda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmez ve bu cezalar adlî para cezasına çevrilmez. (4) Şiddetin ölümle sonuçlanması durumunda, fail ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. (5) Bu madde gereği yargılanan kişiler hakkında cezada indirim sebepleri uygulanmaz.” (TBB Önerisi).
 
Bu arada doktorların görevi sırasında öldürülmelerine gösterilen tepki sonrası tabiplerin yaşam hakkının etkin biçimde korunması için Türk Ceza Kanunu ve Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair en az üç ayrı kanun teklifi Komisyonlarda bekliyordu…Hikâyenin başka bir yüzü de budur. Komisyonlarda bekletmek!
 
TTB’nin ve bekleyen diğer tekliflerini bir kenara bırakan “iktidar partisi” tarafından 30.10.2018’de TBMM Başkanlığına başka bir kanun teklifi verildi. Bu kez sadece sağlıkta şiddetin önlenmesi değildi. Teklifin konusu 44 ayrı maddeden oluşuyordu. Bekletilmeyen bu düzene uygun kanun teklifi içinde sağlıkta şiddet ile ilgili ilaç için işe yaramayan bir madde vardı, ama daha çok ilaçlarla, eczacılarla ve sağlıkla ilgili torba dolusu maddesi vardı. 
 
Torba teklifin konusu “sağlıkta şiddetin önlenmesi” değildi zaten. Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi kamuoyunda tartışmalar yarattı. Tabipler başkaldırdı, protesto nöbetleri başladı.
 
Torba kanun teklifi içinde yer alan 5. Madde ile tabiplerin ve dişhekimlerinin iş ve çalışma koşullarının tayin ve takdiri idarenin kararlarına bağımlı kılınıyordu. Gerekçesine göre “terör örgütü üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı sebebiyle kamu görevinden çıkarılan veya güvenlik soruşturması sonucuna göre kamu görevine alınmayan tabip ve dişhekimlerinin özel mesleki faaliyetine ilişkin kurallar getirilmesi” yoluyla tabipler ve diş hekimleri “bir yargı kararı olmadan, sadece idarenin kararıyla” mesleklerini icra etmekten uzaklaştırılabileceklerdi. Madde 5 düzenlemesi parantez içinde (bunların sadece sosyal güvenlik kuruluşu ile sözleşmesi bulunmayan sağlık kuruluşlarında veya muayenehanede çalışabilmesi ve düzenledikleri raporların yargı kararlarına ve idari işlemlere esas alınmaması) olarak açıklanıyordu. Tabiplerin bu düzenlemeye karşı kamuoyunda yarattığı tepkiler sonuç verdi. Kanun teklifindeki 5. madde TBMM’de değiştirilerek kabul edildi.
 
Buna karşılık TTB tarafından hazırlanmış olan tabiplerin yaşam hakkı ile ilgili asıl teklif in amacı ve özü dikkate bile alınmadı. Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunun kabul ettiği kanun teklifi metni Meclise geldi. Sağlık çalışanlarına karşı şiddetin önlenmesi amaçlanıyordu ama bu amaç bahanesiyle iktidar partisinin çok daha önemli saydığı değişiklikler yapıldı.
 
Acaba tabiplerin yaşam hakkı için kanun değişikliğiyle ne yapıldı ve ne yapılmadı?
 
2014 yılında değiştirilerek 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’na eklenmiş olan yürürlükteki Ek Madde 12’ye göre; sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu, Ceza Muhakemesi Kanununun 100’üncü maddesi kapsamında tutuklama nedeni varsayılan suçlardan kabul edildi. Ayrıca özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personel, bu görevleriyle bağlantılı olarak kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından Türk Ceza Kanunu’nun uygulanmasında kamu görevlisi sayıldı.
 

Ne yapıldı diye sormuştuk!
 
İşte yaşam hakkının kanunla korunması hakkındaki kanun teklifi hikayesinde; Ek 12. Maddeye bir fıkra daha eklendi. Yenilik şu ekten ibarettir: “Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sebebiyle kasten işlenen suçlardan şüpheli olanlar, kolluk görevlilerince yakalanır ve gerekli işlemleri yapılarak Cumhuriyet başsavcılığına sevk edilir. Cumhuriyet savcısı adli işlemleri tekemmül ettirir. Bu suçların soruşturmasında, kolluk tarafından müşteki, mağdur veya tanık olan sağlık personelinin ifadeleri işyerlerinde alınır. Bu fıkra hükmü, özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sebebiyle kasten işlenen suçlar hakkında da uygulanır.”
 

Ne yapılmadı? Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun değişikliği ile tabiplerin yaşam hakkının kanunla korunabilmesi için yapılmış hiçbir değişiklik yoktur. Yaşam hakkının kanunla korunmasında hiçbir şey yapılmadı.
 
Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sebebiyle kasten işlenen suçlardan şüpheli olanları kolluk görevlileri, zaten yakalamak zorundadır. Zaten bu yakalama sonrasında “gerekli işlemleri” Cumhuriyet başsavcılığı derhal yerine getirecektir. Bu tür suçüstü hallerinde olay yerinde sağlık personelinin, tanıkların, şüphelilerin ifade alınması bu suçların soruşturmasında çok önemli “yenilik” sayılmaz.
 

Tabiplerin yaşam hakkının kanunla korunması hakkında bir arpa boyu yol bile alınmamıştır. 
 
Parlamentoda TBB’nin kanun teklifi ve diğer kanun tekliflerinin bu kısa hikayesi ne gösterdi?
Kendi kanun teklifi ile tabiplerin yaşam hakkını korumak için kanuni düzenleme yapmak şöyle dursun; cambaza bak dediler ve tabiplerin yaşam hakkının kanunla korunması hakkında hazırlanan cebimizdekileri bile alıp götürdüler. Öyle sandılar, diyelim.
 
Tabiplerin yaşam hakkını, insanların yaşam hakkını korumak için parlamento dışı muhalefetin ses getirmesi ve örgütlenmesi; Mecliste bulunan muhalefet partilerinin daha güçlü olmasını sağlayacaktır. Çünkü parlamento için muhalefet dünden çok daha işlevsizdir.
 
İktidar partisi parlamentodaki üstünlüğüne dayanarak başta en temel insan hakkı olan yaşam hakkını kanunla korunuyormuş gibi göstererek, özünde temel hakların tümünü hiçe saymayı sürdürecektir.
 
Görevi insan sağlığı ve yaşamı olan tabiplerin görevleri başında saldırıya uğradıklarında vaktiyle hiçbir şey yapılmamış olduğu anlaşılan kanunlar yüzünden ölüm ve saldırıların sürmesinden çok korkarım. Endişelenmeliyiz; çünkü saldırılar ve ölümler cezasızlığı ve hataları önleyemiyor, affetmiyor.