Son günlerde ülkemizde o kadar büyük olaylar yaşanıyor ki…

Dilim tutuldu kaldı.

 

Hangi birini konu etsem diye düşünüp durdum.İçimden geldiği gibi ne dökülürse dilimden yazmaya karar verdim.

 

Sel baskınını sadece doğal afet olarak değerlendirmek insanımıza ihanet olur bence.Dere yataklarını imara açmak yada buradaki kaçak yapılaşmaya ENGEL OLMAMAK en büyük katliam.İstanbul’un orta yerinde kaçak inşaatlar yapılıyor ve nasıl bir zihniyetle yönetiliyorsak o zihniyetteki yerel yönetimler bu yapılaşmaya göz yumuyor.Çıkan fatura ortada.Çok acı öyle acı ki kendimi orada sel anında hayal ediyorum her defasında paniğe kapılıyorum.

 

Ya bir taraftan verdiğimiz şehitlere ne demeli.Allah ailelerine sabır versin.Bu Kürt açılımı nedir Allah aşkına.PKK açılımı mı yoksa Kürt açılımı mı yada daha fazla şehit nasıl verilir açılımı mı???...

 

Ve diğer yanda ekonomik kriz

Kendi kanaatimce yaklaşık 2.5 yıldır olan ekonomik darboğaz öyle bir hale geldi ki hiçbir çıkışı yok sanki.

 

Önce 2007 genel seçimlerine çeyrek kala Türban polemiği ardından genel seçimler ardından cumhurbaşkanlığı için referandum ardından Ergenekon ardından Davos krizi ardından yerel seçimler ardından Kürt açılımı ardından Sel baskını…

 

Offfffffffffffffffff

 

Konu bir türlü ekonomiye gelmiyor.

 

Her şeyin suçlusu vatandaş olarak gösterilen bu ülkede yaşamın içinde kayboluyoruz.Çırpınacak gücümüz kalmadı ama mecburuz.

 

Sizle sel baskınına yetkililerin yorumlarını vermek istiyorum;

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: Derenin intikamı ağır olur. Şu anda olan da budur.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım: Kendi elimizle Allah’ın yarattığı doğayı katlediyoruz. Kamu idaresinin ihmali olduğu kadar vatandaşın da var.
Çevre Bakanı Veysel Eroğlu: Bu hakikaten bir tufan belirtisi. Buna ne
Amerika’da ne Türkiye’de alınacak önlem yoktur.
İstanbul Valisi Muammer Güler: Altyapıda bazı sorunlarımız yok değil, ama bu
yağış çok güçlü altyapıların bile dayanamayacağı nitelikte.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş: İnsanoğlunun doğayı hoyratça kullanmasının faturası. Buzullar erimeye başladı, ekolojik kıyametten bahsediliyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay: ‘
Silivri’den neredeyse Gebze’ye kadar bütün bu alanı İstanbul saymak da ne kadar tarihen doğru, ne kadar şehirci açısından doğru?’ Bu sorgulanmalı.

 

Aynı yerde aynı dere 1995 ‘ te de taşmıştı.

 

O dönem İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan’dı. Yani Şimdiki Başbakan.

Şimdiki Çevre Bakanı O dönemin İSKİ müdürüydü.

Ulaştırma Bakanı o dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deniz Otobüsleri İşletmeleri (İDO) Genel Müdürüydü.

 

 

Sel felaketinin ardından birçok yetkili yaptıkları açıklamalarla suçu, yağışın şiddetine, doğaya, ekolojik dengenin bozulmasına ve vatandaşlara attı.

Vay benim canım Türkiye’me…

Sevgiyle kalın