Takvim yaprakları 22 Nisan 1992 tarihlerini gösteriyordu. Sıcak bir yaz?ın habercisi olan İlkbaharın içindeydik. O tarihlerde gazetecilikte bayağı etkindim ve Zonguldak?ta bir yerel gazetede Sevgili Ali Ayaroğlu ile birlikte çalışıyorduk.

Her zaman olduğu gibi sabahın erken saatlerinde tüm yerel gazetelere göz atar ve ondan sonra gündemi takip ederdik. Masamın üzerinde pırıl pırıl, renkli bir ofset gazete vardı. Hemen gazeteyi incelemeye başladım. Mükemmel bir sayfa düzeni, mükemmel bir renk ayrımı yapılmış ve Okuyucuya sunulmuştu.

 Gazetenin Künyesine baktım kim çıkarmış bu gazeteyi diye. Künyede gazetenin imtiyaz sahibi Celal Bozkuş yazıyordu.

Celal Bozkuş?u hiç tanımıyordum. Gazeteyi uzun uzun inceledikten sonra içimde inanılmaz bir Kıskançlık duyguları kabardı.? Keşke bende bu gazetede çalışsam  ? diye.

Ama ne yapıp edip gazeteye Kapağı resmi olmasa da atmıştım. Çünkü Devran Amca iş hanında bulunan büroya sık sık uğrar ve haber anlamında yardımcı olmaya çalışırdım. Bundaki maksadım hem Celal Bey?i tanımak ve hem de gazeteye resmi olarak kapağı atmaktı.

Kendimi kabul ettirmiş ve muradıma ermiştim. Celal bey, Zonguldak?a gelerek benim ile çalışmak istediğini söyleyince inanın kendimi Ulusal bir gazetenin Temsilcisi gibi görmüştüm. Tabii bu cesareti Celal Bey vermişti bana. Büroya geldiğinde ? Bu büro sana yakışmaz, yeniden dayayıp döşeyelim, Hatta bir değil, iki sekreterin olsun, dağıtıcıların olsun, muhabirlerin olsun ?  demişti. Celal beyin?in ekonomik desteği ile iki sekreter, bende dahil iki muhabir ve iki dağıtıcım vardı.

Aylar, yıllar ve derken bu günlere gelmişiz. Yani Gazete çıkalı tam 18 yıl olmuş ve 19. yayın yılına girmiş ve Ben hala ÖNDER? deyim.

Gazetenin Kuruluş yıldönümü nedeniyle Ereğli de Gazete ailesi olarak bir yemek düzenlenmiş ve bende davet edilmiştim.

Celal bey , her zaman olduğu gibi tüm mütevazılıği üzerinde herkesle teker teker tokalaşarak adeta gecenin iyi bir ev sahipliği örneğini gösteriyordu.

Balkon kapısı açık olduğundan sırtıma buz gibi soğuk geliyordu.
Celal Bozkuş gecenin önem ve anlamını belirten konuşmasını yaptıktan sonra orada bulunan aile dostları ve çocuklarına ?  Evet şu anda sizlere bir şey diyeceğim ve özellikle ailemin bilmesini istiyorum. Eğer bana bir şey olursa bilin ki Bu gazetenin yüzde 50 si Eyüp Bektaş ve oğlu Mustafa kemal Bektaş?ın ? dır.

Arkamdan gelen buz gibi soğuğu bir anda unutmuş ve birden kızarmış ve terlemiştim. Kızarmamın ve terlememin sebebi aldığım alkolden değildi. Celal Bey?in adeta vedalaşır gibi sarf ettiği sözlerdi.

İçimden ? Yapma be Celal abi ? ?  dedim. Ben içim den söylediğimi sanırken eşim de duymuştu ? Neden öyle dedin  ? diye kulağıma fısıldadı, Bende ? Görmüyor musun Celal bey sanki vedalaşıyor, sanki bizi terk ediyor, gibi konuşuyor?

Ama bir yandan da ? Yiğidi oldur, Hakkını yeme ? misali Celal bey?in, hakkı, haklısına teslim etmesi beni bayağı duygulandırmıştı.

Ben inanıyorum ki Celal Bey daha nice uzun yıllar bize ? Yapma be Celal abi ? dedirtecek olaylar yaşatacak.

 

İyi ki varız, İyi ki Beraberiz. İyi ki ÖNDER? iz