Geleneksel medyanın maruz kaldığı alenî veya üstü kapalı sansür, mobbing ve baskı, çalışanlarda bilinçli ya da otomatik yaratılmış işten atılma korkusu, yazarların aldığı tehditler..vb. huzursuzluklarla liste uzayıp gidiyor. Gezi olayları sırasında yayınlanan penguen belgeselleri, rüşvet skandalları gündemdeyken izlettirilen hayvanat bahçesindeki yavru pandalar, önceki cümledeki her şeyin kanıtı niteliğinde.
“İleri demokrasi ile işleyen ülkemizde yeni şeyler değil ki”leri duyar gibi oldum; yeni kısmı ekliyorum: Dezenformasyon.
Kişisel paylaşım sitelerinin birer medya organı gibi hareket etmesi ile; sosyal medyanın hayatımızdaki yeri, asla eski haline gelmeyecek biçimde değişti. TV kanalların fark yaratmak, interaktif iletişimi artırmak gibi sebeplerle her ekrana #Hashtag yerleştirmesi artık beklenenler arasında.
Sosyal medyanın 'İlkokul arkadaşım boşanmış!' gıybetinden çok; artık bir haber paylaşım, bilgi güncelleme amacı olduğu malûmunuz. Medyanın kontrol altında tutulup 'havuz'a atıldığı günümüzde, endişelerimiz de evrim geçiriyor: Sosyal medyada gördüğümüz, kullanıcı bazlı yüklenebilen haberler ne kadar doğru? Bunu çok duyuyoruz zaten; ama sebebi pek de keyfi, manipülatif veya dış ‘mihraklar’ yerine demokrasiyi fazla ileri taşıyıp; onu haber yap, bunu yapma denilmesi şüphesiz.
Kural mantığından uzak; baskıcı yasakların her zaman arzu ve direnç yarattığı üzere, medyanın yaşadığı sorunlar, dijital/sosyal medyanın doğal seyrinden farklı evrilmesine; haberleşme sistemlerinin yerini almaya devam edecek. Yalnız bu tehlike hepimiz için. Artık yeri geliyor yanında mavi onay işareti olmayan çoklu açılmış yazarlar/ünlüler/akademisyenler görüyor ve hangisini takip edeceğimizi şaşırabiliyoruz. Şaşırmayı geçtim, parodi ünlü hesaplarını gerçek kişilere ait olduğunu düşünenler bile var. Ünlü bir tarihçinin fotoğrafını alıp spekülatif bir haber başlığı ile birleştirdiniz mi, alın size dezenformasyon. Bu süreç böylece sürüp gidecek zira sosyal medyada açılan [blog dahil] hesapların kontrolsüz ve geometrik hızla artışı, kontrol eden kişilerin belirsiz kimliği..vb. blöf oynamak gibi. Haber blogu açıp ilk haberlerinizi hep en bilinenlerden/güncel ve doğru seçerseniz, sonraki kaynağı bilinmeyen haberleriniz bile güvenilir görünür. Bu noktada güvenilirlik/marka bilinirliği anlamında sosyal medya, geleneksel medyadan çok ciddi farklar gösterir.
Kaçınılmaz son olarak güven kaybı yaşayan bizler, güncel olayları sosyal medyadan takip etmek zorunda kalıyoruz. Tabii bu da sağlıklı bir yöntem olmaktan çıkıyor zirâ sosyal medya algoritmaları bizim sevdiğimiz başlıklara göre seçimler yapmaya başladı bile.
Toplumun güveni kaybolmaya; medya ise 'Türk gençlerini topluma en yararlı olabilecekleri çağlarda ne kadar aptallaştırabildik?’ programlarına devam ettikçe, IQ seviyelerimiz düşmeye, yaratıcılığımız kaybolmaya, toplumsal bilinç [çünkü toplumsal bilinç ülkemizde çok yüksektir!] yok olmaya devam edecek.