Günlük konuşmalarda sık kullandığımız sözcüklerden biridir uyanmak. Uyku durumundan çıkmak diye tanımlanıyor sözlüklerde. Argoda kurnaz, iş bitirici, kısa dönemde köşe dönebilecek becerideki kişilere de uyanık adı veriliyor. Tutum ve davranışlarını etik bulmasanız da uyanıklardan çevrenizde övgü ile söz edildiğini duyar, başarılarına özel bir saygı gösterildiğini gözlersiniz. Uyanmak sözcüğünün bir başka tanımı ise çağdaş insan olabilmenin ipuçlarını veriyor: Gerçekleri anlamak, kavrar duruma gelmek… Küreselleşen dünya masalı ile vahşi kapitalizmin yönlendirdiği yaşam biçiminde bireyler için bu anlamda uyanmak öyle pek de kolay değil. Şöyle bir bakın sağınıza solunuza.
Her şey insanı uyanık tutmak için değil uyutmaya göre düzenlenmiş. Televizyon bağımlılığı, bilinçaltına işleyen tüketim tutkusu, özel olma, marka olma hırsı, şans oyunları, bilgisayarınızda kendi düşmanınızı yaratma yok etme oyunları… Daha, daha niceleri elbette. Toplumu ve toplumu oluşturan bireyleri uyuşturmaya ardından mışıl mışıl uyutmaya ayarlı.
Çıkış yolu, uyanmak sözcüğünün ikinci tanımında yatıyor. Yineleyelim. Gerçekleri anlamak ve kavrar duruma gelmek. Kanımca öncelikle sigara bağımlılığından daha zararlı hale dönüşen televizyon bağımlılığından kendimizi kurtarmamız gerekiyor. Okuduğumuz, izlediğimiz ve bize aktarılan her olguyu aklımızın süzgecinden geçirmeliyiz. İrdelemeliyiz. Bunu özellikle de çocuklarımıza, gençlere öğretebilmeliyiz. Komplo teorilerine yüz vermeden bilgi ve belge ışığında insanı, insanlık tarihini anlamaya çalışmalıyız. Hurafeden değil bilimden yana, nefretten değil sevgiden yana olmalıyız. Paylaşmayı, haktan haklıdan yana olmayı, başkalarının hakkına saygı göstermeyi öğrenmeliyiz. Bize dayatılanları değil kendi özgür beğenimizle seçtiğimiz müzikleri dinlemeli, kitapları okumalıyız. Düşman üretmenin değil yeni dostluklar kurmanın marifet olduğunu bilmeliyiz. Doğayla barışık olmalı, yaşamımızı onun sunduğu güzelliklerle bezemeliyiz.
Ütopya diyebilirsiniz. Ama ben hâlâ insana ve insanımıza inanıyorum. Üzerine sinen miskinlikten, uyku halinden er geç uyanacağına güvenim tam. Henüz vakit geç değil.
Yeni bir yılın eşiğinde bunları düşünürken Metin Eloğlu’nu anımsamamak mümkün değil . Yıllar yıllar öncesinden “Uyan” şiirini yazmış, günü ve geleceği görerek… Bu güzel şiiri bir kez daha sizlerle paylaşıyorum.
Uyan
Hadi uyan
Günışığı çilemeye başladı başucumda
Denizler bir mavilik edindi günden
Seher yeline uyup kuşlar tüneğinden uçtu
Bu türküyü dinlemeyecek misin
Hadi uyan
Aydınlığa çık da çil gözlerin ısısın
ilkyazlar sıcağı biriksin yüreğine
Yoksul olsan da uyan
Garip olsan da uyan
Madem ki güzelsin, güzeli yaşatmak için
Madem ki iyisin, iyiliği yaşatmak için
Madem ki umutlusun, umudu yaşatmak için
Hadi uyan
Denizi dinle yaşamak desin
Toprağı dinle barışmak desin
Göğü dinle sevişmek desin
Bir plak konmuş gibi gramofona
İşte aşk işte özlem işte savaşmak gücü
Uyan diyor uyansana
Hadi uyan Sevdiğim uyan N’olur uyan
Hadi uyan
Günışığı çilemeye başladı başucumda
Denizler bir mavilik edindi günden
Seher yeline uyup kuşlar tüneğinden uçtu
Bu türküyü dinlemeyecek misin
Hadi uyan
Aydınlığa çık da çil gözlerin ısısın
ilkyazlar sıcağı biriksin yüreğine
Yoksul olsan da uyan
Garip olsan da uyan
Madem ki güzelsin, güzeli yaşatmak için
Madem ki iyisin, iyiliği yaşatmak için
Madem ki umutlusun, umudu yaşatmak için
Hadi uyan
Denizi dinle yaşamak desin
Toprağı dinle barışmak desin
Göğü dinle sevişmek desin
Bir plak konmuş gibi gramofona
İşte aşk işte özlem işte savaşmak gücü
Uyan diyor uyansana
Hadi uyan Sevdiğim uyan N’olur uyan