Etkilendim.. Sizlerle paylaşmak istedim o günü.. Okul Yönetimi Pikniği çok güzel bir yerde düşünüp harekete geçmişler. Eski Zonguldak Yolu, Gökçeler Şelale Tas Gölü.. Orhan Açıkgöz isimli girişimci tarafından da bölge çok keyifli düzenlenmiş. Hatta koltuklar naturel şekilde, elde ve ağaçlardan yapılmış yada yaptırılmış.. Üzeri kapalı oturma alanları, atıştırmalıkların olduğu minik büfesi ve çay servisleri de var. İlerideki günlerde alanda Bungolov evler, daha büyük grupların yemek yeme imkanı olacak şekilde düzenlemeler için de yasal süreç başlamış.. Ayrıca benim gibi doğaseverlerin ilgisini çekecektir, Alacaağzı’na yürüyüş yolu yapılmak üzere ki bu doğada olmanın keyfini daha da arttıracaktır.
Çocuklar piknik alanının alt kısmındaki şelalede öyle güzel eğlendiler ki.. Ailelerin mutluluğu onlardan daha çoktu diyebilirim rahatlıkla.. Çocuklar ve aileler, eğitmenleriyle okul ortamının dışında, daha sıcak daha eğlencenin yoğun olduğu bir zaman dilimi paylaştılar. Bu da aile/çocuk/eğitmen iletişimlerini güçlendireceği gibi eğitmenler açısından da aile-çocuk yansıması daha yakından, daha doğal olarak görüldüğü için eğitimleri daha verimli, daha etkin kılacaktır inancındayım.
Gün içinde Okul Kurucusu Ahmet Hasan Eroğlu ve Okul Müdürü Nimet Baran çocukların okula devamlılığının fiziksel ve zihinsel gelişimleri açısından önemini vurgulayarak, ailelere çocukların okula devamlılığı konusunun çok önemli olduğunu anlattılar. Gerçekten çok önemli bir konu “devamlılık”.. Aileler de çocuklarının gelişimlerinin bu şekilde daha olumlu ilerlediğinin bilincindeler ve gerçekten manen büyük özveri ile devam ediyorlar
Yüzünüze dikkatle bakıp bir şeyler konuşmaya çalışan.. gözlerinde yüzünde ifade olmadan sadece bakan… Down sendromlu.. Yürüme zorluğunu ciddi şekilde yaşayan… Sadece gülen… Sadece yürüyen.. Sadece müzikle farkındalığı olabilen…
Ve sabırla ama gerçek sabırla, içtenlikle ve inanın evlatları gibi yakından candan ilgilenen, yukarıda bir kısmından bahsettiğim nitelikteki çocukları gençleri şarkı söylemeye, oynamaya, tek bir kelime de olsa konuşturmaya çabalayan eğitimcileri gördüm..
Ve onları okula, böyle güzel sosyal ortamlara taşıyan, her isteklerine canla başla koşuşan yürekli bir diğer grup servis elemanlarını gördüm.. Yemeklerini özenle hazırlayıp onlara tek tek hem okullarında hem böyle ortamlarda ikram etmeye yarışan insanlar.. Onları taşırken bazen öğrenci sözle ifade edemese de sevgiyle oyun sanıp gözlerini kapattığı, yüzüne sevgi coşkusuyla sarılışını, çeşitli aşırılıklarında şöforlerin onlara sevgiyle şefkatle davranışlarını, onları kucaklarında okula, evlerinden araçlarına taşımalarını, anlayışlarını gördüm..
Özel çocuk diyorum ama toplumdaki deyimiyle, engelli (çeşitli şekillerde) çocukları, gençleri evlerde yaşamaya mahkum etmemeliyiz. Bu konuda mutlaka yardım, destek alınabilen Devlet ve Özel kurumlar var. Özel kurumlara da kendi bütçenizden ödeme yapmıyorsunuz. Devlet ve kuruluş destekli olan bu yerlerde çocuklar kendilerini daha yeterli hissederek engelli oldukları konuda daha gayretli oluyorlar. Aileler açısından da çocuklarını hayata bağlı görmek mutlaka çok iyi oluyordur. Üşenmeden müracaat edilmeli bu kurumlara, kuruluşlara. Yasal prosedürler birlikte halledildikten sonra (ki çok kısa ve az işlemle oluyor ve bunların çocuğunu da kurum personeli yapıyor) bu okullara gitsin çocuklar. Evden kurum tarafından ücretsiz araçlarla alınıp, eğitimden sonra evlere, mahallelerine, köylerine güvenle, dikkatle bırakılıyorlar. Bir çocuk için bile en uzak köylere araçlar gönderiliyor.. Ailelere kalan ise sadece kurumlara ulaşmak..
Maneviyat yüklü, neşe yüklü, hüzün yüklü, eğitici eğlencelerle yüklü bir gündü.. Özel çocuklarla, Özel Ailelerle, Özel Eğitmenlerle, Özel Hizmetlilerle gerçekten Özel bir gündü.. İyi ki oradaydım..