İnsan beyni “soruşturmacı, sorgulayıcı” mantıkla çalıştığında, yaşamın tüm olaylarına “kuşkuyla” bakma alışkanlığına kapılıyor.

Yanlış mı?

Azı karar, çoğu zarar.

Derler ya, her şeyin çoğu zarar diye.

Öyle bir şey anlaşılan.

Ama sorgulamayan bir beynin varlığının da bir anlamı yok ki.

Beyin dediğin sorgular ve soruşturur.

Ki, dayatılanları değil, kendi doğrularını yakalayabilsin.

Ki bazı meslekler bu yöndeki çalışkanlığı ile vardır ve varlığını böyle sürdürebilir.

 

Şimdi son dönemde dünyada yaşanan terör olaylarına baktığımızda, binbir çeşit yorum içinde alakasız da olsa insanın beyninin takıldığı “acabalar” arasına yerleşen bir konu, ajanslardan gelen bir haber üzerine ampul yaktırıyor.

Buldum mu?

Savaşları kim çıkarır ve besler?

Sermaye.

Savaş/savaşlar çıksın ki, silah satılsın ve yeni silahların denemeleri için ARGE yatırımlarına kaynak ayrılsın.

Süt içen yok ise sütü niye üretesin ki?

Silah da öyle.

Arz talep meselesi.

Talep yok ise yaratacaksın.

Bulacaksın bir çaresini ki, fabrikaların bacası tütsün.

Sağmış, solmuş, dinciymiş, mezhepselmiş, ırkçıymış falan filan yaratmalısın.

Ve tetikleyecek her türlü profesyonel  planları uygulayacaksın.

Derken…

Şu XRay cihazları geliyor aklıma.

Ajanslardan gelen haberlerde de bu yönde.

Ne diyor haberler?

XRay cihaz stokları tükenmiş, yenisi için 1,5 ay beklenmesi gerekiyormuş!

Hayda!

Yoksa?!!

 

Beyin işte bu takıntıya bir kapıldığında, kâr uğruna evrendeki canlı cansız her şeyi pazarlayan kapitalizm bu işte de bir tezgah çevirmiş olmasın sakın?

Demeyin olmaz olmaz!

Olur mu olur.

 

Komprador sermayenin ayarı olmaz!

Vurur geçer.

Tek işin ucunda para kokusu olsun.

Hiçbir şeye acımaz.

Dünyadaki tüm savaşlarda ölen milyarlarca canlının tek sebebi de bu değil mi?

XRay satanlar melek mi ki, dünyanın vahşiliğinden yararlanmasın?