Yaa ne sandınız?!.. Erozyon sadece doğada mı olur sanıyordunuz değerli okuyucular?.. Erozyonun doğada olması bilimsel boyutunun dışında (ki son derece önemli ve okullarda özellikle eğitimlerindeyiz) maneviyatta –bence tabi- Rabbimizin bize bu öteki dünyadaki herşeyi doğada göstermesinin bir başka şekli..
Görebilen gözler için geçerli bir durum bu.. Ama göremeyen gözler için de ben anlatmak istedim.. Çünkü benim gönül gözüm de var..(nasıl mütevaziyim ama...bilinçli olarak artık değilim özellikle dostluk ve insanlık konusunda.. )“Mütevazi olma, inanırlar” der bir İngiliz Atasözü.. Çok haklı.. Kaliteli insan, kendisine iyi davranıldığında, mehthedildiğinde, zerafet gösterildiğinde şöyle düşünürmüş; karşımdaki ne kaliteli, mütevazi insan ki beni böyle onore ediyor.. Kompleksli, boş ve görgüsüz insan da şöyle düşünürmüş; yaw ben ne müthiş insanım ki bana böyle güzel şeyler söylüyor,beni nasıl da pohpoluyor.. Yaw ben bu kadar değerliyim madem ne işim var burda, bu insanla deyip erozyonunu yaşamaya başlıyooorr..
İnsan erozyonunu yaşayanlar genel anlamda şu durumdadırlar;
Çoğumuz yıllarca aslında ne hayatta ne hayatımızda hiçbir katma değeri olmayan insanları temiz yüreklerle ve sadece kendilerini iyi hissetsinler, bizden eksik hissetmesinler, önemli hissetsinler diye motive etmişsizdir, kendilerine güvenlerini sağlamışızdır ve bunları yaparken de çoğu zaman kendimizi ötelemişizdir, ailemizi bile ikinci planlara atmışızdır..
Sonrasında, belki geç belki erken görmüşüzdür, bu insanlar bir şey olduklarına öyle inandırılmışlar ki, inandıran nitelikli insanları ekarte etmeye çalışmışlardır hayatlarından. Oysa o nitelikli, kaliteli insanların tanıştırdığı insanlarla, ancak onlarla girebilecekleri çevrelerde onları eleştirel anlamda konuşmaya başlamışlardır ama ancak kendileri kadar düşünebilen insanlarla.. Kişiliği oturmuş ve edinimlerini karşılıksız yada karşılığı sadece “güçlü insan” oluşturabilme adına çabalayan insanlardan uzaktır bu tür davranış biçimleri. Erozyon mağdurlarının sadece kendilerini, komplekslerini tatmine yöneliktir..
Bu durumlarda erozyona uğrayan sadece kişiliğini tamamlamamış insanlar olmuyor maalesef, onlarla yorulan hatta maddi-manevi onlar için çabalayan insanlar da bu erozyonu dolaylı olarak yaşıyorlar.. Hiç beklemedikleri erozyonun hayatlarındaki izleriyle..
Erozyona uğrayan kişiliğini tamamlamamış insanlarda bir diğer durum da şu; çok inandırıcı olabiliyorlar, sanki erozyonu yaşayan ve yaşatanlar kendileri değil de onları sosyal kişilik yapan, belli çevrelere, belli çalışmalara katanlar gibi öyle güzel öyle inandırıcı olabiliyorlar ki.. “İnsan Erozyonu” bence “en az” doğadaki erozyon kadar ürkütücü boyutlara ulaşmış durumda çağımızda..
Bu tür “erozyona uğrayan” insanları yine kendileri gibi erozyonda olanlarla başbaşa bırakmak ve “erozyon bilinci” ile yaşayan dolayısıyla da bilgili, kaliteli, seviyeli, yanımızda olduğunda da olmadığında da aynı “dürüstlüğü” yaşayan ve yaşatan “İNSAN”larla olmak en güzeli ve doğrusu.. Böyle yaşamak ve yaşatmak dileğiyle..