Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, 5 Nisan “avukatlar günü” için web sayfasında kutlama mesajı yayımladı. “İnsanlık tarihi kadar eski olan savunma hakkının bir temsilci aracılığı ile kullanılması avukatlık mesleğini yaratmıştır. Bağımsız savunmayı temsil eden avukat, halkın hak arama özgürlüğünün sesi ve teminatı, adil yargılanma hakkının yaşama geçmesinin en önemli şartıdır. Adil yargılamanın ve yargısal güvenliğin bulunmadığı yer hukuk devleti olamaz. Yargının kurucu unsurlarından olan savunma makamını temsil eden avukatlarımızın, "Avukatlar Gününü" kutlarız. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu”    

Bu bakış açısı gerçekten memnuniyet verici ve herhalde samimi! Ama hiç gerçekçi değil…

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu  bu mesajına göre; avukatları halkın hak arama özgürlüğünün sesi ve teminatı olarak görüyor, adil yargılanma hakkının sağlanması için yargının kurucu unsuru olarak kabul ediyor.

Herhalde bu kutlamalarının ardından bir gün sonra olanları ve gerçekleri bilmiyorlar! 

Tutuklu meslektaşları Av. Bülent Utku, Av. Mustafa Kemal Güngör ve Av. Akın Atalay için Çağlayan adliyesinde “adalet nöbeti” tutmak isteyen avukatlara Çevik Kuvvet “zor kullandı” ve saldırdı. 6 Nisan 2017 günü İstanbul Çağlayan Adliyesinin tam ortasında yargının kurucu unsuru avukatların kafalarını kırmak istediler.

Herhalde halkın hak arama özgürlüğü adına yargının kurucu unsuru olan avukatların ayakları ve burunları kırıldı…

Yoksa “yargının kurucu unsuru” oldukları için mi avukatlara saldırıldı? Yargının kurucu unsurları oldukları için mi dövüldüler, yerlerde sürüklendiler, coplandılar! Kalkanlarla itilip kakılarak avukatların yerlerde sürüklenmeleri bazıları için hoş bir seyirlik mi? Büyük bir haz ve istekle avukatlara uygulanan zor kullanmayla huzur ve sükûn sağlanmış mı oldu? Avukatlara uygulanan baskıyla “adil yargılanma” teminat altına mı alınmış oldu?

İstanbul Çağlayan adliyesinin tam ortasında yargının kurucu unsuru avukatlara yapılan saldırı HSYK için ne demektir? Bir sözünüz var mı? Şöyle bile diyebilmeniz mümkün müdür acaba; çok üzüldük, keşke olmasaydı, aldığımız bilgiye göre kanunsuz gösteri yapmak istiyorlarmış,  kuvvetle bastırıldı, bastırılmak zorunda kalınmış… Sorumlular hakkında soruşturma açılacaktır, açılmıştır gibi gibi…Laf olsun diye bile olsa yani, o kadarlık…

Adliyenin tam ortasında şiddet yaratanları, bunun için emir verenleri, uygulayanları, şiddetle, zorla ve baskıyla “adalet nöbeti” tutan avukatlara karşı zor kullanma ve baskıyı, unutmayız.

5 Nisan Avukatlar gününü, avukatları, bağımsız savunmayı asla içine sindiremediğini bildiğimiz “devletin tüm kurumlarına”, avukatlar üzerindeki zor ve baskıya gözlerini, sözlerini, duygularını kapatarak adaletin kör gözlerinin önünde laf olsun diye avukatlar gününü kutlayanlara 6 Nisan 2017 “adalet nöbeti” armağan olsun.  

Demokraside yargının yeri sorgulanmalıdır. Yargının kurucu unsuru avukatların yeri, hem yargıyla ve hem de devletin diğer organlarıyla olan ilişkileri, gerçeklere dayalı olarak sorgulanmalıdır, eğer yüreğiniz elverirse! Avukatların kendi bildikleri gerçeği ve samimiyetleri; adalet, hukuk ve insanlıktır.  

Gelelim yargının kurucu unsurlarından olan hâkim ve savcıların durumlarına…

HSYK hâkimler ve savcılar için “etik ilkeler” hazırlığında… Hâkim ve savcılara “hiç katılmadıkları” veya “tamamen katıldıkları” şeklinde yanıtlayacakları sorular soruluyor…

Yargı Etiğinin Güçlendirilmesi Projesi kapsamında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, web sayfası üzerinden hâkim ve savcıların katılımını beklediği “Hâkim ve Cumhuriyet Savcılarına Yönelik Etik İlkeler Anketi” yapıyor… Hâkim ve Cumhuriyet Savcılarına yönelik olarak oluşturulacak etik ilkelere ilişkin hazırlanan bu anket soruları mevcut durumun değerlendirilmesine yönelik değil, geleceğe yönelik olarak “oluşturulması planlanan etik kuralları” belirleme amacı taşıyor.

Galiba, etik ilkeler yazılmış, bir de hakim ve savcılara sorulmasında yarar görmüş gibiler ve bu anketi sanki bu yüzden yapıyorlarmış gibi… Umarım, daha sonra bu anket sonuçları yayınlanır ve bizde hâkimlerimizin ve savcılarımızın etik ilkelere bakış açıları hakkında bilgi sahibi oluruz. Umut işte, bakalım!

Ankette, hâkimler için 26, Savcılar için 24 soru sorulmuş ve 24 soru birbirinin aynısı…

Soruların yanıtları 1-5 arası puanlanmış ve “hiç katılmıyorum” veya “tamamen katılıyorum” şeklinde yanıt verilmesi bekleniyor ve bu yanıtların puanlaması (1) ila (5) puan arası değişiyor.

Bu anket sorularından ilk beşi şunlar: 

1. Hâkim ve Cumhuriyet Savcıları, hiçbir şekilde insan onuruna ve haklarına aykırı düşecek bir ayrımcılık yapmazlar ve ayrımcı muameleye yol açacak davranışları önlerler. 

2. Yasama ve yürütme organının yanı sıra kendi meslektaşlarından ve ilişkili olduğu kurumdan gelebilecek adil karar vermelerini zorlaştırabilecek her türlü etkiye karşı bağımsızlıklarını korurlar. 

3. Medya ve benzeri güç odaklarına karşı bağımsızlıklarını koruyucu şekilde davranırlar. Bağımsızlıklarına yönelebilecek herhangi bir etki ve baskıyı kabul etmezler.

4. Bağımsızlığını zedeleyici, hukuka ve etik ilkelere aykırı hiçbir yapı ve düzenin parçası olmazlar ve toplumda bu şekilde bir izlenim uyandırmazlar. 

5. Bağımsızlığı, sorumsuzluk ve ayrıcalıklı olmak şeklinde yorumlamazlar ve bu şekilde görüntü verecek hareketlerden kaçınırlar. (…)

Bu ilk beş maddenin dışında hâkim ve savcılar için “tarafsızlığını tartışmalı hale getirecek ilişkilerden uzak” durmak ve görev yaparken “baştan sona güçlü ve güvenilir bir duruşa sahip” olmak hakkında sorular da var…

Hâkim ve savcı statülerini kullanarak, mesleklerinin gerekleriyle bağdaşmayacak tutum ve davranışlarda bulunmaktan kaçınacaklarına, mesleğin sağladığı nüfuzu kullanmayacaklarına, kendilerine ve yakınlarına haksız kazanç sağlamayacaklarına dair sorular var ve bu sorulara “hiç katılmıyorum” veya “tamamen katılıyorum” şeklinde yanıt vermeleri bekleniyor.

HSYK, avukatlar günü kutlamasında “Adil yargılamanın ve yargısal güvenliğin bulunmadığı yer hukuk devleti olamaz” demiş, çok haklılar.  “Tamamen katılıyorum”…

Artık, adil yargılanma hakkının ve hak arama özgürlüğünün tuzla buz edildiği, avukatlara acımasızca saldırıldığı adli mekânlarda ve zamanlarda, gerçek bir hukuk devleti hiç değiliz.

Zaten bağımsız olmayan yargının Anayasanın yargı yetkisi hakkındaki 9. maddesine eklenecek iki kelime ile “ve tarafsız” olacağına “hiç katılmıyorum”. Yargıya bakan ve ona biçim verecek olan “diğer devlet organlarının” bağımsız ve tarafsız olmayan bir yargı istediklerine hiç inanmıyorum. Yaptıkları, yapacaklarının garantisidir.

Bağımsız savunmayı temsilen avukatların yargının kurucu unsuru olduğu hakkındaki gerçeklere aykırı “devlet” açıklamalarının samimiyetine “hiç katılmıyorum”…