Her yıl 12-18 mayıs tarihleri arasında hemşireler haftası kutlamaları yapılır. Bu anlamda zor şartlar da görev yapmakta olan ve emekli olmuş tüm hemşire arkadaşlarımın haftalarını kutluyorum.
Bu tür gün ve haftaları anlamsız olarak gören insanlar var tabi ki. Mesela anneler günü gibi. Hani deniyor ya, anneler, mayıs ayının ikinci haftasında mı annemiz oluyor diye. Aslında bunlar düşünülmeden söylenen sözler bence. Bazı insanlar annelerini unutmuyor değil. Her gün medyadan okuyor, dinliyoruz. Anne katillerini, sokağa bırakılanları. Belki bu günler kutlanarak, o insanların vicdanlarının bir yerlerinde kalmış , körelmiş duygularını harekete geçirir diye düşünmek lazım.
İşte ben bu yazımda, hemşirelik mesleğinin tarihçesinden, kariyerinden bahsetmek yerine ,son zamanlarda sağlık camiasına karşı yapılan saldırılardan, şiddetten bahsetmek istiyorum. Bunları gündemde sürekli tutmak lazım ki , yapılanlara tepki büyüsün.
Yaşamın her alanında var olan hemşirelik mesleği, başkalarının sağlığı, iyiliği , mutluluğu için çalışır çaba sarfeder. Bunları yapabilmek için de; aklıyla bakmayı, yüreği ile hissetmeyi, çabuk ve doğru karar vermeyi, temiz dikkatli, tedbirli, titiz olmayı, sürekli öğrenen, gelişen değişen, üreten, ürettiklerini paylaşan, sevgiyi çoğaltan, yaşama anlam katan, hastayı fizyolojik psikolojik ve sosyal yönden bütün olarak ele almayı, hastayı hastane ortamında ve sonrasında da bakımı için bilgi vermeyi, sağlık eğitimi ve danışmanlığı yapmak için uzun süren bir eğitim almaktadır.
Durum böyle iken hemşirelerin hastalara yaklaşımları nedeniyle veya bilgilerinin yetersizliği yüzünden şiddete maruz kalmış olmaları haksızlıktır, densizliktir. Her meslek gurubunda ufak tefek aksaklıklar olabilir ama, sana yardım elini uzatmış ve sağlığına kavuşturmak için uğraş veren bir kişinin elini kırmak, insanlık dışı bir muameledir. Bu şiddet konusunda toplumu bilinçlendirmek gerekiyor ve mevcut caydırıcı cezaları yeniden düzenlemek kaçınılmaz olmuştur.
Bu hafta sonunun hem anneler gününe ve hem de hemşirelik haftasına denk gelmesi dolayısı ile, annelere seslenmek istiyorum. Şiddeti uygulayan genellikle erkekler olması sebebiyle, biz kadınlara çok sorumluluklar düşmektedir. Erkek çocuklarımızı yetiştirirken çok daha dikkatli olmalıyız. Onlara annelerinin de bir kadın olduğunu hatırlatmalıyız. Sonucunda zarar gören gene bizleriz. Bu konu küçümsenmeyecek kadar önemlidir. Bir toplumun aynası kadındır. Kadın, kendini ne kadar bilinçlendir , okur geliştirir, bilmediği konularda yardım alırsa iyi evlatlar yetiştirir, sonucun da da vatana millete faydası dokunur, şiddet azalır.
Olaylara duyarsız kalmamalı, benim başıma gelmez dememeliyiz. Şiddet olayları sadece sağlık camiasına yapılmıyor. Son zamanlarda öğretmenler de bundan payını almıştır. Bu nedenle her şey eğitimle başlamakta ve sonlanmaktadır. Maça giderler coşkularınının sonucunda şiddet vardır, düğün dernek coşkusunun orta yerinde silahlar konuşur, sokak ta tartışmaların sonucunda 112 çağırılır.
Heyecanlı bir millet olduğumuzu kabul ediyorum ama, her heyecan da şiddete dönüşmemeli. Bunun bir ortasını bulmak lazım. Sağ duyu ve eğitim diyorum.