Yıllardır Galata Derneği, Asmalımescit Çevre ve Eğlence Kültür Derneği, Ayazpaşa Çevre ve Güzelleştirme ve Yaşatma Derneği, Cihangir Güzelleştirme Derneği, Prof.Dr. Gülşen Özaydın, Bizim Avr. Europa Nostra Derneği, (Taksim Platformu) insan ve kent için uğraşırlar. 2012 yılından beri çeşitli tarihlerdeki açıklama ve başvuruları ile Taksim Gezi Parkının “kamusal alan”, “simgesel mekân”, “kentsel ve nitelikli bir açık alan”, tarihsel ve estetik mekân, anı mekânı, kent ve çevre kimliğine katkıda bulunma özelliklerine sahip olduğunu sürekli dile getirirlerdi. Planlamaların nasıl yapılacağı ve kentin nasıl korunacağı konusunda yoğun çaba gösteriyorlardı. Zaten Taksim Gezi ile ilgili planlamalar özellikle Odaların ve herkesin kamusal ilgi alanı içindeydi.

 

Nihayet planlamaların bir parçası olarak 17.01.2012 tarihinde  "Beyoğlu İlçesi, Taksim Meydanı yayalaştırma projesine ilişkin" 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Plan ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Plan Değişiklikleri onaylandı. Bunun üzerine bölgenin tarihsel kimliğine zarar vereceği, trafik yoğunluğuna yol açacağı, sosyal donatı alanlarının zarar göreceği, koruma kurulu kararlarının göz ardı edildiği, 1943 yılında yapılan Taksim Gezi Parkının bir kültür varlığı olarak özgün değerleriyle tescil edilmesi gerekirken plan değişikliğiyle yok edildiği, şehircilik ilkeleri, koruma ve planlama esasları ve kamu yararı yönünden hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek; TMMOB Peyzaj Mimarları Odası(İstanbul Şubesi), TMMOB Mimarlar Odası (İstanbul Büyük Kent şubesi), TMMOB Şehir Plancıları Odası (İstanbul Şubesi) tarafından iptali isteğiyle dava açıldı.

 

Taksimi şantiyeye çeviren ve bu planları uygulamaya koyan Kültür Bakanlığı ile İstanbul Ana Kent Belediye Başkanlığı planların şehircilik ilkelerine ve hukuka uygun olduğunu ileri sürdüler.

 

İstanbul 1. İdare Mahkemesi planı iptal etti. İmar planlarının nasıl değiştirilmesi gerektiğini ve iptal kararını İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin (Esas No: 2012/778, Karar No: 2013/1084 Tarih 06.06.2013) kararından okuyalım. Karara göre; imar planları ülke, bölge ve kent verilerine göre kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak, belde halkının iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla değiştirilir. İmar planları kentin kendine özgü, yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus planı ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular göz önüne alınarak hazırlanır ve koşulların zorunlu kıldığı biçim ve zamanda mevzuatta öngörülen yöntemlerle değiştirilebilir.

 

İmar planları nasıl hazırlanmalıdır?  Mahkeme kararında ve kanunlarda yazılı olan ölçütlere göre imar planları; planlanan yörenin bugünkü durumunun, olanaklarının ve ilerdeki gelişmesinin gerçeğe en yakın şekilde saptanabilmesi için coğrafi veriler, beldenin kullanışı, donatımı ve mali bilgiler gibi konularda yapılacak araştırma ve anket çalışmaları sonucu elde edilecek bilgiler ışığında hazırlanmalıdır. Çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla hazırlanmalıdır. Kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular göz önüne alınarak hazırlanması gerekmektedir.

 

Bu ölçütlere göre hazırlanan imar planları zamanla planlanan alandaki koşulların zorunlu kıldığı biçimde ve yasada öngörülen yöntemlere uygun olarak değiştirilir.

 

Davacılar, 12.03.2010 gün ve 12665 sayılı Koruma Kurul Kararının hiçe sayıldığını ve kamu yararına aykırı gördükleri planın iptalini istedikleri dava dilekçelerinde; 1943 yılında Henri Prost tarafından yapılan Taksim Gezi Parkının bir kültür varlığı olarak özgün değerleriyle tescil edilmesi gerekirken dava konusu plan değişikliği ile kaldırılmasının koruma ilkelerine, şehircilik esaslarına ve kamu yararına aykırı olduğunu öne sürmüştür.

 

Mahkeme ise dava konusu imar planı tadilatlarının şehircilik ilkelerine, planlama tekniklerine, kamu yararına ve koruma kurulu ilkelerine uygun olup olmadığı hakkında mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar vermiştir. 07.05.2013 tarihli bilirkişi raporunda örneğin “…planlama alanındaki yeşil alanların ne şekilde etkileneceği plan notları ile planlama alanı açısından planlarda belirsizlik içerdiği” gibi tespitlerin yanı sıra; sonuç olarak dava konusu Koruma Amaçlı Tadilat İmar Planlarının şehircilik ilkeleri planlama ve koruma ilkelerine uygun olmadığı görüşüne yer verilmiştir.

 

Bilirkişi raporu Mahkeme tarafından hükme esas alınabilecek nitelikte bulunmuştur.

 

Taksim Meydanı ve çevresinin yoğun taşıt kullanımından arındırılarak meydan vasfının özellikle yaya kullanımının güçlendirilmesinde kamu yararı bulunduğunu belirten Mahkeme; buna rağmen koruma amaçlı plan yapımında ve değişikliğinde 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun ve 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre sit alanlarında Koruma Amaçlı İmar planı yapmak yaptırmak onaylamak, değiştirmek konusunda asli görevlerin Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ile Tabiat Varlıkları Koruma Kuruluna verilmiş olduğuna dikkat çekmiştir.

 

Buna karşın hem Beyoğlu Belediye Başkanlığından ve hem de “…Gezi Parkında yapıldığı dönemde dikilen ağaçlar ve diğer peyzaj özellikleri itibariyle Tabiat Varlıkları Koruma Komisyonuna herhangi bir başvuru yapılıp görüş ve/veya onay alınmadığı…” kararda yazılıdır.  Bölgedeki yaya ve taşıt trafiğinin İstanbul Metropoliten Kent Bütünlüğü içerisinde mevzii planlama yaklaşımlarla değil, makro ölçekte "Ulaşım Mastır Planı" ile çözümlenmesinin gerektiği vurgulanmıştır. Mahkeme kararında yasa ve yönetmelik hükümleri gereği, plan hazırlama süresi içerisinde plan yapılacak alanla ilgili olarak “…meslek odaları sivil toplum kuruluşları, Üniversiteler, koruma alanı içinde yaşayan hane halkları ile bu alanda faaliyet gösteren işyeri sahipleriyle etkilenen hemşerilerin katılımıyla” ve görüşlerinin alındıktan sonra vizyon hedef ve stratejilerinin oluşturulması ve ondan sonra “taslak planın koruma kuruluna sunulmasının gerektiği”ni vurgulamıştır.

 

Ayrıca trafik akışının Kurul kararlarına uygun olmadığı ve plan değişikliğine dair  “zorunluluk sebeplerinin hukuken ortaya konulmadığı”, imar planının bütünlüğüne dair olumsuz diğer etkilere değinen İstanbul 1. Nolu İdare Mahkemesi kararına göre“…plan notlarında "Taksim Kışlası"yla ilgili hüküm olduğu halde dava konusu planlarda bununla ilgili bir belirlemenin yapılmadığından dava konusu Koruma Amaçlı İmar Planı değişikliklerinin şehircilik ilkeleriyle planlama tekniklerine uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.”

 

Bu yargı kararını ortadan kaldırmak için acaba başka bir plan mı yapılacak?

 

Daha da önemlisi bakalım Danıştay ne diyecek?