İki genel seçimin sığdığı 2015 yılında geriye ne kaldı?
Dünyaya sığınamayan mültecilerin Türkiye’den başlayan trajik yolculukları, dramları, el kapılarında, sınır boylarında, dikenli tellerde ve denizin diplerine bıraktıkları hayatları…
Bu ülkenin topraklarını kanla sulayan Diyarbakır, Suruç ve Ankara katliamında paramparça olmuş insanların hayatları…
Sokağa çıkma yasaklarının sürdüğü topraklarda yitirilen çoluk, çocuk, yaşlı, genç hayatlar…
Ölülerimizi sayarak geçirdiğimiz yılları saymayı çoktan unuttuk. Sadece hak, hukuk, adalet arayışında kötülüklerin daha kötü yaşandığı geçmiş yılları hatırlıyoruz. Yasını bile tutamadığı ölüleri için bir tutam toprağa hasret giden ölülerinin ardından öldürülmek için sıra bekleyenler gibi yaşamaya alıştırılan insanlar mıdır benim yurdumun insanları?
Kurşun izlerinin bulunduğu yıkık duvar diplerine bırakılan hayatlardan, çocuklardan ve gençlerden geriye nasıl bir hayat kalacaktır acaba?
Barış isteyenlerin sürekli öldürüldüğü bir ülke; nasıl oluyor da ne ölülerinden ne de öldürdüklerinden hiç utanmıyor…
28 Kasım 2015 günü alçakça öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Av. Tahir Elçi’nin ölümüdür yürekleri yakan ve geçen yıldan arta kalan…
2015 yılından geriye kalan hayatı kalmayanların bize bıraktıklarıdır…
2015 yılının hukuk ve adaletinden geriye ne kaldı ki?
Askıya alınmış temel hak ve özgürlükler askıdan iner mi? Devletin işlem ve eylemlerini durdurmayan ve durdurmak istemeyen yargı geçen yılı nasıl hatırlar?
En yüksek yargı mercii Anayasa Mahkemesinin sokağa çıkma yasakları hakkındaki üç kararı yargının fevkalade ve olağanüstü işleri olarak anılacak. AYM sokağa çıkma yasaklarını “güvenlik” gerekçesiyle kanunlara uygun gördü. Güvenlik nedeniyle “özgürlükler” önemli değil dedi ve yasakları meşrulaştırdı. Bir olasılık “terörle mücadele eden” devletin işlemlerini kanuna uygun bulmak suretiyle kendisini de “terörle mücadele eden” mahkeme olarak görmüş bile olabilir! Kim bilir?
2015 yılının son günlerinde Anayasa Mahkemesinin sokağa çıkma yasağının kaldırılması için tedbir istemlerini reddettiği bireysel başvuru kararlarına sırasıyla bakalım…
1. Şırnak ili Cizre ilçesinde uygulanan sokağa çıkma yasağına ilişkin Mehmet Girasun ve Ömer Elçi adına Av. Tahir Elçi ile Av. Muhammed Neşet Girasun tarafından yapılmış başvuru (B. No: 2015/15266) Anayasa Mahkemesine 10.9.2015 tarihinde ulaşmış, AYM Birinci Bölümü, 11.09.2015 tarihinde anılan başvuru kapsamındaki sokağa çıkma yasağı kararının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin tedbir talebinin reddine karar vermiştir.
2. Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde uygulanan sokağa çıkma yasaklarına ilişkin Meral Danış Beştaş başvurusu (B. No: 2015/19545) AYM’ye 21.12.2015 tarihinde ulaşmış, AYM İkinci Bölümü 22.12.2015 tarihinde anılan başvuru kapsamındaki tedbir talebinin reddine karar vermiştir
3. Şırnak Valiliği ve Sur Kaymakamlığı tarafından uygulanan sokağa çıkma yasaklarına ilişkin İrfan Uysal ve diğerleri başvurusu (B. No: 2015/19907) Mahkememize 25.12.2015 tarihinde ulaşmış olup Mahkememiz İkinci Bölümü 26.12.2015 tarihinde anılan başvuru kapsamındaki tedbir taleplerinin reddine karar vermiştir.
AYM ikinci başvuru olan Meral Danış Beştaş başvurusunun (B. No: 2015/19545) red kararında ilk başvuru Mehmet Girasun ve Ömer Elçi (B. No: 2015/15266)kararına ve 26.12.2015 tarihli son kararına ise daha önceki bu iki karara atıf yaparak sokağa çıkma yasağı kararlarının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin tedbir talepli başvuruların tümünün reddine karar vermiştir.
AYM üç başvuruda da esas olarak “başvuruculara yönelik derhal tedbir kararı verilmesini gerektiren ciddi bir tehlike bulunduğu dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerden bu aşamada anlaşılamadığından koşulları oluşmayan tedbir taleplerinin reddine” karar vermiştir.
Sokağa çıkmak yasak ama 112 Acil Yardım Hattı ve 155 Polis İmdat Hattını aramaları hâlinde insanların sağlık hizmetlerine ve temel ihtiyaçlarına ilişkin taleplerinin karşılanacağı konusunda verilen 26.12.2015 tarihli AYM kararı ile artık herkes rahat bir nefes almıştır (!)…
Ancak Miray İnce ile Ramazan İnce hariç, çünkü onlar artık nefes almıyor. Sokağa çıkma yasağının sürdüğü Cizre’de 3 aylık bebek Miray İnce evlerinin balkonunda kurşunların hedefi olunca, yaralı torunu ve kızını caddede bekleyen ambulansa götürmek isterken açılan ateş sonucu Dede Ramazan İnce’de ölmüş (Hürriyet. 26.12.2015).
Başvuruların esasına yönelik vereceği kararlarda “sokağa çıkma yasaklarını” kanuna ve hukuka uygun olduğunu kabul etmesi kuvvetle muhtemel olan Anayasa Mahkemesi, bu ara kararlarından sonra etkin ve sonuç almaya elverişli nitelikte bir hak arama yolu olmaktan çıkmıştır. Gözüken yol AİHM’sidir.
2015 yılından geriye kalanlara bakınca; yargının fevkalade ve birbirinden üstün ve biri diğerinden daha başarılı olağanüstü kararlarının (!) hukuk yoluyla önlenebileceği bir yıl dilemekten ibarettir hayatımız ve geleceğimiz.
Sokağa çıkma yasaklarını meşru kılmak için 112 Acil Yardım Hattı ve 155 Polis İmdat Hattına emanet ve feda edilemeyecek kadar değerlidir insan hayatı…
Adalet, hukuk ve vicdanın hâkim olduğu demokratik hukuk devletidir isteğimiz…
Hukuk, hayatı korur. Yargı insan hayatını korumalıdır. İnsana verdiğiniz değerle ölçülürsünüz ve ancak değer verdiğinizde yüksek dereceli kararlarınızın kamu vicdanında yeri vardır.