Anlayış, sevgi, saygı, hatırlanmak, aranmak, ilgi alaka… Bekleniyor da bekleniyor.. “İnsan bi arar”, “hiç beni anlamıyolar”, “hatırlasan şaşardım”, “biraz ilgi göstersen ne olur sanki”, “hiç saygı kalmadı kimsede”, “beni seviyor mu”?!.. gibi de gibi..

Sanki toplum olarak bir “ummak”, “beklemek” hastalığına tutulmuşuz hem de çok fazla.. Öyle çok duyuyorum ki hemen herkesten.. Kendi hayatımda bile.. Aman sitem sitem bitmedi tükenmedi… Meğer ne çok sevenim! varmış da nedense hiçbiri sıkı fıkı yanımda değillerdi.. Yaw madem bunca sitem edecek kadar seviyormuşsunuz da beni, mübarekler niye hayatımın en önemli olayında, öncesinde aylardır haftalardır yanımda değildiniz, yada madem beni bunca seviyordunuz da en önemli günümde çıkıp teklifsizce, samimiyetle kalkıp gelmediniz ki?!.. Yıllarca istisnasız, hayatında olduğum tüm arkadaşlarımın (benden daha yakın arkadaşları olmasına rağmen) hep yanlarında oldum maddi-manevi ama karşılığını aldım!.. İyi ki de.. Şimdi hayatımın olabildiğince uzak köşesindeler, ya hala içinde olsalardı?!.. Her durum yararımızadır, hiçbir şeyi sebepsiz yaşamıyoruz buna artık laf olsun diye değil, bütün benliğimle inanıyorum.. Yılların fedakarlığı sizin yerine kendini koyamayan insanların anlayışsızlığında bir anda gayet rahatlıkla bir kenara atılıp, hatırlanmıyor bile.. Ama dediğim gibi zararın 30-35. yılından dönülse bile kardır..

Abdulkadir DURU adlı yazar kitaplarında genelde bunu işliyor; insan olmak!.. Herşey var, herşey meydanda ama “insan” nerede?.. Bu çok anlamlı bir kelime, insan deyip geçiyoruz; “insan ol”, “insan mısın” gibi..

İnsan;

Sev, sevgi bekleme                                                                                                            Anlayış göster, anlayış bekleme                                                                                              Takdir et, takdir bekleme,                                                                                                                   Kabul et, kabul bekleme                                                                                                       Yardım et, yardım bekleme (A.DURU)

İnsanların duygusal gereksinimleri de fiziksel ihtiyaçları gibi duyulur ve istenir. Ama bunu duymak için insanın herşeyden önce nefesine, nefsine değil nefesine hakim olması, alıp verdiği nefesin nerden gelip nereye gittiğini takip etmesi yani gönlü ve beyniyle kendinde olup, anı yaşaması , algılaması gerekir..

Hep şikayet, hep olumsuz düşünce yerine beklediklerimizi yine kendi ruh ve beden sağlığımız için, daha huzurla yaşamamız için biz yapsak ne olur sanki. Böyle yaparsak şımarır mı karşımızdaki, bizi enayi yerine mi koyar, alışır mı?.. Yapsın bunları ne olur, düşünsün böyle ne olur, ne kaybederiz ki karşımızdaki böyle düşüncelere sahip olsa bile.. Karşımızdakinin hakkımızdaki bu olumsuz düşüncelerini bile büyük bir olasılıkla olumluya çevirir iyi niyetli tüm girişimler. Olur da aksi olursa da onun düşüncesidir ve bizi bağlamaz, en fazla hayatımızın en uzak köşesinde yerini alır..

Kendimiz için beklediklerimizi bir kez olsun biz yapsak, denesek en azından ne kaybederiz?.. Değmez mi daha huzurlu, daha insancıl bir hayat için, değer bence deneyin.. İnsan olmanın dayanılmaz güzelliğini, huzurunu, mutluluğunu yaşatın kendinize..