Acısıyla tatlısıyla yaşadığımız Taksim Gezi Parkı olayları topluma çok şeyi göstererek öğretti. Biz de haftalardır bu öğretilerin tarihini özetle toparlamaya çalışıyoruz.
Bir kere bu olaylar park kültürünü çeşitli illere yaydı. Bunlardan birkaç örneği sizlerle paylaşalım.
Edirne’de Hudut gazetesinde Ziya Gökerküçük’ün yazısının başlığı: “Edirne Gezi Parkı Ne Olacak?” Yazıdan birkaç cümleyi aktarıyoruz:
“İstanbul Taksim’deki Gezi Parkı nedeniyle çevre duyarlılığımız had safhada bugünlerde. Doğa sevgisinde farkındalık yaratan bu tür mücadeleler birçok yerelde yılladır olduğundan, son olay ‘yeter’ denme noktasında olunduğunu gösterdi. (…) Taksim Gezi Parkı’nın yıkılıp yerine AVM yapılması olayını da aşarak ‘tek adam’ anlayışının polis şiddetine karşı, tüm ülkede olduğu gibi kentimizde de sokağa çıkılmıştır. Doğrudur ve keşke on binleri aşabilseydik. (…) Efendilerimize boyun eğmek yerine onların yanlışlarını yüzlerine söyleyebilenlerin çok olduğu topraklarda doğa da, kentler de, insanlık da kazanır.”
Balıkesir’de rahmetli Ekrem Balıbek’in kurduğu ve 46 yıldır yayımlanan Yeni Haber gazetesinin (10 Haziran) birinci sayfa manşeti: “Şehitler Parkı tek bir ağaç kesilmeden tamamlandı.” Haberde, Balıkesir’in Atatürk Parkı’ndan sonra en büyük parkı olan 70 bin metrekare büyüklüğündeki parkın törenle açılacağı ve Belediye Başkanı İsmail Ok’un verdiği bilgiler yer alıyor. Balıkesirli yurttaşların bundan övünç duyduğu belirtiliyor.
Yine Edirne Hudut gazetesinde TEMA Vakfı Gönüllüsü Hakan Dedeoğlu, yazısında şöyle diyor:
“Bizler Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaçlara sahip çıktık, çünkü ülkemizde ve dünyada doğal varlıklar insanlık tarihinde belki de hiç olmadığı kadar büyük bir hızla yok ediliyor. Parklar, yol kenarlarındaki ağaçlar, hatta balkonlardaki çiçekler, çoğunluğu kentte yaşayan dünya nüfusunun dünya ile kurabildiği tek bağ.”
Karl Marks’ın özdeyişiyle şimdilik noktalayalım: “Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı keser.”
BİR KİTAP’TA İKİ ŞAİR
Türkiye Yazarlar Sendikasının (TYS) Kadıköylülerinden Felsefeci, Şiir Eleştirmeni Mustafa Öneş ile Roman Yazarı, Briç Öğretmeni Tülay Ferah birlikte bir şiir kitabı oluşturdular: Tekne Kazıntısı (Pia Yayınları). Kitapta Öneş’in özgün 58 çizimi yer alıyor.Kitapta sıra paylaşımını ad çekmeyle belirlemişler. Biz de buna uyarak Mustafa Öneş’in “Avuntu Günlüğü” şiirinden dizeler sunuyoruz. Haftaya Tülay Ferah.
“Güneşler dinlenir çürük ikindilerde/ Birtek kalabalıktır duraklar düşer/ Yıkılır duvarların merhaba kalınlığı/ İnsanlar ses olur sonra ölürler // Bir budak kesiminin yaralı mağarasında/ Yaşamalar ekeriz kupkuru avuçlara”
GENÇLERDEN BELEDİYECİLİK DERSİ
Taksim Gezi Parkı’nın geleceği konusunda referandum mu, plebisit mi tartışmaları, parkla sınırlı kalmadı, kent yaşamı üzerine geniş ufuklar açtı. Dileriz ki, söylenenler lafta kalmaz, sürdürülebilir yaşama eklemlenir. Şimdi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın 20 Haziran’da söylediklerini kayda geçirelim:
“Halkımızın görüşleri alınarak çalışma yapılacak. Göreve geldiğimden beri üzerinde durduğum şehir şantiyeciliği ile çalışmalarımızı İstanbullularla paylaşma anlayışını daha yoğun yapacağız. Bir otobüs durağının yeri değişecekse bile, o durağı kullananlara bu sorulacak. Bir otobüsün yol güzergahı da aynı şekilde vatandaşlarımıza sorulacak.”
Topbaş’ın bunları söylediği günlerde, Kadıköy’de Göztepe, Erenköy otobüs peronlarında levhalar sökülmüştü. Anlaşılıyor ki, durakların yerleri değiştirilecek. Biz yolculardan görüşlerinin alındığına ilişkin bir şey duymadık. Duraklara tarife assalar ve sefer saatlerini keyfilikten kurtarsalar, yeter. İlgilenen sorumlu çıkar mı, bilemeyiz, ama bazı şoförlerin, trafik sıkışıklığını dikkate alarak, hareket saatinden 3 – 5 dakika önce kalktığını belirtelim.
ERDOĞAN’ IN SEÇİM KAMPANYASI TAM GAZ
Başbakan Erdoğan’ın seçim kampanyası geçmiş olaylar üzerinden muhalefet yaparak mağduru oynamak stratejisi üzerine kurgulanmış. İyi hoş da, bari gerçekleri saptırmasa. Hem de asılsız söylentileri diline dolayarak…
Dolmabahçe’de biber gazından kaçan eylemcilerin camiye girip bira içtikleri iddiası, cami imamı tarafından yalanlandığı halde, Erdoğan her gittiği yerde bunu tekrarlıyor ve “onlar şöyle, bunlar böyle” diye insanları kamplara bölerek kışkırtıyor.
Bu tehlikeli bir oyun. İşin tehlikeli bir başka yanı ise, yandaş medyanın, Erdoğan’ın artık ezberlenmiş konuşmalarını dakikalarca tekrar tekrar canlı olarak yayınlaması. Yandaş medyanın sorumsuzluğu tavan yapmış durumda. Seksen tarakta bezi olan medya patronları için mecburiyet haline gelmiş bir durum.
Hem ayıp ediyorlar, hem yazık!
AFORİZMALAR
Şükrü Yavuz, “tarihe kalsınlar diye” Gezi duvar yazılarını toplayıp, Yurt gazetesindeki köşesinde yayımlamayı sürdürüyor. Alıntılarımız 6. yazısından (20 Haziran):
* Yağmur yağıyor diye sevinme Recep. Yağmur diner ama halk dinmez.
* Yar saçların lüle lüle (değil ama) Tayyip sana güle güle.
* Gaz vermeyene kız yok.
* Taksim bizim, Çarşı bizim, Cadde bizim.
* Tencerem var, tavam var. Çapulcuyum havam var. Atamızdan yadigar günde bir duble rakım var.
* Hayat yazar sen oynarsın.