Bu yazıyı yazmama sebeptir Hüseyin Hoca, İrfan Hoca ve onlar gibi olduklarına kalben inandığım ancak tanımadığım diğer Hocalar..
Özellikle benim tarzımda yani bir mantık, akıl dini olan Müslümanlığı bilinçle, inançla yaşayan ancak görünüş olarak tesettürde olmayan bir insan için Camilerde, Cami Cemaatiyle olmak biraz sağlam sinir gerektirir..
Neden mi; (kadın bölümünden bahsediyorum ama pek farklı olduğunu sanmıyorum erkek bölümünün de) Camiye girip ibadetin yazılı olmayan manevi gereklerini mesela başörtüsünü takarsınız, bir hanım hemen mesul müdür yada cami polisi olarak görev addeder; “boynun açık kaldı”, “uzun etek var giysene pantolonun üstüne”… Hatta bazen öyle olur ki, namazları biter vazifeli gibi beklerler; “namaz kılarken belin açıldı”, yada “aaa açık mısın, bak ne güzel namazını kıldın kapansan bide ne yakışır”, yada “çok sevindim namaz kılmana” gibi gibi.. uzar bu..
Niye başı açık birinin namaz kılmasına sevinilir Camide anlamam; uzaylı mı kıldı namazı?.. Sonuçta bir Müslüman kıldı… Şekil midir normal kılan bu ibadetleri, dışta tesettür olmayınca mı şaşılmıyor, ya iç daha tesettürlüyse?!..
Sorgulamıyoruz ki, ne görürsek o!.. Ne duyarsak o!.. “Niye”, “Nasıl” diye de kelimeler var oysa.. Sık kullanılması gereken, özellikle de bu çağda.. Tavsiye ediyorum..
İşte bütün bunlarla tabiri caizse cebelleşirken, mahallemizdeki Camiye bir Hoca geldi, önce Ezan okuyuşu bizleri etkiledi. Öyle güzel öyle yalın sesle Ezan sesi geldi ki büyülendik sanki..
Daha önce tanıdığım ve branşında sonsuz inandığım İrfan Hocamız gibi aydın, dinimizin bir bilim olduğunun, hayatın her alanında rehberimiz olduğunun bilincinde ve bunu herkesle, olabilecek en uygun dille ve yaşamıyla da anlatan Hüseyin Hoca ve ailesiyle tanıştım, tanıştık mahallecek.. İyi ki tanımışım, tanımışız… Bu yazıyı hep beraber planladık mahalleli olarak ben de değerli Gazetemizin izni ile sizlerle de paylaşmak istedim..
Birgün yolunuzu düşürün ve dinleyin lütfen.. Yaşadığı evrene her alanda duyarlı ve tabii beni özellikle etkileyen çevreci yaklaşımlar, gündelik hayatın davranış biçimlerini, dinsel öğretilerin uygulanabilirliklerini.. Ramazanları, Bayramları, önemli dini günleri ve geceleri ve bunların hayatla ne kadar mantıklı uyumları olduğunu dinleyin ve uygulayın isterim tabi ki bilinciniz, dünya görüşünüz çerçevesinde..
Hikayemsi ve artık neredeyse Temel Fıkraları gibi bir hadis-i şerifin 4-5 versiyonunu olamayacağına, olmaması gerektiğine kanaat getirdiyseniz, bu objektiflikte iseniz dinimizi her kesimin anlayacağı, her kesimin uyumla birbirini ötekileştirmeden birleşebileceği Camiler yada sosyal ortamlarda Hüseyin Hocalar gibi hocaları dinlesek.. Onların çok olduğu, hurafeci yada çıkarcı insanların “Hoca” adı altında olmamaları gerektiğini belki böyle daha net ve kararlılıkla hem onlara hem tüm topluma anlatabiliriz..
Güzel günler ve Bayramlar dileğimle, mahallemizin de dileğiyle..