(Haber-Yorum Eyüp Bektaş) Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği İstanbul Şube Başkanı Emekli Öğretmen Cengiz Öksüz’e kendilerini Atatürkçü olarak gören veya gösteren bazılarının mason oldukları iddia edilen bazı derneklere sahip çıkıp görev almalarını nasıl değerlendiğini sorduk. Öksüz, Atatürk’ün kendi imzasıyla Kemalizm olarak değerlendiğinin altını çizip, 1953’den sonra Atatürkçülük görüşünün ortaya atıldığını, Kemalizm’in köşelerinin olduğunu, Atatürkçülüğün ise yuvarlak bir ifade içerdiğini belirtti. Öksüz, mason derneklerinde yer alanların öncelikle kendilerini sorgulamalarını da belirtti.
Cengiz Öğretmen ile konu üzerindeki söyleşimizde aramızda şu konuşma geçti.
Hocam iyi bir Kemalist’siniz yakından izliyorum, konferanslarınızı da takip ediyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, döneminde mason derneklerini kapattı. Kapatma sebebi vardı siz bunları daha iyi biliyorsunuz. Peki, o yıllardan bu yıllara bu mason dernekleri yeniden legalleşti mi?
-
- 1953 yılına kadar Atatürkçülük diye bir söz yok. Atatürk 1936’da 6 ilkeyi yazdıktan sonra kendi el yazısıyla bunlara Kemalizm denir diyor ve imza atıyor. 1953’deki CHP kongresinde bundan sonra Kemalizm demeyelim Atatürkçülük diyelim diye ortaya bir görüş atılıyor. 1954'teki kongrede konu yeniden gündeme geliyor ve Atatürkçülük benimseniyor. 1954’de bütün belgelerde Atatürk’ün el yazısı dahil bütün arşivlerde Kemalizm olarak değerlendirilir. Dünyada zaten Kemalizm diye bilir. Türkiye Cumhuriyeti Devrimini, Kemalist Devrimler diye nitelendirirler. Kemalizm’in özelliği şudur; bütün dünyada algılanması antiemperyalisttir bir, laiktir iki bağımsızlıktır üç. Kemalizm dünyanın her yerinde Kemalizm dendiği an emperyaliste karşı, bağımsızlık ve laiklik gelir. Dikkat ederseniz Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy Kemalist’iz derlerdi. Atatürkçülük de denirdi ama, ben Kemalist’im derlerdi. Ve onlar 90’lı yıllarda arka arkaya öldürüldü. Sonra bu Atatürkçülük böyle herkse tarafından kullanılır oldu. Kemalizm köşeleri olan bir kavramdır Atatürkçülük yuvarlak bir kavram haline geldi. Atatürk dışarıdan yönetilen derneklere karşıydı. Dışarıdan yönetilen kuruluşlara da karşıydı.
- Bilindiği gibi; Kurtuluş Savaşı sırasında TKP Genel Sekreteri ve parti üyesi arkadaşları Türkiye'ye gelmek isterler. Mustafa Suphi bir arkadaşıyla Mustafa Kemal'e mektup gönderir. Mektubu getiren kişiye Mustafa Kemal dedi ki; burada kararı Büyük Millet Meclisi veriyor. Siz buraya gelin ama Millet Meclisine tabi olacaksınız, buraya bağlı olacaksınız. Biz hepimiz oradan çıkan kararı uyguluyoruz. Atatürk'ün hiç istemediği şey, dışarıdan içişlerimize karışılmasıydı. Sovyetlerle İlişki kurdu, yardım aldı ama onları içişlerimize karıştırmadı.... Bu konuda Sovyetler’in Türkiye’ye gelen büyükelçilerinin anıları var. İş bankası yayınlarında çıkan bir Sovyet Diplomatın anıları. 1922 Ocak ayında geldi 1924’te gitti. Esas Kurtuluş Savaşına yardım eden Aralov’tur onu cephelere götürdü, Afyon’ları gezdirdi, 20 gün birlikte dolaştılar. Bu mason meselesi de öyle. 1935 yılına geldik Şükrü Kaya Dışişleri Bakanıydı Şükrü Kaya masondur. Bunu herkes biliyor, Atatürk de biliyor. Bazı komutanlar masondur. Mason derneklerini Şükrü Kaya’ya kapattırdı. Bu dernekler kapatılırken bir bildiri yayınladılar. Türk Mason Cemiyeti; Memleketimizin sosyal gelişimini ve günden güne artan muazzam yükselişini göz önüne alarak ve Türkiye Cumhuriyeti ile egemen olan laik ilkelerin uygulanmasından doğan iyilikleri gözlemleyerek faaliyetine son verilmeyi ve bütün mallarını memleketin sosyal ve kültürel kalkınmasına çalışan Halk Evlerine bağışlamalarını uygun görmüştür. 10.02.1935 Türkiye’deki Mason Locaları. 1909’da kurulmuş Mason Locaları. 1947’de Mason Locaları tekrar kuruldu izin verildi. Faaliyetleri 1947’den beri sürüyor. Mesele şudur; bunlar iç işleyişlere açık mı biliyor muyuz? Bunların iç işleyişlerini, ekonomik yapılarını biliyor muyuz? Bilmiyoruz! Nasıl işliyorlar biliyor muyuz? Kim üye oluyor, kim olmuyor biliyor muyuz hayır? Olmaz! Bir ülke kendi sınırları içinde çalışan örgütlenmelerin işleyişini bilmek zorundadır. Bilmiyorsanız dışarı ile de bağlantıları uluslararasıysa, o zaman sizin ne yaptığınızı bilemeyiz. Burada yazıldığı gibi laikliğe, Türkiye Cumhuriyetinin yasalarına, Atatürk’e, Cumhuriyet devrimlerine bağlısınız onu söylüyorsunuz, ifade ediyorsunuz bu ayrı ama, şeffaf değilsiniz. Şeffaf olmanız gerekir.
-
Hocam bir şey soracağım Kemalist vurgusunu özellikle yapıyorum. Bu tür dernekler veya mason olduğu iddia edilen derneklerin yönetimlerinde, onlara insan gücü veren kitlenin yüzde yüzü hep Atatürkçü bildiğimiz insanlar. Tekrar vurguluyorum, kendilerini Atatürkçü olarak gösteren mason derneklerinde hep bunlar var. Neden? Yani Atatürk’ün Kemalizm’i, Atatürk’ün kapattığı dernekler 47’den sonra serbestleşen dernekler ve günümüzde bu derneklerin yönetiminde etkinliğinde bulunan Atatürkçüler.
-
- Bakın az önce ne dedim Kemalizm köşelidir ne olduğu bütün dünya tarafından bilinir. Kemalizm kavramı nettir. Bu dediğim nitelikteki kişiler emperyalizme karşı mı?
-
Sözde karşı.
-
- Bilmiyoruz, öyle bir şey demiyorlar. NATO’dan çıkın falan diyorlar mı, emperyalizme karşıyız diyorlar mı? Gördünüz mü böyle bir şey oldu mu? Bakın Kemalizm ile Atatürkçülük arasındaki fark.
-
Orada olmaz diyorsunuz?
-
- Olur mu? Olmaz. Ahmet Taner Kışlalı olur mu? Olmaz. Muammer Aksoy ADD’nin kurucusu orada olur mu? Olmaz. Niye olmaz? Biz bunların adını ortaya koyar koymaz onların ne düşündüğünü biliyoruz. Bu dediğim konularda ilk üç dört konuda ne düşündüğünü biliyoruz bundan ötesi yoktur. Zaten neden öldürüldükleri de bellidir.
-
Bu tip mason dernekleri emperyalistlerin bir taktiği değil mi? Arkasında emperyalizm yok mu?
-
- Ben bunların bağlantılarının ne olduğunu bilmiyorum. Bilemem. Devlet bilir. Devletin örgütlenmeleri istihbarat ağı bilir. Bilir mi bilmez mi onu da bilmem, ben nereden bileyim? Ne dedim açık değiller şeffaf değiller. Olmaz kardeşim parti olsun zaten. Türkiye Cumhuriyetinin yasaları dernekler uluslararası ilişkiler kurumaz kurarlarsa bildirmek zorundadırlar devlete. Devlete bildirmek zorundadırlar. Ben filan sendikayla filan dernekle filan ülkenin filan kuruluşuyla ilişki kuruyorum şu bağlamda diye devlete bildirmek zorunda. Böyle bir bildirim var mı? Onu da bilmiyoruz. Devletin bilgisi dışında ise açık ve şeffaf değillerse bence demokratik kitle örgütü değildir.
-
Peki, konuyu bağlamak için bir şey daha söyleyeceğim. Kemalist Cengiz Öksüz’e soruyorum; mason olduğu iddia edilen derneklerde kendilerine Atatürkçü diyenlere nasıl seslenmek istersiniz?
-
- Valla şimdi bulundukları derneği sorgulayabiliyorlarsa bu dediğim açılardan ben onlara hiçbir şey demem. Sorgulamıyorlarsa ama Atatürkçü de değillerdir. Çünkü demokratik kitle örgütü diyorsun değil mi sendikalar, dernekler öyle m? Demokratik kitle örgütü bütün dernekler bütün sendikalar niye öyledir? Çünkü bu örgütler ekonomilerini açık şekilde üyelerinden para toplarlar ve bağış gelirse açıktır. Devlete açıktır, yönetim seçimleri açıktır her şeyleri açıktır. Kiminle nasıl ilişkileri var açıktır. Devlet bunu bilir kendileri de açıklarlar ve bunların üyeleri kıyasıya eleştirir mi? Şube başkanlarını genel başkanlarını yönetimlerini gazetelere bile beyanat verirler öyle mi? Kendi sendika başkanıyla ilgili dernek başkanıyla ilgili açıkça eleştirir öyle mi? Eğer o bulundukları dernekte bunları yapabiliyorlarsa bu iyi bir şeydir. Yapamıyorlarsa kendilerini sorgulamaları gerekir. Biz neredeyiz ne yapıyoruz diye demokrasi de bunu gerektirir.