Cumhuriyet tarihinin en özgün ve en aydınlanmacı hamlelerinden biri olan Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun 85. yıldönümü olduğunu belirten Ersöz, Tevhid-i Tedrisat ile birlikte Osmanlı'nın medrese-mektep, cinsiyet ve sınıf temelli ayrımcı eğitim düzeni sona erdirilirken; yerine bilimsel, laik ve halkçı temellere dayanan bir eğitim sistemi inşa edilerek, Cumhuriyet'in bu yeni eğitim anlayışı, en parlak meyvelerini hiç kuşkusuz Köy Enstitüleri ile verdiğini söyledi.
"17 Nisan 1940’ta, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ile İsmail Hakkı Tonguç’un öncülüğünde hayata geçirilen Köy Enstitüleri, yalnızca Türkiye’nin değil, dünya eğitim tarihinin en özgün ve öncü projelerinden biri olmuştur. Bu proje ile, yüzyıllardır kul zihniyetiyle bastırılmış bir halkın özgürleşmesi, bilimle, sanatla, üretimle yeniden ayağa kalkması hedeflenmiştir." diyen Ersöz, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"HAYATIN TA KENDİSİDİR"
"Hasanoğlan’da yakılan eğitim meşalesi, Cılavuz, Beşikdüzü, Çifteler, Düziçi gibi enstitülerle tüm yurda yayılmış; her biri birer aydınlanma merkezi hâline gelen bu kurumlar, yalnızca öğretmen değil, aynı zamanda köyün kaderini değiştirecek öncüler yetiştirmiştir. Köy Enstitüleri’nde bilgi ezberletilmemiş, nasıl ulaşılacağı ve nasıl üretileceği öğretilmiştir. “İş içinde, iş aracılığıyla, iş için eğitim” ilkesiyle öğrenme, hayatın ta kendisine dönüşmüştür. Enstitü mezunları, sadece köylerde ders vermekle kalmamış; toprağa dokunmuş, üretmiş, halkla kol kola vererek bilgiyi yaymış, büyütmüş, yaşatmıştır. Türkiye’nin düşünce ve edebiyat hayatına yön veren pek çok büyük isim, bu kurumların ya doğrudan mezunu ya da taşıdığı ruhun izleyicisidir. Ancak Köy Enstitüleri’nin laik, ilerici, halkçı yapısı; bağnaz ve gerici çevrelerin hedefi hâline gelmiş, "dinsel değerleri zayıflatıyor" bahanesiyle kapatılmıştır. Böylece Anadolu’nun en büyük aydınlanma projesi karanlığa gömülmeye çalışılmıştır.
"GELECEĞE IŞIK TUTMAKTIR"
Bugün, eğitimde yaşadığımız her sorun, üretimden, bilimden, laiklikten uzaklaşmanın sonucudur. Oysa Köy Enstitüleri’nin felsefesi; çağdaş, üretken, bilimsel, laik ve demokratik bir eğitim sistemi inşa edilmesinin yolunu hâlâ bize göstermektedir. Eğitim-İş olarak hedefimiz; Köy Enstitülerinin ruhunu, heyecanını ve felsefesini yeniden canlandırmak, her okulda o aydınlanma meşalesini yakmak, Cumhuriyet’in öğretmeni olmanın sorumluluğuyla ülkemizin geleceğine ışık tutmaktır. Bir zamanlar Köy Enstitülerini kapatmak ne kadar büyük bir hata idiyse, bugün eğitimi çok başlı hale getiren ve bilimsellikten uzaklaştıran politikalar da aynı derecede vahimdir. Bizler, Cumhuriyet’in öğretmenleri olarak, Atatürk’ün “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesillerini yetiştirme idealinden asla vazgeçmeyeceğiz. Köy Enstitülerinin 85. yılında, bu onurlu mirasa sahip çıkıyor, bir kez daha kararlılıkla haykırıyoruz: Aydınlık geleceğimiz için, yeniden Köy Enstitüsü ruhuyla!"