Ankara’daki evinde Adnan Ekizoğlu, Korhan Us ile birlikte görüştüğüm TTK’nın Kurucu Genel Müdürü Fuat Üçüncü ile yaklaşık 4 saati bulan sohbetimizdeki kamuoyu ile paylaşılması gereken bölümleri parça parça sunmaya devam ediyorum. Bu kez yayımlayacağım bölümde, yine Zonguldak, yine maden işçisi, yine Kandilli vardı. Çok sevdiği Kandilli’ye gömülmek istediğini ifade eden Fuat Üçüncü’ye olan büyük sevgiyi ilk  söyleşimizin ilk bölümünden sonra yine gördüm. İnanın şehir dışından bile aldığım telefonlarda, Üçüncü’ye olan derin sevginin ve unutulmaz anıların izlerini dinleyerek yaşadım. Kandillililerin Üçüncü ile o kadar çok anıları  “Allah razı olsun” dilekleri var ki. Bu bölümde tarihe geçsin ve bizden sonraki kuşaklara “Kandilli diye bir yer var ve o yer büyük bir kültürün merkezi. Sevgi ve saygının doruklarda yaşandığı bu bölgenin kıymetini bizlerde iyi bilelim ve koruyalım” vurgusunu yapacak sözlere sizleri baş başa bırakıyorum.(Eyüp Bektaş)

WhatsApp Image 2023-08-27 at 12.57.36

KANDİLLİ’Yİ ÖZLÜYORUM

Fuat Üçüncü: En memnun olduğum yer Kandilli oldu. İşte bak kendi memleketim kendi memleketimde şimdi küçükken oturduğumuz taşlar bile köyde insan özlüyor oraları göreyim diye ama Kandilli’yi daha fazla özlüyorum.

Adnan Ekizoğlu: Ama Kandilli zaman zaman konuşuyoruz sizinle dönüp dolaşıp geldiğimiz yer aynı çünkü biz Kandilli’ye gençliğimizin tam baharında gittik 23-24 yaşlarında gittik. Ondan sonra 50 yaşına kadar orada kaldık. Bütün her şeyimiz orada gelişti,  orada vücut buldu.

Eyüp Bektaş:  Kandilli bir koloni gibi bir yerdi gerçi Ereğli Kömürleri İşletmesini bütün Üzülmez’i, Amasra’sı, Karadon’u, Kozlu’su bütün müesseselerde özel okullar vardı Ekonomolar vardı. Hastanesi vardı, Ereğli’den gelip Kandilli’de ameliyat oluyorlardı. O yıllarda ben çocukluğumda bütün evlere odun kömür geldiği gibi…

Fuat Üçüncü: Hastanesi vardı. Üç tane doktor vardı benim geldiğim zaman Kandilli’de.

Eyüp Bektaş: Uzman doktorlar vardı ameliyat yapıyorlardı.

Korhan Us: Bir de haftada bir Zonguldak’tan ayrı özel arabayla gelen çocuk doktoru gelirdi. Her hafta gelirdi.

Eyüp Bektaş: Yani orada o dönem nasıl yaşanmış rüya gibi bir şeydi. Şimdi birisine anlattığın zaman biz Kandilli’de oturuyorduk elektrik su çok önemli bir de içme suyu geliyordu katırlarla ayrıca içme suyu dağıtılıyordu. Posta trenle gider Ereğli’ye ne istiyorsun ayakkabı istiyorsan ayakkabı ölçüsün alır her  kârsız satılan işler.  Ekonomosı var, kasabı var, fırını var. Treni var arabası var ama treni söktüler. Lokomotifini hurdaya sattılar kesip de.

WhatsApp Image 2023-08-27 at 12.57.34

DDY TAMİRHANESİNİ YIKTILAR

Korhan Us: Hadi Armutçuk’u yaptılar yaptılar da,  o Ereğli’deki binayı engelleyemedik. O benim canımı çok yaktı. Orası gerçek müze olacak tek yerdi.

Fuat Üçüncü: Hangisi?

Korhan Us: Ereğli’de Kemer’e giderken devlet demir yollarının bir bakım atölyesi istasyonu yüksek bir binası vardı hatırlıyor musun? Büyük bir hangarları falan vardı lokomotiflere bakım yapıldığı yer. Tam o askeriyenin karşısında, trenler orada manevra yaparlardı.

Fuat Üçüncü: Ereğli çıkışında Kemer’e girmeden.

Korhan Us: Oraları falan hep yıkıp attılar oralar hep 7-8 katlı evler okullar yapıldı ama o binanın yıkılmaması müzeye dönüştürülmesi lazımdı veya daha farklı bir aktivite ile yaşama katılması gerekirdi diye düşünüyorum. Arkadaşlar da onun için çok mücadele verdiler. Ama olmadı çok yazık oldu. Hiçbir tarihi değerimizi koruyamıyoruz bu ülkede.

WhatsApp Image 2023-08-27 at 12.57.35 (1)

VAREGELİ SOYDULAR, HIRSIZLARI BULAMADILAR

Eyüp Bektaş: Seminer için Almanya’ya gittiğim zaman utanç duvarının taşlarını küçük küçük kutulara koymuşlar betonu onları satıyorlardı anı diye. Ne Ereğli’de ne Kandilli’de o tarihe ışık tutacak hiçbir şey yok. Bu kadar düşmanlık olmaz yani,  düşmanlık bu başka bir şey değil ki niye korumuyorsunuz? Korunsun diye çaba gösterenler de yalnız kalıyor. İşte şimdi varagelin son durumu! Valiler geliyor milletvekilleri geliyor ilçe başkanları geliyor gelip gidiyorlar yıllardır. Fotoğraf çektiriyorlar başka bir şey yok. Kandilli’devaragelin eşyalarının kesilmesi oksijen makinası ile motorunun çalınması o yükseklikte o motoru indiriyorsun arabaya yüklüyorsun ve Kandilli uyuyor. Mümkün mü ?

Fuat üçüncü:  Bir defa o motoru oradan insan gücüyle indireyim dersen en azından 6-7 kişi olması lazım.

Adnan Ekizoğlu: O motor en az 1 ton civarındadır. Ona normal küçük vinçler var ya onlarla almışlardır başka hiçbir şekilde gitmez. Öyle bir teşkilatı getirecekler Ereğli’de birkaç tane hurdacı vardır baldırı çıplak hurdacı alıp götüremez. Organize bir iştir anında polis istesin eliyle koymuş gibi gider bulur.

Fuat üçüncü: Onu dışarıdan gelip de alabilecek adam profesyonel hurdacı olabilir ama muhakkak işletme elemanlarıyla bir organize görüşmeleri olmuştur. Yoksa kimse gelip de o motoru oradan indiremez.

Korhan Us: Ben hala o işi takip ediyorum. Biz Eyüp ile gittik onu haber de yaptık videosu da duruyor. Jandarmaya gittim, savcılığa gittim TTK’ye gittim, TTK hiç üstlenmiyor burası bizim sorumluluğumuz da değil diyor. Bomboş duruyor orası ne bir bekçi koyuyorlar fakat organize bir iş var orada. Jandarma hala arıyor hala bulamıyor. Ama mesela orada duran bir çocuk var o da görmemiş falan ne olduğu belli değil yani.

Eyüp Bektaş: Oralardan elektrik direklerini kesip kesip götürüyorlar kocaman direği ne ile?  Sonuçta varagelin çalıştırılmaması dünyanın en özel şeyi dünyada üç tane varmış biri Şili’de yani böyle hazırivarageli çalıştır orada. Kandilli’ye gelen insanlar deniz kenarına gider şöyle bir dolaşır orada Adnan’ın dediği gibi küçük bir çay bahçesi de olsa en basiti piknik yapılsın. Ki eskiden vardı bunlar. Olmayan yoktu. Küçük bir şey de olsa oraya turist gelir ya. O varagelden aşağıya inme 5 lira de 10 lira de ücretli de yap yani para da kazan. Oraya herkes geliyor tamam yapacağız diyorlar ondan sonra sadece fotoğraf çektiriyorlar öyle bir alışkanlık var. Biz de haberini yapıyoruz işte vali geldi, milletvekili geldi, ilçe başkanı geldi diye haber yapıyoruz yaptığımız haber kalıyor.

WhatsApp Image 2023-08-27 at 12.57.35 (2)

VALİ AHMET ÇINAR DÖNEMİ

Korhan Us:  Şunu unutmayalım yalnız en ciddi çalışma Vali Ahmet Çınar zamanında yapıldı. Ciddi ödenekler ayrıldı.

Fuat Üçüncü: Ahmet Çınar ne zaman geldi?

Korhan Us: 5 yıl falan oluyor. Pandemiden önceydi. Ciddi ödenekler ayrıldı projeler yapıldı. Basın toplantısı yapıldı hatta bu konudaki detaylı çalışmayı biz misafirhanede Eyüp’ün de katkılarıyla bir toplantıda müessese müdür yardımcılarıyla falan belediye başkanı orada misafirhanede bir çalışma yaptık. Hep korkumuz şuydu o vali giderse bu iş kalır nitekim de öyle oldu. Vali bey gittikten sonra o proje atıl hale geldi. Oraya ayrılan ödenek başka bir yerlerde kullanıldı ve geçti gitti yani.

Eyüp Bektaş: O vali sayesinde Üçköy tepesinde o küçük büfeler yapıldı oraya yukarıda fotoğraf çekme yerleri falan yapıldı. Ahmet Çınar gittikten sonra iptal ettiler. Devlette devamlılık vardır aslında güzel çalışma yapılmıştı devam edin. Kandilli, Zonguldak’a nefes aldırır ya. Endüstri turizm ya adrenalin turizmi ya oradan varagelle inmesi millet balona binmeye Kapadokya’ya gidiyor. Fethiye’ye uçmaya gidiyorlar. Al sana varagel oradan gitsin iki maden ocağının içine falan çok şeyler yapılır da Kandilli tamamen sahipsiz kaldı.

Korhan Us:  Ufku geniş Kandilli’yi seven bir insan olacak.

Eyüp Bektaş: Şimdi laf lafı açıyor sen TTK Genel Müdürüydün Kandilli’nin çok çok ötesinde kocaman Zonguldak’ın genel müdürüydün dediğin gibi kapıya geldiğin zaman güvenlikçiler onlar bunlar müthiş bir şey vardı o çok şatafatlı çok çok makamlar düzeyinde. Türkiye genelinde çok önemli bir insandın. Şimdi aradan çok uzun yıllar geçti ben Kandilli ayağını biliyorum. Hala unutulmuyorsun. Kandilli’de gerçekten sizin o dönemler sizi iyi bilirler bir ahde vefa vardır Kandilli’de vardır. O sizde de var Kandilli’ye karşı. Öyle bir geriye baktığınız zaman o günlerle bu günleri kıyasladığın zaman bugün Ankara’dasınız yaş 89-90’a gelmiş …

WhatsApp Image 2023-08-27 at 12.57.35

LİYAKAT KONUSU

Fuat üçüncü: Şimdi o günlerdeki gibi günler olsun yani biz bugünler de bu kadar sağlıklı kalıyorsak öyle günler olsa demek ki uçacağız yani. Yani o günler bambaşkaydı şevkle yapıldı her şey şimdi bazı şeyler insanı yoruyor. Bazı şeyler derken yani şu layık oldukları yerlerde insanlar olmuyor. Liyakat olmuyor şimdi adamın hiçbir şeyi yok hayatta bir şey görmemiş pat diye bir yere geliyor üstelik bir de sana laf söylüyor. Bunları geçmek lazım bunları, Bilen adamın önüne bazı barikatlar konulmaması lazım bu birincisi. İkincisi ise selahiyetlerin artık bir yerde toplanması kadar bir avanaklık dünyada yok! Selahiyetini vereceksin, bu taşı buraya koyduysan oradan alıp buraya koyuyorsa o selahiyetini kullanacak. Ama o selahiyetini kullanıp kullanmadığını takip etmek senin boynunun borcu. Ama her işi ben yapacağım dersen olmuyor..  Bir yere gelen adam her iş benden sorumludur diyor. Senden sorumlu değil! Bu fotoğrafı sen Bektaş gibi çekemiyorsun? İşte ya da Korhan gibi bilemiyorsun. Adam çalışsın yapsın sen adamın kıymetini bileceksin kıymet vereceksin işine. Onu yapacak adamı bulacaksın. Yoksa bak ben mesela şimdi bir şeyler desem dersin ki belki kendini methediyor yok öyle değil arkadaşım. Binlerce adam almışım desin birisi ki Zonguldak’ta bana şunun adamıyım diye yaptı benim işimi benim partiyle falan hiç karıştırmadım ki. Ben ihtiyaca göre yaptım. O zamanların bakanlarıyla da görüştüm mesela ne yaptım? İki cilt kitap şu kalınlıktadır. Kurumda vardır İşçilerin Çalışma Koşulları bir de ücret verirken ne görevi varsa her görevin ne alacağı belli olmuştur. Ben onu yapıp getirip de burada bakana verdiğim zaman; ya dediler bu şu yaptığın iyiliği daha kimse yapamaz dediler. Çünkü geliyor sendika seyyanen veriyorlar. Sen bir adam çalıştırıyorsan harika onun muhatabı olması lazım herkesin bir becerisi var. Ameliyatı ben şimdi yapabiliyor muyum? Yok herkesin yeteneği var ona göre her işin bir karşılığını üniversiteyle beraber çalışmamız var iki tane cilt vardı. Bunu ben verdim o zaman bakanlar onu dedi ama dersin ki o zaman niye devreye girmedi bakanların bile arasında bazı anlaşmazlıklar oluyor gördük bu günleri. Şu bakımdan iyi güzel çalıştım her bakanla da iyiydim bir bozukluğumuz olmadı. Ama hak yemedik bana 87 seçimlerinde beni liste başı koydu bakan Zonguldak’ta Turgut Özal. Liste başı koydu hatta rahmetli Nadir falan savcıydı Nadir bizim amcaoğludur. Hazırlıklar kıyametler falan burada bir Anavatan Partisi beni zorla alıp götürdüler ANAP’ın buradaki genel merkezine kıyamet koptu göreceksin Zonguldak adayımız gelmiş diye. Geldim burada üç gün yalvardım Özal’a beni alma diye. Onun için darıldı bana.

Eyüp Bektaş: Herkes olayım diye yağ çeker siz olmayayım diye yalvardınız.

Fuat üçüncüYalvardım. Hayatta pişman olduğum konulardan bir tanesi de budur. Keşke olsaydım. Ama ben ne yüzle olacaktım işte ben Bektaş’a şunu dedim Korhan’a bunu dedim ben buraya gidersem şununla şununla karşılaşacağım bana ne derler? Bunları bir ipe dizince ben bu ipi çözemeyeceğim diye gelmedim. Müdürlükte kalırım başka kurumlara giderim benim tuzum kuru yahut yurt dışına giderim. Şimdi millet birbirini yiyecek gelen de bir iş görmüyor ya. Adam geliyor oraya 600 tane adamın işi gücü el kaldırım el indirmek ya. Başka bir şeyi yok. Yani şu mecliste her insan her işte muhakkak falsosu olabilir hepimizin başından geçen olaylar bir tanesi de çıksın hayır bu şöyle olursa daha iyi olur diyemiyor çünkü karşısındaki bunu kendisine hakaret kabul ediyor. Böyle şey olur mu ya?

Adnan Ekizoğlu:  Eskiden siyasi görüş vardı toplumsal olgu vardı insanları bir araya getiren fikir birliği vardı şimdi öyle bir şey yok. Şimdi adam partisi var. Adama dayalı politika yapıyorsun adam ne derse onu yapacaksın aksi takdirde milletvekili olamazsın.

İŞÇİLERİ ÇAVUŞLAR ALIRDI

Fuat Üçüncü:Bir kişi çıkıp diyemez binlerce adam aldım ben işe şöyle bir kendimi tartıyorum da bölüm mühendisliğinden çocuktunuz o zaman bilmezsiniz rahmetli baban bilir bütün işçiler yığılırdı. Gel Bektaş diyordum, gel Baki efendi buraya kimleri alacaksam kağıtlarını alın getirin bana diyordu.Geçti oradan hiç biri Fuat Üçüncü değil. En önemli vurgu o yani.  Yani işçiyi onlar alırdı. Ben gittiğim zaman işçi neredeyse beni ezecekti ya. El arabasıyla doldurmuş kömürü.  Yıldırım gibi geliyor kaçılın yoldan diye bağırıyor öyle bir çalışma vardı.  O işçi Nevzat’ı tanıyordu, Mustafa Bektaş’ı tanıyordu Baki Çubukçu’yu tanıyordu, beni tanımıyordu. Onu biliyordu beni işe aldılar diye.

Eyüp Bektaş: Bir de o zamanın çavuşları çok farklıydı değil mi? Bir Nevzat Çavuş dediğin zaman Kandilli’de gerçekten çok büyük bir isimdi.

Fuat Üçüncü:  Gayet tabi ki. Mühendislerden fazla para alıyorlardı ne mühendisi mühendisin maaşı kadar ben onlara prim veriyordum. Utanıyordum beni kaç defa davet ettiler gitmedim gidemiyorsun ya. Bak şimdi şu sakatlığa bak benim maaşım diyelim ki o zaman 5 Bin TL Nevzat’a verdiğim prim bendeki çavuşlara benim maaşımdan fazlaydı. Ama formüle göre verilirdi yani. Üretim vardı çünkü. Allah’tan korkma da ne yüklersen yükle. Benim bir kazmacı ekiplerim vardı işte bunları anlattığım zaman

Fuat Üçüncü: Sonra yorulmazsın bilirler gösterdiğin çizgiden santim şaşmazlar harika randımanlar alırdık. İşçinin aldığı para da verdiği randımana göreydi.

Eyüp Bektaş: Siz kazmacıları da bazı köylerden seçerdiniz herhalde. Ereğli’nin köyleri vardı kazmacı köyleri. Kazmacılar o köylerden olur en çok onlar çalışır.

İŞÇİLER KÖYLERE GÖRE ADALETLİ ALINIRDI

Fuat Üçüncü: Bazı köyler var şuan tam hatırlamıyorum. Onlara kazmacı köyler derlerdi kazmacı ne kadar işçi alırsak o köylerdendi özellikle. O köyleri bak kaç işsiz var köyde ne kadar nüfus var kaç istihdam var falan köyde şu kadar falan köyde şu kadar ben kaç işçi alacağım 80 yahut 20 neyse bu köylerdeki işsiz sayısını oranlardım nüfusa göre hepsi belliydi. Şikayet ettiler beni bakan Veysel Atasoy iyi çocuktu Allah rahmet eylesin. Benim için çok yüklendiler ona. Biliyorum Veysel giremedi o işe. Çünkü yukarıda benim ağırlığım fazlaydı. Başbakandır, Meclis Başkanıdır onun önünde şikayet ettikleri zaman burada Ankara’da filan oteldeyim dedi bana telefon etti Veysel.  Zonguldak’tan geldim işçi alınacak dedim işte köyler ya benim istediğim bu diyor. Allah rahmet eylesin bu dediği hiç hatırımdan çıkmaz işte bu dedi yani. Yaptığım dosdoğru çünkü bu kadar köy var şu köyün şu kadar işsizi var bu köye düşen rakam tam orana göre 4’tür ya da öbür köye şu kadardır. Hepsini döktüm. Bu köylere bu kadar işçi sayısına göre bu kadar kişi alınacak dedim. Ama kimin alınacağı belli değil. Köylerden alınacak işçi sayısı belli. Benim istediğim de bu dedi. Yanlış şeylerle gidip şikayet ediyorlardı, işçi seni hep takip ediyor zaten biliyordu. Kimseye ezdirmek de istemiyorduk kimseyi de arşa çıkarmıyorduk yani.

ZONGULDAK İŞÇİSİNE ÖVGÜ

Eyüp Bektaş: Zonguldak işçisiyle ilgili bir şey söylediniz işçilerin çalışkanlığı ile ilgili nasıldı?

Fuat Üçüncü: Harika işçilerdi Zonguldak işçileri. Herkes büyük olaylar oldu diye provokasyona gelmişlerdir şu olmuştur bu olmuştur falan filan diye konuşulur hayır Zonguldak işçisi çok sadık inandığı adamın verdiği sözden dönmeyeceğini çok iyi bilir, kimlerle de nasıl iletişim kuracağını ölçmüştür. Onun için Zonguldak işçisi harikadır. Dışarıdan gelen işçiler biraz şey olur. Zonguldaklı çünkü hepsi birbiriyle münasebetleri fazla olduğu için senin benim ne olduğumu onlardan öğreniyorlardı.  Ama çalışkanlardır işleri bağlıdırlar. Çok da saygılıdırlar.

Editör: Mustafa Kemal