29 Ekim Cumhuriyet'in kuruluşunun 100. yıl dönümü tüm coşku ve gururla kutlanmaya devam ediyor. İlk program Karadeniz Ereğli Kaymakamı Mehmet Yapıcı'nın Kaymakamlık makamında tebrikleri kabulü ile başladı. Diğer program ise sahil bulvarında gerçekleşti. Tören saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başladı.
Karadeniz Ereğli Kaymakamı Mehmet Yapıcı, büyük Atatürk’ün önderliğinde yüce Türk Milletinin vatanı, bayrağı ve değerleri için verdiği büyük mücadeleler sonucunda kurulan, şanlı tarihin altın halkalarından biri olan Cumhuriyet'in 100. yılını kutlamanın heyecanı ve haklı gururunu yaşadıklarını söyledi.
"HALK OTLARLA, AĞAÇ KABUKLARI İLE BESLENMEKTE"
Savaş yıllarının Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomisini tümden harap ettiğini anlatan Yapıcı, "Ekin tarlada çürümüş, toprak tohumsuz, evler erkeksiz kalmıştır. Kağnıya ve sabana koşulacak hayvan, çiftin sapına yapışacak erkek yokluğunda çifte, hayvan yerine kadınlar koşulmuştur. Savaş yılları, Türk aydınlarının en yiğit, en idealist, en eğitimlilerini ölüme sürmüş, onlar geri gelmemiştir. Dağlar soyulmuş, ovalar bataklık haline dönmüştür. Levantenler, azınlıklar her türlü işbirlikçiler ülkenin bütün varlıklarını o günkü saray yavrusu köşklerinde soylu bir hayat yaşayarak Türkleri iliklerine kadar sömürürken, Türk milleti ne olduğunu anlamadığı ve hak etmediği borçlarla karşı karşıya kalmıştır. Bu borçların ödenmesi için yapılan anlaşmalarla önce şehirlerin, sonra kasabaların, arkasından köylerin gelirleri yabancı şirketlere devredilmiş bu şirketler köylülerin depolarındaki 3 kile buğdayın 2'sini götürmektedir. Vergilerin yüksekliği nedeniyle üretim düşmüş yer yer kıtlıklar başlamış resmi verilere göre halk otlarla, onu da bulamazsa ağaç kabukları ile beslenmektedir." dedi.
"DAMARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR"
Cumhuriyet'in ilan edilmesi ile memlekette yatırıma harcanacak sermaye ve ekonomik hayatı idare edecek eğitilmiş insan olmadığına dikkati çeken Kaymakam Yapıcı, şu ifadelere yer verdi: "Üstelik bütün bu çileye sabreden Türk milleti “İdraksiz Türk” denilerek aşağılanmaktadır. Türk milleti için kara günlerdir o günler asırlar sonra Türk adını vererek Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu. Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu'nu kurdu. İbrahim Çallı'ya "Ergenekondan Çıkış" tablosunu yaptırdı. Türk Tarih Tezi'ni hazırlattı. Anadolu da kazı çalışmaları yaptırıp, Türklüğün izlerini buldurdu. Petrol Ofisine Göktürk simgesi Bozkurt logosunu koydu. Her konuşmasında Türklük vurgusu yaptı. Anadolu'nun 7 bin yıldır Türk Beşiği olduğunu hep vurguladı. Türklüğün ebedî olduğunu haykırdı. Türk devrimlerini Osmanlının son döneminde unutulan Türklük özüne dönerek yaptı. Türk'ü Türk yönetmelidir dedi. Türk kültürünü yaşamın her alanında hakim kılmak için çalışmalar yaptı. Anadolu'da, unutulmuş, sinmiş, hor görülmüş Türklüğü şahlandırdı. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur..." diyerek unutulmuş Türklüğü hatırlattı. Bir Türk Dünyaya bedeldir dedi.
"BATIDAN MEDET UMAN YA SATILMIŞ, VATANSIZ, HAİN"
Dünyada en korkunç sömürge bir milletin Kaynaklarının, servetlerinin çalınması değil, beyinlerinin ve gönüllerinin çalınmasıdır. Eğer bir millet beynini ve gönlünü satmazsa gün gelir her şeyine kavuşur. Eğer zihinler ve gönüller köle olduysa o milletin kurtuluşu imkansızdır. Her sömürgede böyle sahte çağdaş, aydın takımı yetiştirilmiştir. Ve bunlar kendi kültürlerinden kopuk. Kendi milletinden halkından tiksinen, Kendi kültürüne yabancı ama arada halkçılık edebiyatı yapan tipler yetişmiştir. Türkiye’nin başına da bunlar bela edildi. Batıdan medet uman ya satılmıştır, vatansızdır, vatan hainidir. Atatürk’ün 1919-1938 yılları arasında yaptığı mücadelenin Türk dili, Türk Tarihi,Türk Kültürü ve Türk adı etrafında şekillenmesi, milli siyaseti, milli hedefleri otaya koyması yapılan inkılabın bir Türk inkılabı olduğunu açık bir delilidir. Atatürk Türk İstiklal ve cumhuriyetini, ahlak, bilgi, fazilet, iman, milli ruh, milli şuur ve milli ülkü sahibi olması gereken, Türk Gençliğine emanet etmiştir. Bu gençliğin milli şuurdan uzak , yabancı hayranlığı, Türk düşmanlığı ve maddi menfaat hesapları içerisinde olması durumunda gerektiğinde kanını, canını vererek, milletini koruması tabii ki mümkün değildir. Bir milletin İstiklalinin korunur halde olması için o milleti meydana getiren insanların birlik ve bütünlük içerisinde şuurlu bir şekilde hareket etmesi gereklidir.
"ATATÜRK DEHASI"
Birlik ve bütünlüğün tesisi için o ülkenin iç ve dış düşmanlara karşı dikkatli, uyanık ve güçlü olması gereklidir. Bunun içinse o milleti meydana getiren fertlerin aynı dili konuşmaları, aynı tarihi şuur etrafında birleşmeleri, Aynı konuda iman ve inanç sahibi olmaları, aynı kültür ve ülküyü benimsemeleri, ekonomilerinin tam bağımsız, devletlerinin milli olması, milletlerini milli bir kıskançlıkla korumaları şartları vardır. Bütün bu bahsettiğimiz hususlar Türk Milliyetçiliğinin vazgeçilmez unsurları Atatürk inkılabının ise temel ilkeleridir. 20.Yüzyılın hatta 21. Yüzyılın lideri kabul edilen tüm dünyanın sevgi ve saygı duyduğu Büyük Önder Atatürk’ü tanımak onun söylediklerini, yaptıklarını incelemek, yaşadığı zamanı değerlendirmek,sözlerindeki derinliği kavramak bizlerin vazifesi olmalıdır. Atatürk, dehasıyla çağının en büyüğü olduğu gibi, düşüncelerini çağlar ötesine taşımayı başarmış eşsiz bir liderdir."
TÖREN GEÇİŞİ
Okullar arası düzenlenen yarışmalarda dereceye girenlere protokol üyeleri tarafından hediyelerin verilmesi, halk oyunu gösterileri, günün anlam ve önemine ilişkin şiirlerin okunmasının ardından tören geçişi yapıldı. Tören geçişinde en çok alkışı ise özel bireyler, madenci, asker, fiziksel engelliler, Erdemir işçisi ve minik öğrenciler aldı.