Eğitim-Sen MYK Üyesi ve Mali Sekreteri Abdullah Karahan Kdz. Ereğli’ye geldi ve ilçe temsilcisi İbrahim Koç ile birlikte basın toplantısı düzenledi.
Karaman, gezisiyle ilgili olarak yaptığı açıklamada “yetkili sendika ile hükümet arasında yapılan sözleşme sürecinde ekonomik kayıplarımızın karşılanmadığını belirlemiştik. Geçen yıl 123 lira bir zam verilmişti. Bu verilen zamları biz almadan ceplerimize girmeden vergilerle gitmiş oldu. O dönemde söylemiştim, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir matematiksel işlem yoktur. Yetkili sendika o matematiksel hesabı becerebilmişti. Bu gezilerimizin sebebi kaybolmuş ekonomik haklarımızın verilmesi ve 2015 yılı içinde hazırlanan bütçede emekli bütçe ayrılması talebimiz vardır. 4+4+4 eğitim sorunlarının giderek arttığı ve bunun sorunlarının çözüm yolunun taraf sendikalar ve taraf kurumların ortak çalışması ile çözülebileceğini beyan etmiştik. Rotasyon ile beraber eğitimde yaşanan sorunların daha da katlandığını ve giderek derinleşeceğini bilerek söylemiştik. Biz örgütümüzü bilgilendirmek için çalışacağız. Üyelerimizi bilgilendireceğiz” dedi.
Karahan daha sonra Genel Merkez tarafından hazırlanan metni dağıttı. Metin de şu görüşler savunuldu:
EĞİTİMDE YAŞANAN SORUNLARA KALICI ÇÖZÜMLER ÜRETİLMELİ,
TALEPLERİMİZ KARŞILANMALIDIR!
Eğitim sisteminde bugüne kadar sorunları çözmek iddiası ile çok sayıda düzenleme yapılmış, ancak çözmek bir yana, mevcut sorunlarımıza yenileri eklenmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı, bugüne kadar uyguladığı eğitim politikalarındaki başarısızlığını sorgulamak yerine, ülkenin dört bir yanında fedakârca çalışan öğretmenleri hedef alan adımlar atmayı sürdürmekte, sadece öğretmenlerin değil, bütün eğitim ve bilim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını zorlaştırmaktadır.
Tarihin en büyük siyasi kadrolaşma hareketi yaşanıyor
MEB’de şube müdürlüklerinden başlayarak okul müdürleri ve müdür yardımcılarına kadar bütün eğitim yöneticilerine performansa dayalı çalışmaya bağlı olarak rotasyona uygulaması başlamıştır. Yeni atanan okul müdürlerinin çok büyük bir bölümünün yandaş sendika üyeleri arasından belirlenmiş, başta Eğitim Sen üyeleri olmak üzere, Eğitim Bir Sen üyesi olmayan eğitim yöneticilerinin birer birer görevden alınmıştır. Bu durum eğitimde tarihin en büyük siyasal kadrolaşması ile karşı karşıya olduğumuzu göstermiştir.
Son olarak müdürlük sözlü sınavında yaşanan haksızlık ve hukuksuzlukların Çorum şubemizde olduğu gibi, Eğitim Sen şubeleri tarafından yargıya taşınmış olması, yargı tarafından sözlü sınavın objektif olmadığına dair peş peşe alınan kararlar, yaşanan adaletsizliğin ne kadar büyük olduğunu göstermektedir.
Öğretmenlerin isteği dışında rotasyona tabi tutulmak istenmesi açıkça “sürgün” demektir
Torba yasada yapılan değişikliğin ardından yayınlanan Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği Taslağında öğretmene rotasyonun nasıl hayata geçirilmek istendiğinin ilk işaretleri verilmiştir. Taslağın 35. Maddesine göre, aynı işyerinde 8 yıl görev yapan öğretmenlerin isteğe bağlı ya da istekleri dışında il içinde başka okullarda görevlendirilmesi planlanmaktadır. Taslağın 42. Maddesinde ise “İl içinde alanlarında ihtiyaç bulunmayanların atamaları, bulundukları ilde çalışılması gereken süre şartı aranmaksızın tercihleri doğrultusunda yer değiştirme döneminde il dışına yapılabilir” denilmekte, böylece il dışı zorunlu rotasyonun da önü açılmaktadır.
MEB, on binlerce öğretmen açısından yeni bir dayatma anlamına gelen, ekonomik ve sosyal olarak ciddi sorunlara yol açacak olan “öğretmenlere rotasyon” uygulamasını yeni bir tasfiye mantığı ile ele almaktadır. MEB’in zorlamasıyla on binlerce eğitim emekçisinin rotasyona tabi tutulmak istenmesi, her konuda olduğu gibi bu konuda da siyasal referansların, yandaş sendikanın isteklerinin belirleyici olacağı açıktır. Bugüne kadar şube müdürleri ve okul müdürlerinin belirlenmesi sürecinde yaşananlar bu görüşümüzü doğrulamaktadır.
Eğitim Sen olarak, eğitimin bütün sorunlarında olduğu gibi, eğitim emekçilerine yönelik rotasyon dayatması konusunda da eğitim emekçilerin hak ve çıkarları doğrultusunda taraf olduğumuzun bilinmesini istiyoruz. MEB, öğretmenleri il içi ya da il dışı rotasyona tabi tutmak yerine, gönüllülük ve teşvik esasına dayalı çözümler geliştirmeli, hiç kimse kendi isteği dışında çalıştığı okuldan, çalışma arkadaşlarından ve öğrencilerinden zorla koparılmamalıdır.
Eğitim bütçesi zorunlu harcamalara giderken, bütün yük velilerin sırtındadır
2015 Bütçe görüşmeleri TBMM’de 3 Kasım Pazartesi itibariyle görüşülmeye başlanmıştır. Her yıl olduğu gibi 2015’te de işçiler, kamu emekçileri ve geniş halk kesimlerinden topladığı vergilerle oluşan bütçenin çok azını onlara kamu hizmeti olarak geri dönecektir.
Hükümetin yıllardır övündüğü MEB bütçesi rakamları görünüşte artmakta, ancak bütçenin büyük bölümü zorunlu harcamalara gitmektedir. MEB bütçesinin yüzde 68’u personel giderleri, yüzde 10’u sosyal güvenlik devlet primi giderleri olmak üzere, toplamda yüzde 78’i doğrudan doğruya personel için harcanmaktadır. Asıl bakılması gereken eğitim yatırımları ise AKP iktidarı döneminde yarı yarıya azalmıştır. Bütçeden eğitim yatırımlarına ayrılan pay 2002 yılında yüzde 17 iken, 2014 yılı itibariyle eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 9’a gerilemiştir. Aynı dönemde eğitimin yükü büyük oranda velilerin sırtına yıkılmış, halkın cebinden yaptığı eğitim harcamaları son 12 yılda 5 kattan fazla artmıştır. Yıllardır eğitim bütçesinin asıl yükünü hükümet değil, doğrudan öğrenci velileri çekmektedir.
Okul öncesinden yükseköğretime kadar bütün eğitim kademelerinde bütçeler sadece zorunlu harcamalar için kullanılmakta, devletin bir eli sürekli öğrencilerin ve velilerin cebindedir. Kamu kaynaklarını özel okullara aktarma konusunda son derece bonkör davranan siyasi iktidar, sıra devlet okullarında yaşanan sorunlara gelince “kaynak yok” yalanına sarılarak, devlet okullarını kendi kaderi ile baş başa bırakmaktadır.
Ekonomik kayıplarımız karşılanmalı, sefalet ücreti dayatmasına son verilmelidir
2015’te Bütçe gelirleri yüzde 12 artarken, kamu emekçilerine ve asgari ücretlilere 2015’te yüzde 3+3 zam oranı üzerinden bir kez daha “sefalet ücreti” dayatılmaktadır. Bugüne kadar her yıl enflasyon farkı alan kamu emekçileri, hesap kitap bilmeyen, en temel matematik bilgilerinden bile yoksun olan Memur Sen’in 2014 yılı için enflasyon farkı talep etmemesi nedeniyle tarihin en büyük mağduriyeti ile karşı karşıya bırakılmış, son olarak elektrik ve doğalgaza gelen yüzde 9’luk zam ile yaşadığımız mağduriyet daha da artmıştır.
2014 yılı için enflasyon farkı ödenmeyecek, ek ders ücretleri başta olmak üzere, aile ve çocuk yardımı, doğum ve ölüm yardımı gibi sosyal ödemelerde de 2013 yılı rakamları esas alınacaktır. Sürekli atan enflasyon rakamları nedeniyle yılın ikinci yarısında kamu emekçilerinin satın alma gücü belirgin bir şekilde azalmaya başlamış, artan oranlı vergi dilimi uygulaması kamu emekçilerinin 2014 yılı gelirlerinde yüzde 10’dan fazla erime yaşanması kesinleşmiştir. Eğitim Sen olarak bu konuda ülke çapında bir imza kampanyası başlatılmıştır. İşyerlerinde toplanan imzalar 11 Kasım tarihinde Meclis önünde yapılacak bir basın açıklaması ile yetkililere iletilecektir.
Eğitim Sen’in 2015 Bütçe Talepleri şu şekildedir;
v MEB ve yükseköğretim bütçelerinin milli gelire oranı en az iki kat arttırılmalı ve OECD ortalamasına çıkarılmalıdır…
v Eğitimde yeterli bütçe, okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalı, eğitim yatırımlarına ayrılan pay arttırılmalıdır...
v 2014 yılı enflasyon farkı ve ekonomik kayıplar “ek zam” olarak ödenmeli ve zam oranı 2015 bütçesi içinde yer almalıdır…
v Artan oranlı vergi dilimi uygulamasına son verilmeli, ek dersler başta olmak üzere, tüm ek ödemeler temel ücrete ve emekliliğe yansıtılmalıdır…
v 2015 yılında aile ve çocuk yardımı başta olmak üzere, sosyal yardımlar sembolik olarak belirlenmekten çıkarılmalı, ihtiyaç kadar artış yapılmalıdır…
v Eğitime hazırlık ödeneği sadece öğretmenlere değil, tüm eğitim ve bilim emekçilerine yılda iki kez en az bir maaş tutarında ödenmelidir...
v Öğretmen, akademik personel, memur ve yardımcı hizmetli açıkları kapatılmalı, en az 300 bin öğretmen, 50 bin yardımcı hizmetli ataması acilen yapılmalıdır…
v Tüm eğitim ve bilim emekçilerine insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşulları sağlanmalıdır…
Eğitim Sen olarak, ülkede ve eğitimde yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen gelecekten umudumuzu yitirmediğimizi belirtmek istiyoruz. Eğitim ve bilim emekçilerinin birleşik mücadelesi ile en zorlu sorunların üzerinden geleceğimize inanıyor, eğitim ve bilim emekçilerini umudu büyütmek için Eğitim Sen’de birleşmeye, birlikte daha güçlü olmaya çağırıyoruz.