*** Türk Eğitim Derneği (TED) Kdz. Ereğli Koleji’nin yerel kültür ve sanatın tanıtımı çerçevesinde düzenlediği “Bir Ereğli Akşamı” adlı müzikli sahne gösterimi Erdemir Kültür Sitesi’nde ayakta alkışlandı. 12 Aralık 2014 Cuma günü akşamı saat 19.00’da yerel yiyecek ve içeceklerden oluşan kokteyl ile başlayan geceye yoğun katılım vardı.  “Yaşayınca” Müze Sergisi, “Ereğli Kaybolmakta olan Meslekler” belgesel seri filmler, “Eskiler Alırım” filmleri, “Sadece Derin” maden galerisi, “Eski Yenidir” fotoğraf sergisinde Kdz. Ereğli’nin tarihsel geçmişine canlı performansların yer aldığı bölümdeki aşırı yığılma nedeniyle ana sahne salonun kapıları yarım saat öncesinden açılmak durumunda kaldı.

 

Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Ercan Candan, Belediye Başkanı Op. Dr. Hüseyin Uysal, Türk Metal Sendikası Kdz. Ereğli Şube Başkanı Yusuf Ziya Odabaş, Erdemirli yöneticiler, bazı belediye meclis üyeleri, ilçedeki kültür ve sanat dernekleri, meslek odalarının temsilcileri ve ilçe halkı salonda yerini aldığında, “Kendi Halinde Akardı Günler” oyunu başladı.

 

40 yıl önce sıradan akmakta olan yaşamın içindeki değişiklikleri sırayla ifade eden anlatıcının vurguları ile başlar müzikli sahne gösterisi.  Anlatıcı konu başlıklarına göre oyunun içeriği ile ilgili bilgiler sunarken, TED’li öğrenciler ise büyüklerine taş çıkartırcasına üstlendikleri rolleri başarıyla yerine getirdiler.  Gösterinin çeşitli bölümlerinde seslendirilen Ereğli türküleri de  seyircileri kimi yerde hüzne kimi yerde de neşeye sürükler.

 

HER SABAH HELALLEŞMEK !

Ereğli'ye bağlı bir köyde geçmektedir.  1959-1960 yıllarında Ülkemizde sanayileşmenin yeni -yeni oluşmaya başladığı dönemlerde, Köyün halkı ,Hayvancılık,  Rençperlik , Zanaatkarlık ve Kandilli  maden ocağında çalışanlardan oluşmaktadır. Çocukları ve ailesi için madende çalışmak , her gün diri diri mezara girmek ile aynı şeydi…Günlük nafakalarını çıkartmak, evine ekmek getirmek ,hayatlarını idame etmek…işte böylesi  bir dönemde, Sabah işe çıkarken eşiyle, çocuklarıyla her sabah ama her sabah helalleşmek…!! Çok acı ama. hayat bu.!

AĞZIMIZ BURNUMUZ KAPALI

Yüzlerce metre derinlikte yerin altındayız.  Ereğli yerel ağzıyla söylersek üç yüz kuyu dibindeyiz, henüz gözlerimiz karanlığa alışmamışken birden damlayan su sesiyle irkiliyoruz, bu kadar derinde su sızıntısı içimizde bir şüphe yaratıyor ve daha çok kulak veriyoruz çevremize.  Ağzımız burnumuz kapalı, gözlerimiz seçemiyor ama kulaklarımız en küçük sesi alabilecek duyarlılığa erişmiş.

Sessizliğin sesi derinliğin sesine karışmakta yanı sıra kömürlerin yataklarından sökülme sesleri, vagonların raylar üzerinde ilerlemesi, ıslak toprak, kazma, kürek vuruşları, üç yüz kuyu dibinde kulaklarımızın aldığı tüm müzikal seslerle baş başa olarak, küf kokulu dehlizlerin sesleri birikmeye başlıyor içimizde.

Birden yanık bir sesle irkiliyoruz, derinlerden bir ses kulaklarımıza gelmekte, bir madenci türküsünü söylemeye başlamış, madenin türküsünü…

PAZARCI KADINLAR

Sabah alacasında düşmüşsünüzdür yola, gün henüz yeni yeni ağarmaktadır. Birden alışılmadık bir sesin yolunuzu kesmesiyle, ürperirsiniz. Sırtlarındaki ağır sepetlerin gıcırdayan seslerinden, erkenden pazara giden köylü kadınlar olduğunu anlarsınız. Adımları öyle sessiz, öyle ürkek yere basar ki, sadece o koca sepetlerden çıkan ritimler güne hazırlar sizi. Başkaca ses duyamazsınız.

Öğle ye doğru, ağaran günün eski sepetiyle pazara vardığınızda ise bu muhteşem orkestrayı karşınızda bulursunuz. Hepsi sahnede yerini almış ve çoktan başlamışlar gün boyu sürecek müziklerinin provalarına.

KAHVEDE YAŞAM

Değişimin ta orta yerinde, Ereğli'de bir köy kahvesinde... Kendi halinde akıp giden yaşam kendi sarmalına kavuşur. Bildik dedikodulardır yapılan, bildik hasetlikler... Arsalar satılır, kızlar alınır gelecek kurulur...

SENFONİNİN KAHRAMANI

Gökyüzüne resimler çizen hünerli bir ustadır rüzgar. Önce resmin arka fonunu ayarlar;  bulutlar bir tarafa itilir ve güneşin ışıklarından renkler alınır. Tablo tamamlandığında ise keyifle sesini yükseltmeye başlar ve gözünüzün önünde ki ağaçların hışırdayarak dans etmeye başladığını görürsünüz.

Heveskardır hiç bitmez hevesi salt şapkaları uçurmaz, kapıları da çarpar perdeleri de havalandırır, gece tıkırtılarını çıkaran da odur. Tek başına koca bir senfoninin kahramanıdır.

DELİ AHMET !

Bir deli gibidir rüzgar buralarda, karadır denizdir. Denizin en karasından alır gücünü. Hiç ummadığınız bir anda yüzünü gösterir, karşınıza çıkar, delirir. Tıpkı deli Ahmet gibi.

Ahmet de öyle; Elindeki kaşık gibi demir gibidir karakteri…

Doğa, hiçbir insanın kopamadığı bir devinimle kendi ritmine sürükler herkesi. Doğanın ritmi bazen bir kuşun kanadıyla bazen de dalgaların kıyıya vuruşlarıyla ses verir bize. Sular şırıl şırıl akar, gürül gürül çağlar, otlar, kuşlar böcekler yaşamın kendisidir.

Kulak kabarttığımızda, bu sesleri tıpkı dev bir orkestranın çaldığı senfoninin melodileri gibi içimize akıtırız, sonrasında doğadan aldığımız bu ritimle tıpkı bir bakraç su gibi akarız yaşamın içine.

Aşk bir çiğ taneciğidir yaprakta titrek ve serin... 
Bazen kızılca güneştir, dokunmadan da kavuran...
Bazen çağlayandır okyanuslara akan... 
İsyanların diğer adıdır, mevsimlerin ilkbaharıdır... 
Dalından savrulurken de yaprak gibi, deli dolu delikanlıdır...

ALLAHIN EMRİ

Binlerce ritüel yaşandı, yüzyıllardan beri binlerce alışkanlık birikti, birikti ve bugüne geldi. Diyebilirim ki bunun en önemlisi kız istemedir.

İkram edilen köpüğü bol kahvenin hoş kokusu yayılırken etrafa, "Allah'ın emri..." diye başlar o meşhur konuşma.

Belki de dünyanın en güzel duygusudur "HÜZÜN"...Belki de dünyanın en güzel hüznü buralarda yaşanır. Hüznün ve mutluluğun aynı anda yaşandığı işte o gece...

Hem ağlayıp hem giden kınalı kuzunun baba evindeki son gecesi... Uzun, ince bir yolun ilk gecesi...

EŞİKLER ATLANIR

Şimdi de Yaşamın en keyifli yerindeyiz. Ereğli’de bir Düğünün ta orta yerinde, bir kez daha Ereğli insanı törenlerini yapmaktadır, yüzlerce yılın değişmez alışkanlıkları ile eşikler atlanır, tülbentler bağlanır, şekerler serpilir.

Bir kez daha lokma kazanları kurulur. Ve bir kez daha şeker tepsileri ses vermektedir orkestramıza ve başlarız kara düzen bağlamayla yüzlerce yıllık türkülerimizi söylemeye.

FİNALDE COŞKU

Ereğli’de bir düğünden kesitlerin sunulduğu final sahnesinde neşeli türküler ile oyunlar tüm salonu ayağa kaldırdı. İzleyiciler, geceyi düzenleyenleri ve oyuncuları ateşli alkışları ile kutladıklarını ortaya koydu. TED kolejinin öğrencileri tarafından her biri dalında uzman öğretmenlerin ve çalışanların desteği ile hazırlanan gösterinin heyecanıyla  sahneye çıkıp oyuncuları ve öğretmenleri kutlayan  Milletvekili ve belediye başkanı da “anılarımıza gittik” sözleriyle  konuşup duygularını ifade ettiler.

 

ERCAN CANDAN: ÇOCUKLUĞUMDAKİLER

Zonguldak Milletvekili Sayın Ercan Candan programdan sonra TED’li öğrencilerin sorularını da yanıtladı. “Ben biraz zor beğenen biriyimdir, ancak programınız mükemmeldi, çok beğendim” sözleriyle başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Beni en çok etkileyen bölüm maden ocağı ve babanın maden ocağına gittiği bölümdü. Eskiden bir ay gidilir çalışır, geri gelinir bir ay dinlenilirdi. Bir ay evden insanlar gidince evler erkeksiz kalırdı. Evin reisi olmazdı ve en acısı da buydu. Ben bugün yine aynı şeyi burada hatırladım.”

Candan, “ programımızda yöresel kültürümüzden neler buldunuz?” sorusuna da  “Aşağı yukarı hepsini buldum. Köyümde, çocukluğumdaki kına geceleri, düğünler, oradaki söylemler, çeşme başındakiler, fındık meselesi … hepsi bizim gençliğimizde yaşadığımız olaylardı. Beni aldı ta oralara kadar götürdü”  sözleriyle yanıtladı.

 

“YAŞAYINCA’’ Adlı Canlı Müze Sergisi

Ereğli’ye özgü meslek erbabı ustaların kaybolmaya yüz tutan mesleklerini sergilediği canlı müze etkinliği.

Uzun yıllar, Ereğli’nin sokak aralarında, çarşılarında köylerinde yaşamın ritmine ses veren ve bizi hayata bağlayan mesleklere kulak kabarttık. Kalfaların demirci atölyesinde ateşi körüklemesine, berberde bilenen usturalara, sepetçinin dalları ustaca esnetmesine, süpürgecinin hışırtılı çalışmasına biz de ses vermek istedik.

“Yaşayınca” adlı canlı müze sergimizde, çok eskilere günümüz gözüyle bakmanın haklı gururunu hissettirmek istiyoruz.

 

“EREĞLİ’DE KAYBOLMAKTA OLAN MESLEKLER”  Adlı Belgesel Seri Filmler.

Bir Ereğli Akşamı adlı etkinliğimiz, her mesleğin bir filmi vardır düşüncesiyle geleneksel mesleklerimizin değişmeden halen yaşandığı köylerimize doğru yola çıktı ve size uzun yıllar boyunca izleyeceğiniz filmleri hazırladı.

Belgesel nitelikli filmler günlük hayatın içinde her an yanından geçtiğimiz ya da yaşadığımız mekânlarda kulak kabarttığımız ancak modern yaşamın temposu içinde algısı giderek yok olan mesleklerin tadının yeniden yaşamımıza katılmasını konu edinmektedir.

 

‘’SADECE DERİN ’’  Adlı Resim Sergisi

Girdikçe derinliği hissedeceğiniz galeri ve resim sergisi etkinlik içerisinde konuklarımızın gerçek bir maden ocağı atmosferini hissetmesi için uzmanlarımız tarafından tasarlandı, yaşama geçirildi.

Küçük gruplar halinde ziyaretine izin verilecek seyyar ocağımız özel ses efektleri ve ışıksızlığı ile konukları yerin derinliklerine götürecektir.

 

MÜZE TED

Okulumuza ait ve özel koleksiyonerlerin katkıda bulunduğu,  Ereğli’ye ilişkin birçok objenin  yer aldığı müze konukların etkinlikler boyunca eskiye dair yaşamı bir parçada olsa hatırlatacaktır.

 

‘’ESKİ YENİDİR’’ Adlı Fotoğraf – Film Sergisi

Etkinliğimiz içerisinde hem kısa bir dinlenme arası vermek hem de eski ve yeni arasındaki değişimi hissetmek isterseniz. “Eski Yenidir”  adlı sergimizi ziyaret edin. Yaklaşık elli yıllık değişimi koltuğunuzda tebessüm ederek izleyeceksiniz.

 

 

PROJE EKİBİ

Genel Sanat Yönetmeni Kadir Özdemir,  Hikaye Yazarı Şeref Ünal, Metin Yazarları Kadir Özdemir, İrem Yılmaz, Gülşah Tombuloğlu, Program Düzeni Gönül Özkıyıcı, Sergi Hikmet Yıldırım, Dans Öğretmenleri Nurdan Müftüoğlu, Müge Köse, Resim Öğretmenleri Ebru Aydın, Füsun Has, Reji Yönetmeni Fatih Kayacık, Tonmeister/ses Murat Akbaş, Işık Soner Eskidir, Dekor Mustafa Bekar

 

TİYATRO

Aleyna Karadeniz, Buse Kaya, Selim Baydemir, Onur Yavuz, Baybora Akgül, Arda Al, Barış Yanar, Özge Aker, Orkun Tüfekçi, Selen Ulukaya, Bulut Seçkin, Burak Bağ, Cem Fındık, Sıla Sarıca, Aleyna Ünal, Umutcan Kaya, Aleyna Ayyıldız, Dilek Korkmaz

 

DANS Beril Sesli, Selin Göktepe, Fulya Demirci, Aleyna Karadeniz, Özge Aker, Edanur Yalçın, Hakan Demirci, Burak Bağ, Bulut Seçkin, Miraç Cin, Erkan Dedekargınoğlu, Barış Yanar

 

RESİM Beril Çöklü, Dila Bilgen, Eylül Süvardar, Zeynep Yalı, Bartu Şener, Buse Turan, Ceren Bozkırlı, Gizem Özkaya, Ilgın Bulak, Leman Dönmez, Ferzan Müsellim, Ilgım Gözgöz

 

MÜZİK TOPLULUĞU Nihan Karasan Çöklü, Sanem Ekmekçi, Şeref Ünal, Uğur Bostancı, Berna Teker, Coşkun Korkmazlar, Engin Kılıç, Kutay Akbal, Mustafa Bekar, Arslan Uyar, İrem Göktürk, Zeynep Tandoğan, Hazan Bozmaoğlu, Tuğçe Demirhan

 

FUAYE KISA PERFORMANSLAR Zeynep Canıbek, Gamze Yıldırım, Baran Özer Yüce, Çağan Erdoğan, Deniz Özsu, Şevval Kozakoğlu, Yiğit Özoğlu, Zeynep Akar, Işıl Yaşar

 

Haber: Mustafa Kemal Bektaş

 

Eyüp Bektaş'ın yorumunu okumak için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz. 

http://www.ereglionder.com.tr/yazarlar/eyup-bektas/baba-burnundan-disariya-/5073/