Son Gazi Hüseyin Kaçmaz’ın oğlu Turgut Kaçmaz, babasının adına huzur evi kurmak için kolları sıvadı.  Babasının fotoğraflarının da yer aldığı, Çanakkale Savaşı’nın anlatıldığı kolleksiyonunu bağışlamak istediğini de açıklayan Kaçmaz, açtığı sergileri de herhangi bir maddi karşılık beklemeden gerçekleştirdiğini söyledi.

 

O; 1829 yılında taşkömürünün kaşifi  olan Uzun Mehmet’in hemşehrisidir.  Kdz. Ereğli’nin Kestaneci Köyü’nde (sonradan mahalle) doğmuştur. Erdemir’den emekli olduktan sonra;  yaşamını Babası Hüseyin Kaçmaz’ın katıldığı savaşları anlatmaya adamış bir oğuldur Turgut Kaçmaz.  İlçede veya ilçe dışında, hatta yurt dışında bile  okullara gider, konferanslara gider, davetlere katılır ve Çanakkale’yi anlatır. Her anlatışında, Çanakkale’yi yaşamış gibi bir anlatır ki, dinleyenlerin tümü direnseler de tutamazlar gözyaşlarını. Yağmur olup akan gözyaşları Türk’ün kahramanlıklarının destanlarına saygıdır aslında.

 

“Barış Elçisi” ünvanlı Turgut Kaçmaz ile Kdz. Ereğli’de açtığı son sergide konuştuk ve “Siz yaşamdan göçüp gitseniz, bu kolleksiyonu değerlendirecek ve sizin gibi anlatım yapabilecek var mı ailenizde” dedik.

 

Turgut Kaçmaz şöyle anlattı duygularını:

 

Turgut Kaçmaz, babam Balkan Çanakkale İstiklal Savaşına katılan Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri. Bu vatan, bu millet, bu bayrak, bu din uğruna 14 yıl savaşan Çanakkale’de Conk Bayırında savaşırken yaralanıp gazi olur. 29 Ağustos 1922’de Dumlupınar Meydan Savaşı’nda Zafer Tepe’de büyük başarı gösterdiği için Atatürk tarafından İstiklal Madalyası verilir.

 

1994 yılında 110 yaşında vefat eden ve Çanakkale’de 57. Alay Şehitliğinde heykeli olan dünyanın en yaşlı son Çanakkale Gazisi ben Hüseyin Kaçmaz’ın oğlu Araştırmacı Dünya Barış Elçisi Turgut Kaçmaz’ım. 6 kardeşiz 3 kardeşimiz vefat etti. Abim demir çelikten emekli, ablam da sağ Ereğli’de. Benim tek çocuğum var. Gazi’nin 7 torunu var. Ben yaptığım konferansları sergileri tamamen gönüllü yapıyorum. Çocuklara eğer bir kelime öğretebiliyorsam ne mutlu bana.

 

Sergisini açtığım koleksiyon bana aittir. 20 adet büyük çerçeveli fotoğraf ve 100’den fazla da normal fotoğraflar bulunmakta. Sergi açmak için gittiğim tüm yerlere bu fotoğrafları taşıyorum. İleride vefat ettiğimde benim yerime bu işleri yapacak aileden birileri var tabi ki ama bu işler gönül işi.

Koleksiyonumdaki eserlere çok talep var. Kestaneci Mahallesi halkı ve muhtarı diyor ki buraya bir bina yapalım bu eserler bizde kalsın bu binada kalsın diyorlar. Koleksiyonumu onlara bağışlayabilirim. Bu bağışlama işini sağlığımda yapsam çok daha iyi olur.

 

Benim bütün arzum, Kestaneci Köyü’nde Radar’da bir arsamız var. Oraya babamın adına bir Yaşlılar Evi yapmak. Eskiden herkes annesine babasına bakıyordu ama şimdi son zamanlarda bakmıyorlar. Ama güzel bir yaşlılar evi projem var. Kendim yapıp devlete bağışlamayı düşünüyorum. Bir de yüzde 10 kadar akrabalarımın orada kalması için anlaşma yapmayı düşünüyorum. Oradaki arsamızda bir mahkemelik sıkıntı vardı. Ama sonuçlandı. Sanırım artık bu günlerde projeme başlayacağız. Bu koleksiyonumun da bir kısmı o Kestaneci Hüseyin Kaçmaz Huzurevi’nde olabilir.

 

Ben bu sergileri para karşılığında yapmıyorum. Tamamen kendi paramla yapıyorum her şeyi.  Şu anki sergiye belediyenin hiçbir katkısı yoktur.

 

Bu Ereğli hepimizin. Bu Türkiye hepimizin. Eğer ki herkes elini taşın altına koysa çok güzel şeyler ortaya çıkar. Bir de şunu vurgulamak istiyorum. Çanakkale’ye gidin, çocuklarınızı götürün.