Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail'e karşı açtığı soykırım davasına Türkiye müdahil olma kararı aldı. Dava dosyasının 7 Ağustos tarihinde sunulacağı açıklandı. Peki Türkiye'nin bu adımının dava sürecine bir etkisi olur mu?BURSA (İGFA) - Türkiye, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Filistin'de yaptığı soykırıma dair ciddi bir adım atmanın eşiğinde.

Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından 29 Aralık 2023'te Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail’e karşı açılan soykırım davasına hukuki olarak destek veren Türkiye, bu sefer doğrudan davaya müdahil olarak çok daha kritik bir adım atmanın eşiğinde.

Türkiye'nin atacağı bu kritik adım hangi sonuçları doğurabilir?

Filistin'de yaşayan ismini vermek istemeyen bir kaynak yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.

UAD İsrail ile ilgili görüşünü 19 Temmuz'da açıklayacak - Son Dakika  Haberleri

TÜRKİYE DİPLOMATİK KANALLARI SON ANA KADAR KULLANIYOR

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, yapmış olduğu Mısır ziyareti sonrası düzenlenen basın toplantısında İsrail'e çok sert ve net mesajlar verdi.

Bu konuda yorum yapana kaynak "Bakan Fidan'ın İsrail'in tüm bölgeyi  tehdit eder bir güç haline geldiğini ısrarla vurgulaması atlanmaması gereken bir detay.

İstanbul Şile'deki kayıp balıkçıdan 8 gün sonra acı haber İstanbul Şile'deki kayıp balıkçıdan 8 gün sonra acı haber

Bakan Fidan'ın İsrail'e atfen 'Artık tasmasını sahipleri eline almalı ve sahip çıkmalı.

Bölge daha fazla İsrail provokasyonunu kaldıracak durumda değildir' açıklamasını sıradan ve altı boş bir açıklama olarak görmemek gerekiyor.

İsrail'e karşı diplomatik olarak herhangi bir sonuç alınamadığı ve uluslararası camianın İsrail'e karşı müsamahakar tutumunun farkında olan bölge ülkeleri daha ciddi adımları atmanın eşiğine gelmiş durumda.

Türkiye'nin UAD'de müdahil olma süreci diplomatik kanalları sonuna kadar kullanma niyetinin olduğunun net bir göstergesidir." dedi.

İsrail, UAD'deki savunmasında Gazze'deki açlık ve katliamlarda  sorumluluğunu reddetti

TÜRKİYE'NİN UYARILARI DİKKATE ALINMAK ZORUNDA

Türkiye'nin çatışmaların başladığı 7 Ekim gününden bu yana Orta Doğu'da tansiyonu düşürmek ve kalıcı barışı tesis etmek adına uyarılarda bulunduğunu ifade eden kaynak, "Türkiye bölgedeki sorunları sadece izlemekle yetinmiyor. Gerekirse kollarını sıvayıp meseleye tarihsel sorumluluğunun bir gereği olarak doğrudan müdahale ediyor.

Bu durumda Batı güçleri ve İsrail ile Türkiye'yi doğrudan karşı karşıya getiriyor. Ancak Batılı güçlerin iki yüzlü tavrı ve İsrail'in acımasız soykırım politikasına verdikleri destek bölgede çözümü imkansız kılıyor.

İslam ülkelerinin bir yumruk gibi olması, tek ses vermesi gereken bu günlerde özellikle körfez ülkelerinin sergilediği duyarsız ve vicdansız tavır bölgede  yaşayanları ve bizleri kahrediyor.

Türkiye'nin sergilediği bu cesur tavır körfez ülkelerine de örnek olmalı." dedi.

Kaynak: igf