Dünya Şehircilik Günü dolayısıyla açıklama yapan Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu da sürdürülebilirlik ve dijitalleşmenin yaşamın her alanına damga vurduğuna dikkat çekti.ANKARA (İGFA) - Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, her yıl 8 Kasım’da kutlanan Dünya Şehircilik Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu.

Gelecek nesiller için enerji verimli, çevre dostu, depreme dayanıklı güvenli yapıların inşa edilmesi gerektiğine değinen Küçükoğlu, kendi ekonomik potansiyelini tam anlamıyla kullanabilen ve teknolojik verilerle şekillendirilmiş şehirler oluşturmanın ancak uzun vadeli planlama ile mümkün olabileceğini vurguladı.

Dünya genelinde petrol, doğal gaz ve kömür fiyatlarının yükselmesi nedeniyle enerjide büyük oranda dışa bağımlı olan Türkiye’nin de enerji faturasının artacağını belirten Küçükoğlu, “Enerji maliyetlerindeki artış, enerjinin büyük kısmının binalarda kullanıldığı ülkemizde, hane halkının daha yüksek bedel ödemesine neden olacak. Dolayısıyla sadece sanayide üretim aşamasında değil evlerimizde tüketim noktasında da birlikte hareket etmeli ve bu konuya yönelik ortak bir bilinç oluşturmalıyız. Bu bilinç sayesinde hem hane bütçesine hem de ekonomimize ciddi oranda tasarruf sağlayabiliriz. Aynı zamanda dünyamızı korumak, gelecek nesillere daha sağlıklı şehirler bırakmak adına su, enerji gibi tüm kaynaklarımızı verimli kullanmak zorundayız” dedi.  

Amasya Şeker Fabrikası 670 bin ton pancardan 80 bin ton kristal şeker üretecek Amasya Şeker Fabrikası 670 bin ton pancardan 80 bin ton kristal şeker üretecek

Başkan Küçükoğlu, içinde bulunulan yüzyılda küreselleşme, sürdürülebilirlik ve dijitalleşmenin yaşamın her alanına damga vurduğuna değindi.

Bu olgular kapsamında şehirlerin yeniden biçimlenirken insanların yaşam kalitesini artırmaya yönelik çalışmalar da tüm hızıyla sürdüğünü ifade eden Küçükoğlu, "Günümüzde dünya nüfusunun neredeyse yarısı şehirlerde yaşarken Birleşmiş Milletler 2050 yılına kadar dünya nüfusunun yüzde 66’sının şehirlerde yaşayacağını öngörüyor. 2050 yılında şehir merkezlerinin fazladan 2,5 milyar insan barındıracağını göz önünde bulundurduğumuzda şehirlerin ve yaşadığımız mekânların yeniden planlanmasının önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Tabii bununla birlikte şehirlerde yaşayan insan sayısı arttıkça şehrin sorunları da bir o kadar artış gösteriyor ve karmaşık hale geliyor. Nüfus artışı beraberinde altyapı, güvenlik, sağlık, atık ve konut açığı gibi yeni sorunları getiriyor. Tam da bu noktada akıllı şehirlerin ne denli önem kazandığını daha fazla idrak ediyoruz. Özellikle de tekrar gündemimize oturan ve çok sayıda vatandaşımızı kaybetmemize sebep olan depremler de, fay hattında bulunan şehirlerimizde riski depremin değil güvensiz yapıların oluşturduğunu bizlere tekrar hatırlattı. Dolayısıyla depremde ağır bedeller ödememek için şehirlerimizi bu gerçeklik çerçevesinde kurgulamalıyız" diye konuştu.

Kaynak: igf