Kdz. Ereğli’nin Bayat Köyü Muhtarı Ahmet Eğrilmez’in Kireçlik konusunda verilen mücadeleyi anlatan açıklamalarına “Söz ağızdan çıkar!..” başlığını attık.

Elbette bu ifadeyi boşuna seçmedik.

Söz ağızdan çıkar.

Söz mert insanın ağzından çıktığında “söz” olur.

Senet sepet istemez.

Veya bir başka kontrgaranti de.

O söz yaşamdır.

Anlamdır.

İlkedir.

Hatta yaşam biçiminin en önemli anahtarıdır.

Söz bu neden çok önemlidir.

Yalancı ve dolandırıcının sözü ile mert insanın sözü arasında tam zıt noktalarda fark vardır.

Bir de bu söz verenler arasında siyasetçiler bulunur.

Çok eski siyasetçiler, vatandaşın şikayetlerini sigara paketlerine yazarlar ve daha sonra da içindeki sigara bitince kaldırıp atarlarmış.

Bu da siyasetçi sözü ve notu işte.

 

**

 

Günler çok şeylere gebe.

GMİS’in yaptığı açıklamada bir çok vurgu var.

Kaçak kömür ocaklarındaki ölümler var. Antigrizu denen kavramın A’sının uygulanmadığı kaçak kömür ocaklarında nerede ise elektrik ocağıyla çay demleyecekler.

Tersane ölümleri ayrı bir trajedi.

Kurbanlık koyun gibi kobay olarak kullanılan tersane işçilerinin durumunu biliyoruz.

En büyük problem ise taşeron işçiliği.

Turgut Özal’ın Türk işçi sınıfını yok eden bu uygulamayı iş yaşamına sokmasına karşı gerçek anlamda mücadele edemeyenler şimdi bol bol timsahın gözyaşlarını döküyorlar.

Öbür tarafta da “tahrik” var.

Irkçı kafalar her yönden karıştırıyor.

Uşaklık ettikleri emperyalizmin yerli işbirlikçi pozisyonuna düştüklerinden bihaber, sokakları geçit vermez duruma düşürürken, “dinleme” işkencesi ise toplumun tüm kesimlerinde korku ve endişe yaratmaya devam ediyor.

Ya paşalar? Bu ülkeye onlarca yıl hizmet etmiş general ve amiraller ise “yakalama” ve “tutuklama” kararları altında terörle mücadele ediyor.

Hey ülkem hey!..

Parçalanıyor muyuz yoksa?

 

Yoksa, tehlikenin de farkında değil miyiz?

 

**

 

Temmuz sıcağında ülkemin her noktası o kadar çok sıcak ki!

“Yarın ne olacak?” diye düşündükçe yanıtsız sorular çembere alıyor beynimi.

Daralan yurttaş sayısındaki artış bile uyandıramıyor ise ölü toprağına yatanları, biz  ne yapalım?

Çaresizlik ne kötü.

Bir ışık yok.

Ne genelde ne de yerelde…

 

İşte Kireçlik.

İşte Kireçlik’in Zonguldak Karaelmas Üniversitesine tahsis edilmesi için yapılan açıklamalar ve işte sonuç.

Sözler unutuldu.

Sözler adeta yalandı ki, bir Tanrının kulu görünmüyor.

Yer mi yarıldı yoksa!

Çukura mı düştüler?

Bilmiyoruz, bilemiyoruz.

Bu nedenle “söz”ü anlattık.

Söz vermek bir başka şeye benzemez.

Söz senettir.

Sez namustur.

Söz şereftir.

Bir birey eğer ki verdiği sözün arkasında duramıyor ise araya nokta noktalar koyayım ve bu noktaların içini siz doldurun.

Benim ülkemde sözüne güvenecek kimse kalmadı mı yoksa?