Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslararası Sezai Karakoç Sempozyumu birbirinden değerli yazar ve sanatçıların katılımlarıyla Kocaeli Kongre Merkezi'nde devam ediyor.KOCAELİ (İGFA) - Türk edebiyatı ve fikir hayatının önemli kalemlerinden olan büyük üstat Sezai Karakoç için dört gün boyunca birbirinden nitelikli oturum ve etkinlikler gerçekleştiriliyor. Bu kapsamda Uluslararası Sezai Karakoç Günlerinin üçüncü gününde Karamürsel Alp Salonunda “Gül Muştusu” adlı söyleşi düzenlendi. Moderatörlüğünü Gökhan Ergür’ün yaptığı oturumda yazarlar Kemal Sayar ve Erol Göka katılımcılarla bir araya geldi. Üstadın Hızırla Kırk Saat isimli eserinden bölümler okunarak, yorumlandı. İsrail’in Filistin’e yaptığı katliam üzerinde duran Sayar, ‘’Gazze hepimizin insanlığının test edildiği sahadır” dedi.

ÖTESİNİ SÖYLEMEYECEĞİM

Üstat Sezai Karakoç’un şiirleriyle 12 yaşında tanıştığını söyleyerek konuşmasına başlayan Kemal Sayar, gündemle ilgisi olmasından dolayı katılımcılara “Ötesini Söylemeyeceğim” şiirini okudu. Ötesini Söylemeyeceğim şiirinin Tunuslu küçük bir kız çocuğunun ağzından yazıldığını dile getiren Sayar, dinleyicilerden o küçük kız çocuğunun Tunuslu değil Gazzeli olduğunu hayal etmelerini istedi. Sayar, “Üstat bu şiiri 20 yaşında yazmış. Karşıtlıklar üzerine kurulmuş bu şiir, bir çocuğun gözünden işgalciye bakıyor. Mesela ‘Bizim evimiz tahtadandır siz ise evlerinizi taştan yaparsınız’ diyor. Doğu ve Batı üzerine bir söylem var burada. Batı’nın temellendiği günah ve Doğu’nun temellendiği masumiyet üzerinde duruluyor. Aslında Batı’ya ‘Ben size benzemek istemem’ diyor” şeklinde konuştu. İsrail’in Filistin’e yaptığı katliam üzerinde duran Sayar sözlerine şunları ekledi: “Gazze tamamen insani bir şeydir. Gözümüzün önünde binlerce insanın ölmesini izleyebilir miyiz? Gazze hepimizin insanlığının test edildiği sahadır” ifadesini kullandı.

 “ŞİİR ÜSTÜNDÜR, AYETLER ŞİİRDEN DE ÜSTÜNDÜR”

Yazar Erol Göka ise Karakoç’un Hızırla Kırk Saat adlı şiirin 20. bölümünü okudu. Göka, “Şairimiz Kehf Suresinden esinlenerek yazmış bu şiiri. Neden bir ayet okuduğumuzda bir tuhaf hissederiz ki? Neden bir şiirin etkisinden daha güçlüdür ayetin etkisi? Şiir üstündür. Ayetler şiirden de üstündür. Çünkü ayetler bizi alemle yüz yüze bırakır” dedi. 

“UMUDUMUZ KAYBETMEK EN BÜYÜK FELAKETTİR”

Son olarak Hızırla Kırk Saat şiirinin 21. bölümünü okuyup yorumlayan Gökhan Ergür ise “Burada büyük bir umuttan bahsedilmiş. Umudumuzu kaybetmek en büyük felakettir. Çünkü biz Müslümanız. Biz Allah’a inanıyorsak her şeyin olabileceğine inanmamız gerekiyor. Burada umut ederken de inanırken de uğraşlarımızı temiz ve aziz olanın üzerine kurmalıyız” ifadelerini kullandı.

 “OKUDUĞUMUZ BİR ŞİİR BAZEN BİR FÜZE KADAR ETKİLİ OLABİLİR”

Yazar Saadettin Acar’ın moderatörlüğünde “Gül Sağanağı” adlı oturumda şair Ali Emre, Prof. Dr. Mustafa Özel ve yazar Hüseyin Etil bir araya geldi. Oturumda üstadın Hızırla Kırk Saat adlı eserinden bölümler okunarak yorumlandı. Oturumun ilk konuşmacısı yazar Ali Emre, Mehmet Akif’le birlikte kopan irtibatın üstat Karakoç’un Hızırla Kırk Saat adlı şiiriyle tekrar yakalandığını söyledi. Emre, “Uyuyoruz. Kültürümüzden, tarihimizden hala yeterince haberdar değiliz. Amerika'ya bakın 250 yıllık tarihi var. 80 bin kovboy filmi çekmiş. Sadece Irak'ta 1 milyon insanı katletmiş, bunlarla ilgili filmler çekmiş, kendisini güzel göstermiş. Bir de bunları dünyaya satarak para kazanmış. Çok köklü bir tarihimiz var. Genetiğimizde vicdan ve merhamet var.  Okumamız, yazmamız ve üretmemiz gerekiyor. Gerçekleri anlatmamız lazım. Okuduğumuz bir şiir, bir mısra, bir kıta, bir beyit bir dize bazen bir füze kadar etkili olabilir” diye konuştu.

PROF. DR. ÖZEL’DEN BAŞKANA TEŞEKKÜR

Prof. Dr. Mustafa Özel, oturumda Hızırla Kırk Saat’in 23. bölümünü yorumladı. Türkiye’de ilk kez uluslararası düzeyde Sezai Karakoç adına bir etkinlik düzenlediğine dikkat çeken Prof. Özel, “Bu geniş ve kapsamlı program için başta Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın olmak üzere emeği geçenlere teşekkür ederim” dedi.

SEZAİ KARAKOÇ ÖNCELİKLE DAVA ADAMIDIR

Prof. Dr. Mustafa Özel, Sezai Karakoç’un şair ve mütefekkir olduğunu ancak bunların üstünde dava adamı kimliğinin yer aldığını söyledi. Kendisinin hatıratlarında bunu açıkça dile getirdiğini ifade eden Prof. Özel, “Karakoç, ‘Ben ne yaptıysam davam için yaptım’ diyor. Sezai Bey öncellikle bir dava adamıdır. Bunu Diriliş Dergisi’nde de görüyoruz. Derginin altında fikir düşünce yazılarının yanı sıra siyasi yazılar da vardı” şeklinde konuştu.

ŞİİRİN TAM DA ZAMANI

Sezai Karakoç’un geldiği yere acı çekerek geldiğini kaydeden Prof. Dr. Özel, “Bu ümmetin, milletin, geleceğin acısıdır. O nedenle şiirler yazmıştır. ‘Acı varken de şiir yazılır mı?’ denemez. Çünkü şiirin bu dönemlerde tam da zamanıdır” diye konuştu.

“HIZIRLA 40 SAAT ŞİİRİ BİR TEFSİRDİR”

Oturumda, Hızırla Kırk Saat’in 23. saatini değerlendiren Prof. Dr. Özel, “Hızırla Kırk Saat şiiri bir tefsirdir. Bölümde Araf kelimesi birkaç kez geçiyor. Araf, bir geçiş yeri. Dirilişe giden yolu bizi gösteriyor” dedi.

“BİRÇOK KUŞAĞI FİKİRLERİYLE YOĞURDU”

Artvin'de baba-oğul yaylada mahsur kaldı! İmdada Özel İdare ekipleri yetişti Artvin'de baba-oğul yaylada mahsur kaldı! İmdada Özel İdare ekipleri yetişti

Oturumda son konuşmayı yazar Hüseyin Etil yaptı. Etil, Karakoç’un birçok kuşağı fikirleriyle yoğurarak, adeta bir platform kurduğunu ifade etti. Üstadın, dehanın İslam’dan çıkacağına olan yüksek inancına değinen Etil, “Deha tasavvufi geleneğe uyar. ‘Vaktin çocuğu’ olmak fikrini aşan insanlar vardır. Deha bir zaman içinde doğmaz onu aşmak ister. Karakoç da zamanı aşmak isteyen birisi. Yeni bir zaman başlatmak istiyor. Bütün eserlerinde bu olgu karşımıza çıkıyor” dedi.

DİRİLİŞ METAFORU İLE YAPMAK İSTEDİĞİ

Diriliş metaforuna dikkat çeken Etil, “Bu metaforda aradığı yeniden kuruluş momenti idi. ‘Bir zaman gelecek biz her şeyi yeniden tanımlayacağız’ fikriyatı var eserlerde” dedi. Oturumun sonunda yazarlar, konuklardan gelen soruları yanıtladı. Oturuma katılan yazarlara Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından katılım-teşekkür belgesi takdim edildi.

Kaynak: igf