Kdz. Ereğli Belediyesi’nin her aylık toplantısının açılışında Belediye Başkanı Halil Posbıyık ilçenin genel sorunları ve bu sorunların çözümü noktasındaki engelleri tek tek ifade eder.

Doğrudur yanlıştır, bu ayrı bir konu.

Hiç olmazsa o konuşur.

Hiç olmazsa anlatır da, basın dünyasında bu konular gündeme getirilir.

O da yok ise konuşan yok.

Söyleyen yok.

Ortak sorunlarımızı gündeme taşıyıp “şudur” diyen yok.

**

Siyasetçiler bile suskun.

Meslek odaları hiç yok.

Ya sendikalar?

Sivil toplum örgütleri.

Derin bir sessizliğe gömülen Ereğli işte bu nedenle “yıkıklar şehri” oldu ya.

**

Aralık ayı meclis toplantısında yine Posbıyık’ın bir çok sitem sıralamasını beklerken, farklı bir şey oldu.

Posbıyık, iktidar temsilcileri ile görüştüklerini ve öncelikle limanın belediye kalması için destek bulduklarını açıkladı.

Ki bu destek daha sonra da devam etmiş.

Bozhane balıkçı barınağında “yıkın/yıkarım” tehdit ve baskılarının da gündeme getirildiğini ifade eden belediye başkanı, ağır sanayi şehri Ereğli’nin tam ortasından transit araçların gelip geçtiğini ve çevre yolunun aciliyetini de anlatmış. AK Parti Milletvekili Hamdi Uçar “gündemimizde” demiş. Tabi ki gündemde. Bu yolun Filyos için çok önemli olduğundan dolayı yapımının düşünüldüğünü biz zaten daha önce yazdık. Önemli olan 2023 yılı ödeneği var mı ve yolun yapımına başlanacak mı?

Anlaşılan o ki, deniz kenarına cami yapılması da “Kent meydanına yapalım” konusundaki iktidarın ısrarıyla yeniden konuşulmuş. Başkan da, konuyu örgüte ve meclis üyelerine anlatmış. Bir ay sonra tekrar görüşeceklermiş. O alanda “yapılamaz!” diye mahkeme kararı da var hani.

Şöyle yukarıdan aşağıya sıralandığı zaman, Ereğli açısından çok ama çok önemli konular arasında bunların bile yerel yönetim ve merkezi hükümeti temsil edenler arasında tartışıldığını öğrenmek gerçekten heyecan verici bir olay.

Diyalog denilen kavramın tamamen medya üzerinden sipariş söz ve açıklamalar ile sağlandığını (!) gördüğümüz son yıllarda, bu yeni olay desteklenmelidir.

Seçimlere bir nefes kala olsa da, durum ‘acabalar’ ile yorumlansa da, diyalogdan kimseye zarar gelmez.

Tam aksine karşılıklı anlama ve anlaşılma fırsatı yaratır.

Hele ki konu Ereğli ise.

Plakam 67 diye gururla söyleyenler Ereğlililer bile artık bıktı usandı dışlanmaktan.

Biliyorsunuz Zonguldak Karalelmas Üniversitesi (Bugünkü adı BEÜ) bile koskoca Kdz. Ereğli yok sayılmış, ulufe gibi dağıtılan fakülteler arasında Ereğli’nin adı yer alamamıştı.

Bu nasıl bir bakış açısı?

Böyle bir şey nasıl olur?

Zonguldak’ın içinden iki il doğmuş ve küçülen Zonguldak’ın en büyük ilçesi olan Ereğli’de orası yıkılmış, burası yıkık bir halde “sesimizi duyan yok mu?” diye bağırılıyor ise bunun muhatabı elbette ki Zonguldak politikasına yön verenlerdir.

Bu puslu hava içinde, iktidar milletvekilleri ile yerel yönetimin bir masa etrafında oturup da iki bardak çay içebilmesini, belediye başkanının da bunu anlatmasını değerli buldum.

Olayın taraflarına “bu diyalog ne olur bitmesin!” demek düşer bizlere de.