Hiç düşündünüz mü bilmiyorum ama ben epeydir düşünüyorum. Son yıllarda herkes bir ahlaklı oldu bir Müslüman oldu ki sormayın gitsin…
Müslüman dolayısıyla da ahlaklı ama;
Hiç tanımadığı bir insanı hayata, özlemlerine küstürebilecek kadar acımasızca yargılıyabilip onun  yıktığı kalbinin dinimizde (çok iyi bilip uyguladığı!) kabeyi yıkmakla bir olduğunu önemsemeyebiliyor yada bunun farkında, bilincinde bile değil..
* Allah insana sundu her şeyi deyip yine acımasızca doğal kaynakları tahrip etmekten çekinmiyor..
* Ne yapıyorsak insanlığın yararına deyip her şeyi kendisine mübah kılabiliyor..
* “Kendi paramla ödüyorum kardeşim sana ne” deyip elektrik, su, doğalgaz gibi toplumsal fayda adına çok dikkate kullanmamız gereken kaynaklarımızı booolll boooll israf edebiliyor..
* Fakirlik kabahat kardeşim, ne yapayım o da çalsın ayyy dilim sürçtüüü, o da çalışsın onun da olsun diyebiliyor..
* “Çocuk çok yapılmalı nasıl olsa dünyaya gelen büyür” düşüncesiyle aslında önemli olanın doğa gereği büyümek değil, yetiştirilmek olduğunu unutabiliyor
* Benim doğurmadığım çocuktan sorumlu olmadığımı önemsemeyip onun her türlü geleceğini benim sırtıma acıtasyonlarla yüklerken Allah korkusu aklına geliyor mu?
Aslında asıl çevre kirliliğinin “insan”dan kaynaklı olduğunu düşünürken bir de böylesi bir çevre kirliliğinde hem de çok grift (iç içe) şekilde yaşadığımızı gördüm ve inanın ben de şaşırdım, nasıl bir kaos bu?.. 
* Oysa, Mevlana’nın dediği gibi; Kâbe, Azer’in oğlu Halil İbrahim’in yaptığı bir binadır. Kalp ise, yüce Allah’ın nazargâhıdır. Bu sebeple, bir gönül yıkmak, bin kâbe yıkmaktan daha kötüdür”.. Bence de kötüdür ve çevrenin insan  kirliliğini oluşturanlardır bu  insanlar..
* Oysa israf haramdır diyen en duyarlı din bizimdir.. Ama uygulayanlar kimler? “(İsraf etme! İsraf edenler, şeytanların kardeşleridir”. İsra 26,27).
* Oysa bilenin bilmeyene borcu yok mu?.(Nerede ilim varsa, orada Müslümanlık vardır. S.Ebediyye)
* Oysa bir din kardeşi açsa, komşusu açsa tok uyur mu Müslüman? Hadis de var bu cümleyi aynen anlatan. Ama kesinlikle bilmelisiniz ki sizin bol bol ve çoğu kez boşyere harcadığınız enerji kaynaklarının parası sadece sizin bol kazancınızdan gitmiyor, bir din kardeşinizin günde kazandığı 5 liradan yada kazanamadığı paradan da gidiyor..

* Çocuk.. Çocuk dünyaya getirmek her anlamda büyük bir sorumluluk bence. Örneğin ben, çay içtiğim yere bile memnun değilsem arkadaşımı çağırmam ama hayat şartlarının tüm zorluğuna rağmen, kendi o hayattan çok mutsuz, şikayetçi olmasına rağmen rahatça o hayata hem de bir ömür boyu süresince günahsız bir çocuğu doğurarak ortak edebiliyor. Kucağında elinde bebekleriyle dilenenlere hep sorarım bu soruyu; hayatından memnun muydun bu çocukları da çağırdın diye. Bunları görünce düşününce inanın uykularım kaçıyor, lokmalar düğümleniyor.. Yardım alacakları her kurumu o kadar iyi biliyorlar ki neden bu zavallı çocukları dünyaya getirmeden önce önlem alacakları yerlere gitmiyorlar, günah olan hangisi be Müslüman?.. Eee inançlıyız ya dünyaya gelenin rızkını Allah verir ya!.. Allah bize “Akıl” vermiş!.. Daha ne versin?!.. Üstüne ne diyeyim ki?..
Aslında çevrem iyi bilir, bir çok yardım kurumunda ve oluşumunda bireysel gönüllü olarak çalışırım ancak içtenlikle söylemeliyim ki artık bana bile çok ağır geliyor bu tarz insan sömürü kirliliği..

Çevre kirliliği asıl anlamda “insan” kaynaklı gerçekten.. İnsan; Kirli olur kirletir, kirlettirir..temiz olur, temizler, temizlettirir çevresini, dünyasını.. Çünkü bu insan Müslüman ve dolayısıyla ahlaklıdır ama gerçekten böyledir, böyle imaj veren, böyle görünen değil.. Gerçekten ve her anlamda böyle yaşayan, yaşatandır, özendirendir kendisine, yaşam biçimine..
Müslüman; zanna girmez, kötülük söylemez, söylenirse susturur, sözler gibi hayatında olan hiçbir şeyi israf etmez, bilir ki, hem maneviyatta hem dünyevi hayatta “temizlik imandan gelir”..

Müslüman; Bilgilerini paylaşmaya çalışır, bilenin bilmeyene borcu olduğunu, çalışmanın bir ibadet olduğunu bilir  ve bunun için kendi özel zamanlarından fedakarlık yaparak bildiklerini çevresine, toplumuna bıkmadan usanmadan, off demeden aktarır,  bunu yaşam biçimi, din borcu olarak algılayıp bu uğurda özveri ve bunlardan kaynaklanan huzurla, mutlulukla çalışır, çabalar.. Benim gibi, bunları yaşayan, yaşatan bütün “gerçek Müslümanlar” gibi..