Dspot Başlıksız 4

Dspt

Jeoloji Mühendisi Şaban Koç’un bölgemizin deprem risklerine dikkat çeken açıklamasını 6 Şubat depreminden sonra 27 Mart 2023’de yayımlamıştık. 6 Şubat depreminin 2. yıldönümünde bir kez daha yayımlayarak, en başta da belediyelerimizin dikkatini çekmek istiyoruz.

Koç ile yaptığımız önceki röportajımızın ayrıntıları şöyle:

"HALK KAFEYİ KAPATIN DEDİLER" "HALK KAFEYİ KAPATIN DEDİLER"

Türkiye’nin tek gündemi var o da deprem, Nerede ise her gün deprem haberleri geliyor. 6 Şubat’ta yaşanan iki büyük depremde 40 bini aşkın vatandaşımız enkaz altında hayatını kaybetti ve halen daha artçı olarak ifade edilen depremler ana haberlerin canlı yayınları ile izlenir hale geldi. Peki Zonguldak ve ilçeleri ne durumda. Yakınızdaki Düzce depremleri büyük korkular yarattı. Jeolog Şaban Koç’a işte bu soruları yönelttik. Aldığım ilk yanıt, Devrek ve Yığılca tali fay hatları oldu. Bu fayların kırılabileceğini belirten Şaban Koç, kaçak yapılara dikkat çekip alınması gereken önlemleri de sıraladı.

Koç “ Burada dikkat çekilecek nokta Yığılca fayı ve Devrek fayı. Şunu da belirtmek lazım ülkemiz deprem bölgesinde diye söylüyoruz şu fay ne zaman kırılacak bu fay kırılacak mı tartışmalarını artık bir kenara bırakmamız gerekiyor.  O biraz detaylarla boğuşmaya giriyor. Biz önlemimizi alalım.” Sözleriyle etkili ve yetkilileri işbirliğine çağırırken, sorularımız ve cevapları şöyle sıralandı:

TÜRKİYE BÜYÜK BİR FELAKETİN İÇİNDE HER TARAFIMIZ CANIMIZ YANDI. BİNLERCE VATANDAŞ ÖLDÜ HALA ENKAZ ALTINDA İNSANIMIZ VAR. DEPREM VE ZONGULDAK, DEPREM VE EREĞLİ, DEVREK, DÜZCE BİZİ BU AÇI İLGİLENDİRİYOR TABİ DOĞAL OLARAK. NE DERSİNİZ? BÖLGEMİZİ NASIL BİR TEHLİKE BEKLİYOR?

  • Ben öncelikle 6 şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli Pazarcık 7.7 ve Elbistan 7.6 büyüklüğünde meydana gelen her iki depremde hayatını kaybeden 44 binin üzerindeki vatandaşımıza Allah’tan rahmet dileyerek başlamak istiyorum. Yaklaşık 130 binin üzerindeki yaralımıza da acil şifalar diliyorum. Tüm ulusumuza ve yakınlarına sabırlar diliyorum.

Depremler bu ülkemizin gerçeği yüzyıllardır devam eden bir gerçeği. Depremle yaşamaya ilk olarak 1999 depremiyle ciddi olarak yaşamış olduk. Ülkemiz bir deprem kuşağı bu hocalarımızın bilim insanlarının söylediği gibi yaklaşık 13 milyon yıldır devam eden bir süreç. Dünyamız bundan önceki oluşumu ile ilgili olarak 13 milyon yıldır hatta daha da geriye gidersek 540 milyon yıllık bir hareketi söz konusu oluşumuyla ilgili. Buna biz leva tektoniği diyoruz lar dünyamızın üzerinde 7 büyük levhaya ayrılmış durumda. Daha detaya indirgeyecek olursak ülkemiz boyutuna indirgeyecek olursak ülkemizde meydana gelen depremlerin 3 büyük bölgede ayrıldığını söyleyebiliriz. Bunlar Doğu Anadolu fay üzerinde Arabistan bloğu ve Afrika bloğunun kuzey doğuya hareketiyle oluşmakta olan depremler Kuzey Anadolu fayı içerisinde Anadolu bloğunun batıya doğru hareketiyle oluşan depremler üçüncü olarak da hatta bir sonraki de Ege’de batıya doğru hareket eden burkulmayla güneye dalma batma hareketiyle oluşan depremler dördüncü olarak da Kıbrıs yayı üzerinde meydana gelen bu Antalya yöresindeki depremler olarak ifade edebiliriz.

Bunun bizim Ereğli boyutuna indirgeyecek olursak ülkemizde deprem haritaları yaklaşık 7 ye yakın deprem haritası yapılmış bugüne kadar 1945’li yıllardan. 1939 Erzincan depremi ülkemizin büyüklük bakımından yaşamış olduğu en büyük depremlerden bir tanesi. Şunu da belirtmekte fayda var son yüzyılda 7 ve üzerinde ki deprem sayısı 16. Bu 16 büyük deprem ortalama istatistik olarak her 5 buçuk 6 yılda bir 7 ve üzerinde deprem olduğunu görüyoruz ülkemizde. 39 depreminden sonra hatta 42-43 yıllarında olan depremlerle birlikte 1945 yılında bir deprem haritası yapılıyor ülkemizde daha sonra 47-48-63-72 ve 96. Bundan önceki deprem 2018’deki deprem haritasından önce 1996 haritaya tabi olarak deprem bölgelerini 5 büyük bölgeye ayırmıştı o zaman ki Bayındırlık ve İskan Bakanlığının haritasına göre. Ereğli ikinci bölgeydi. Burada Bartın birinci bölgeydi. 1996 tarihli haritaya göre Birinci derece deprem kuşakları Kuzey Anadolu fayzonu, Doğu Anadolu fayzonu, Ege çöküntü sistemleri bunlar birinci derece deprem kuşağında. 1968 yılında 3 Eylül Bartın’da denizde yaşanan 6.5 büyüklüğündeki depremle beraber bu bölgede birinci bölgeye alınmıştı. Birinci derecede deprem kuşağında baktığımız zaman Kuzey Anadolu fayzonunda Bingöl Karlıova’dan başlayık yaklaşık 1400-1500 kilometre kadar yol kaydederek Çanakkale’den Ege denizi içinde yol aldığını görmekteyiz.

Bizi ilgilendiren kısımda Düzce, Bolu taraflarında bize yakınlığı dolayısıyla Alaplı, Ormanlı birinci derece deprem kuşağında. Hatta şöyle detay haritasından da bakacak olursak Alaplı, Ormanlı, Devrek, Gökçebey’in birinci derece deprem kuşağında olduğunu, Gülüç’ten itibaren başlamak kaydıyla da Kozlu, Kilimli, Çaycuma’nın bir kısmı hatta Bartın’ın sınırına kadar olan bölgeye de ikinci derece deprem bölgesi kuşağında olduğunu görmekteyiz.

YANİ BURADA ALAPLI, ORMANLI BİRİNCİ BÖLGE, DÜZCE’YE YAKINLIĞINDAN DOLAYI MI?

  • Evet, daha doğrusu Kuzey Anadolu fayzonuna olan yakınlığından dolayı. Birinci derece deprem kuşağında yer almakta.  Devrek birinci derece, Gökçebey birinci derece, Çaycuma ikinci derece deprem bölgesinde. Kilimli ikinci derece deprem bölgesinde.
  • Zonguldak’ta o zaman Devrek, Gökçebey, Alaplı birinci derece deprem kuşağında. Diğer il ve ilçeler Zonguldak olmak üzere ikinci derece deprem kuşağında. Yalnız 2018 yılında Afet İşleri yeni bir harita daha yayınladı. Bu harita 18 mart 2018 yılında yayınlanarak yürürlüğe giriyor. Burada yer ivmesine göre deprem bölgelerini yer ivme katsayılarına göre derecelendirme yapılıyor. Sarı ve beyaz kısımlar düşük tehlikeli kırmızının yoğun olduğu yerler yüksek tehlikeli alanlar olarak belirtiliyor. Burada bir oda olarak belli bir itirazımız da söz konusu oldu bu haritanın hazırlanmasında çünkü Bartın tarafında 96 yılındaki haritaya baktığımızda birinci derecede deprem bölgesinin 1 iken bu hazırlanan son haritada buranın yer ivmesinin biraz daha düşük seviyelerde tutulduğu görülmekte. Yani haritalarda kısmi olarak eksik olduğunu biz yargıya taşımış bulunmaktaydık o dönemde bu haritanın yayınlanmasında. Son durum Afet İşlerinin hazırlamış olduğu harita bu.

ŞİMDİ BU NOKTAYA GELDİKTEN SONRA ZONGULDAK BÖLGESİNİ NASIL YORUMLUYORSUNUZ?

  • Burada iki harita üzerinden anlatacak olursak MTA’nın hazırlamış olduğu son 2012 tarihli diri fay haritası bizim için önemli bir veri. Gayet son güncel fayların işlendiği bir fay haritasını görüyoruz. Buradaki sisteme baktığımızda gene güncel diri faylar dediğimiz Doğu Anadolu’daki fayları, Kuzey Anadolu’daki fayzonunu, Ege Çöküntü sistemdeki fayları, İzmir bölgesindeki bakın Anadolu’nun belli yerlerindeki diri fayları görmek mümkün. Yani ülkemizin yüzde doksanının üzerinde bir diri faylarının üzerinde oturduğunu söylemek mümkün. Bu Kuzey Anadolu tarafına geldiğimiz bizim bu taraflara geldiğimiz zaman beklenen depremlerden en önemlisi bize yakınlığı açısından Marmara’nın içinde olacak olan depremi tüm bilim insanları hocalarımız ifade etmekte 7 ve üzerinde deprem beklendiği gündemde yer alıyor.

İkinci bir gündem şunu da ifade edebiliriz hocalarımızın Afrika ve Arap bloğunun yukarı doğru hareketinden dolayı burada bir sıkışma olduğu yani yeni stres alanlarının olduğunu da söylemek de mümkün. Değerli hocalarımız bölgede araştırmalar yaptı benim dönemimden arkadaşlarımız da var İstanbul Üniversitesi’den Okan hoca, Naci Hocanın ekibinden hatta benim devrede Yıldırım Güngör arkadaşımız da bizzat Maraş, Hatay bölgesinde araştırmalar yapılıyor yer yer atılımların 4 metreye varan atılımlar olduğu tespit ediliyor. Bundan sonraki hareketlenmenin belki Adana’da, Ölü Deniz fayının civarında bir deprem beklenebileceğini Bingöl tarafında bir deprem beklenebileceğini bu hareketin sonucunda ve en önemlisi de bizim Marmara’nın içinde kırılmayan bölgenin hala daha potansiyel olarak önümüzde durduğu.

ŞABAN BEY TEKNİK BİLGİLERİ VERDİK AMA BU BÖLGEDEKİ ARKADAŞLARIMIZ OKUYUCULAR ŞUNU MERAK EDİYOR. BİZİM BÖLGEMİZDE NE VAR? SİZ BİR ARA DEMİŞTİNİZ DÜZCE’YE BAĞLI OLARAK DEVREK VE YIĞILCA TALİ FAYLARI VAR DİYE ONLARLA İLGİLİ BİLGİ VERİR MİSİNİZ? YANİ BİZİ NE BEKLİYOR?

  • Kuzey Anadolu fayzonu silsilesi olarak MTA’nın yine detaylı yapmış olduğu iller bazında haritalar var. Bunlar MTA’nın sitesinde mevcut. Bizi ilgilendiren kısımda Kuzey Anadolu fayından bağımsız aktif fayların olduğunu görmekteyiz. Bunlardan bizi ilgilendiren en önemli kısmı Yığılca fayı ve Devrek fayı. Daha doğumuzda Karabük fayı var ama çok daha doğumuzda Karabük bölgelerini ilgilendirmekte. Kuzey Anadolu fayı şu şekilde devam etmekte Yığılca fayları ve Devrek fayları bu şekilde bizim Ereğli ve bölgesine sirayet ettiği bizim hem bu fayların dikkate alınması hem de Kuzey Anadolu fayının dikkate alınması sebebiyle biz 1 ve 2. Derece bölgedeyiz. Düzce birinci derece direk Kuzey Anadolu fayının etkisiyle. Düzce, Bolu, Adapazarı, Kocaeli, Sakarya bu hat boyunda birinci derece deprem bölgesi kuşağında. Diri faylarla şunu anlatmak istiyorum diri faylar deprem üretme potansiyeline yüksek faylar demektir. Bunlar Kuzey Anadolu fayı kadar olmasa bile aktif faylar konumunda olduğundan belli bir miktarda Kuzey Anadolu fayının büyüklüğüne yaklaşmasa bile 3 büyüklüğünde bunun 4 büyüklüğünde, 5 büyüklüğünde depremler üretebilecek potansiyeline sahip faylardır. Bunun en son örneğini Gölyaka depreminde görebiliyoruz. Gölyaka depremi de Kuzey Anadolu fayına bağlı bir yan kolda meydana gelen bir kırılma sonucu oluşan bir depremdi. Gölyaka Düzce’nin hemen bizim en yakın kısımda. Burada dikkat çekilecek nokta Yığılca fayı ve Devrek fayı. Şunu da belirtmek lazım ülkemiz deprem bölgesinde diye söylüyoruz şu fay ne zaman kırılacak bu fay kırılacak mı tartışmalarını artık bir kenara bırakmamız gerekiyor.  O biraz detaylarla boğuşmaya giriyor. Biz önlemimizi alalım. Burada yapılacak işler 99 depreminin milat kabul ettik mi? Ettik. 99’da da binlerce canımızı yitirdik. Aradan geçti 2324 yılda bu 23-24 yılda ülke olarak neler yapabildik bölgesel olarak neler yapabildik? Yapamadıklarımızı bundan sonraki süreçte neler yapmalıyız?  Ki o aralarda Düzce depremi var, Malatya depremi var 2011 Van depreminde yine ders almadık. Ne yazık ki ders aldığımız tam olarak söylemek mümkün değil.

2012 -2014 yılları arasında Kızılay ile ilgili bir eğitim protokolü vardı onda gönüllü olarak Zonguldak bölgesinde 4-5 arkadaş Ankara’da eğitimlere gittik. Afet yönetimiyle ilgili o çok önemli bir projeydi Kızılay’ın o dönemde. Bundan sonraki süreçte değişikliklere girmek istemiyorum. O dönemde Kızılay tüm Türkiye çapında 60 ile yakın daha sonra devam edip etmediğini tam olarak bilmiyorum ama 60 ile yakın bölgede tüm illerde eğitim seferberliği başlattı. O dönemde Kızılay çok güzel işler yaptı. Hatta aklımda kaldığı kadarıyla TLT projesi Toplum Liderlerini Teşkilatlandırma Projesi toplum liderlerinden kasıt şuydu toplumun önde gelen insanları kimdir bunlar öğretmenlerimiz, muhtarlarımız, din görevlilerimiz, polislerimiz bunlar toplumla iç içe yaşayan insanlar biz bu kitlelere o yıllarda 2-3 yıl boyunda eğitim verdik. Onların eğitimin kendimiz aldık sonra Ereğli’de de ben bu eğitimlere katıldım bizzat Öğretmenevinde o dönemki Kızılay başkanımızla rahmetli Yusuf Oktay ile bayağı bir faaliyette bulunduk Zonguldak ve ilçelerinde. Afetler konusuna gelince afet sadece deprem değil sel baskını, su, heyelan, yangın bunların hepsi hakkında detaylı eğitim programı vardı Kızılay’ın. O eğitimlerde biz sadece depreme karşı değil diğer afetlere karşı da eğitim aldık. Afetlere genel olarak bakmak lazım afet öncesi yapılması gerekenler afet sırasında yapılması gerekenler ve afet sonrasında yapılması gerekenler. Biz şimdi ne yapacağız Yığılca ve Devrek fayları ile ilgili? Bizim afet yada deprem öncesi yapılması gerekenler burada kamuya önemli görevler düşmekte yerel yönetimler ve merkezi idare. Merkezi İdarede Afad işin içinde şuanda belli bir çalışma içinde yapıldı bunlar hatta İl Risk Afet Planları yapıldı. Bütün illerde yapılmış durumda yerel yönetimlerin yapacakları veya yaptıkları da vardır ama şu noktada ben bazı şeylerin tam yapılmadığını görüyorum. Biz Afad ile 2020 yada 2021 yılında da oda olarak bizi bir projenin içine dahil etmişti. Orada da faal çalışmalar içine girmiştik. Jeoloji Mühendisleri olarak bir komisyona davet etmişti İlin Risk Haritalarının belirlenmesinde bir çalışması vardı Zonguldak bölgesinde. O dönemde bir çalışmalar yapıldı projeler yapıldı var bunlar Afad’ın elinde kağıt üzerinde var. Çok ciddi hazırlanmış projelerimiz var. Hatta deprem sırasında da tatbikatlar var. Ama hiçbir tatbikatı gerçeğiyle karşılaştığımız zaman pek de başarılı olduğunu söyleyemiyoruz. Buraya bizim esas söylemek istediğimiz oda olarak bu işi az çok bilenler olarak veya işte tecrübesi olanlar olarak ben 99 depremlerinde her iki depremde de hem Düzce hem Marmara depremlerinde TTK olarak görev almış birisiyim. Orada Kurtarma Ekiplerinin başında. Burada biz yine detaya gelirsek ben şöyle bir öneride bulunmak istiyorum Oda olarak yerelde ve genelde yerelde yapılabilecekler hem Zonguldak, Alaplı bölgesi olarak açıklayacak olursak Zonguldak biliyorsunuz aynı zamanda tasman ile de boğuşan bir ilimiz üretim kaynaklı olarak bizim Ereğli ve Alaplı bölgesindeki yapılacaklar bizim bina yapısı dokumuzun tam olarak ortaya koyulması lazım belediyelerde. Öyle bir kayıt var mı sanmıyorum varsa da biz bilmiyoruz. Nedir bina yapı stoku bu işlerin tam yapılabilmesi için bu çalışmanın içinde yer alacak mühendislik disiplininin olması lazım. Bizim belediyelerimizin çoğunda Jeoloji Mühendisi yok.

PEKİ, SİZE ÖYLE BİR TALEP GELDİ Mİ?

  • Hayır gelmedi. Şöyle çalışmalar var yer yer yapılıyor belli bölgelerde İzmir’de belli bir çalışma yapılıyor Odanın içinde olduğu burada öyle bir çalışma yok. Burada ne önemli neler yapılabilir? Bina yapı stoku nedir biz binalarımızdan sadece depreme değil dere kenarlarında olup olmadığını kayıtlı olup olmadığını kaçak olup olmadığını kaç katlı olduğunu iskanın olup olmadığını tespitinin yapılması lazım. Bir kere bunlar mühendislik hizmetinden geçmiş çoğumuza sorsanız Ereğli ve Alaplı’da yüzde 50 binaların iskanı yok veya kaçak yapılmış. Zonguldak bölgesinde daha da fazla. Bu bütün binaların kayıt altında resmiyete kavuşturulması için bina envanterlerinin olması lazım. Bunları yerel yönetimlerin yapması lazım. Bunların yapılabilmesi için de belli bir mühendislik disiplininde gerekirse Jeoloji Jeofizik Mühendisinin birlikte İnşaat Mühendisinin, Geometrikçinin olduğu bunlar bize ne sağlayacak? Bu sayede mikrop bölgeleme dediğimiz haritalar ortaya koyacağız. Diyoruz ki birincisi Kuzey Anadolu fayına yakınlığımızdan dolayı ikincisi diri fayın bize doğru yakınlığından dolayı biz Ereğli ve Alaplı olarak bina stokundaki çürük binaları dere kenarlarına yapılmış binaları mühendislik hizmeti görmemiş binaları tespit edebilirsek çözümü de kolay. Önce fotoğrafı ortaya net koyarsak çözümü de üretebiliriz. Bu fotoğraf henüz yok. Ya da bizimle paylaşılmadı.

ZONGULDAK MERKEZ VE İLÇELERİNDE BÖYLE BİR FOTOĞRAF YOK MU YANİ?

  • Yok, biz bunu daha önce de önerdik. Şöyle tamam birinci derece deprem bölgesinde değiliz ama afet sadece deprem değil. Zonguldak’daki tasman bölgesi Ereğli ve Alaplı’da dere kenarındaki yapılaşmalar da var. Deprem değil bina öldürür. Binayı da yapan öldürür. Binayı da yapan birileri oradaki de sıkıntı sadece müteahhitler değil. Şimdi biz diyoruz ki Marmara depreminde Alaplı’da ciddi binalar yıkım gördü can kaybı yaşanmadı ama bayağı hasar var Ereğli’de de biraz daha az hasarların olduğunu görüyoruz. Bugünkü rakamlar tam aklımda yok ama 100’e yakın hasarlı bina vardı Ereğli’de. Bunlarda genelde ya binanın düzgün mühendislik hizmeti almadığı ya da dere kenarlarında olduğu görülüyor. Zayıf zeminlerde olduğu görülüyor.

ŞÖYLE TOPARLARSAK YIĞILCA VE DEVREK FAY HATLARI TALİ FAY HATLARINA KARŞI BİZİM ÖNLEM ALMAMIZ LAZIM AMA ÖNCELİKLE YEREL YÖNETİMLER BİR ENVANTER ÇIKARACAK ONA GÖRE BİR YOL ALINACAK. ÖNÜMÜZÜ GÖRECEK.

  • Burada önemli olan kaçak yapılaşmaların tamamının önüne geçilmesi belde ve köylerde.

99 DEPREMİ YAŞANMIŞ O KADAR TÜRKİYE BUNU KONUYOR AMA ZONGULDAK’TA BU ÇALIŞMA YOK MU YANİ?

  • Biz şimdi az önceki iki faydan bahsedersek sadece Ereğli ve merkezinden söz etmeyelim bizim burada Ormanlı beldesinden bunun güneyindeki köylerden Dağ köy olsun Yığılca olsun.

ORMANLI’NIN ESKİ İSMİ BAŞVİRAN ACABA NE OLDU DA VİRAN DEDİLER? ŞUANDA DA DİYORSUNUZ Kİ ORMANLI, ALAPLI BİRİNCİ BÖLGE. ORMANLI, ÇAYLIOĞLU, GÜNEŞLİ, ÖĞBERLER.

  • Oralardaki insanlarımız da buradaki binalar şimdi belediye sınırları içindeki binaların kayıt altına alınması nasıl oluyor yerel yönetimlerden yapı ruhsatını alıyorsun binanın tamamlanıyor bir mühendislik hizmeti alıyor yapı denetim firması varsa oluyor köylerde nasıl oluyor Özel İdare vasıtasıyla ama köylerimizdeki binaların durumu tam olarak bilmiyoruz veya beldelerimizdekileri de. Oralardaki yapı stoğunu da tam olarak bilmiyoruz. Oralarda da biliyorsunuz sel yaşandı. Bunların da ortaya konulması lazım Özel İdareler tarafından. Bahsettiğimiz köylerde heyelan riski çok olan yerler. Bunlar da depremlerin heyelanları tetiklediğini de biliyoruz. İster İstanbul depremi olsun veya Düzce merkez olsun bütün heyelanlı bölgeleri tetikleyebiliyor. 

·        

  • (Haber Eyüp Bektaş)

Muhabir: Mustafa Kemal Bektaş