Haber/Yorum: Eyüp Bektaş- Yazılı basın sürecini ve geçirdiği evrimleri ayrıntılarıyla örnekleriyle dile getirirken,  yakın zamanda nakit paranın ortadan kalkacağı, fatura fiş gibi tüm resmi evrakların diğer belgelerle bilgilerde tamamen dijitalleşeceğine dikkat çektiğim görüşlerimi kamuoyunu bilgilendirme açısından şöyle ifade ettim.

TİPO BASKI VE HARFLERİN TEK TEK DİZİLMESİ

Yerel basın bugün olmak ya da olmamanın çok ötesinde olmamak noktasında. Tipo baskıyla başlayan matbaacılık, matbaacılığın içindeki gazetecilik her harf tek tek dizilirdi. Bundan sayfaya bağlanır baskıya giderdi, o süreç o kadar zordu ki o kadar zordu. Kasalarda harfler böyle kutu kutu tabi ki dizgiciler onları harflerin nerede olduğunu bilir tıkır tıkır yaparlardı.

TİPODA DEVRİM ENTERTİP

Ladik Akpınar Fen Lisesi'nde Kariyer Günleri programı düzenlendi Ladik Akpınar Fen Lisesi'nde Kariyer Günleri programı düzenlendi

Ondan sonra entertip diye bir cihaz çıkmıştı o cihaz daktilo gibi buradan yazıyorsun yukarıdan kurşun dönüyor satır satır aşağıya düşerdi. Onlar sayfaya bağlanırdı, işi çok hızlandırmıştı entertip. Dizgi aşamasını çok hızlandırmıştı. Dizgi aşamasına gelmeden önce işte muhabir gazeteci gidecek haber alacak satırları daktiloda yazacak içeriye verecek veya elle yazacak. Tabi ki o dönemde fotoğraf falan yoktu. Fotoğraflar hazır klişe gelirdi kurşuna basılmış İstanbul’da yaptıracaksın günlük asla fotoğraf kullanamazsın. Entertip ile birlikte hızlanan tipoyu aşan ofset baskı oldu. Ofset baskı da neydi fotoğraf kullanabiliyorsun. Aydıngere çekiliyor haberler aydıngere çekiliyor aydıngerde sayfa bağlanıyor baskıya giriyor ofset baskı o bir devrimdi gazetecilikte büyük bir devrimdi. Çünkü günlük fotoğraf olayın fotoğrafını kullanabiliyorsun.

FAKS BİZE İLAÇ OLDU

Süreç bu dönemde dışarıdan gelen haberlerin alımında otobüslerin önüne giderdi gazeteciler veya elemanlar, otobüslerin önüne giderdi fotoğrafları veya notları alır onları haber merkezine götürür öyle çalışırlardı. Ne zaman ki faks çıktı faks bizim için çok büyük devrimdi. Herhangi bir yerden koyuyorlar yazıyı hemen karşında önüne çıkıyor direk sen kontrolden sonra habere çevirdikten sonra direk dizgiye gidiyordu. Dizgi bilgisayar, bilgisayara dönmek de bir acayipti. Ben ilk gördüğümde görmenin ötesinde kullanmaya başladığımda daktiloya alışmışız tıkır tıkır tıkır bilgisayarda yazıyorsun yazıyor mu diye bakıyorsun. Bilenler diyordu sen yaz o kendisi satır başı yapar falan diye onları da gördük. O sayfa tasarımlarını da gördük.

DAĞITIM DEYİP GEÇMEYİN

Nihayetinde yerel basın haberci haberini alıyor dizgiye gidiyor dizgiye gitmeden önce kontrolden geçiyor yeniden bakılıyor baskıya gidiyor baskı demek kalıp demek kağıt demek mürekkep demek. Daha sonra ne oluyor? Dağıtıma gidiyor. Bir kentte hemen yanında değil ki kocaman kentin bir mahallesi var Ereğli’de Alaplı var Zonguldak var Kışla var, Kepez var, Bozhane var, Kemer var düşünün her tarafa bir dağıtıcı gidecek. Nasıl gidecek ne kadar zamanda gidecek? O ayrı başlı başına büyük bir olay.

VE DİJİTALLEŞME İLE TANIŞMA

Günümüze geldiğimizde dijital devrim diye bir olay yaşandı, internet yaşandı. Artık tümüyle sosyal medya ile birlikte habercilik alanı çok daha genişledi. Okuyucu çok daha arttı, binlerce milyonlarca arttı. Yerel basında bir gazete 500 basıyorsa şimdi 1 haber 5 milyona kadar gidebiliyor. Dünyanın her tarafına gidiyor internet sınırlı değil ki. Yani Ereğli’de bastığınız bir haber yayınladığınız bir haber internete attığınız bir haber dünyanın her tarafında okunabiliyor.

Böyle bir süreç içerisinde sadece Ereğli’yi örnek verdiğim şu yazılı basın internet devriminin karşısında müthiş geriledi.

YAZILI BASINA DARBE OLDU

Geriledi geriledi geriledi… Ve şuanda yazılı basının yayınlanmasının hiçbir anlamı yok. Niye yok? Yayınlanan gazetelerin gazetelerde çıkan haberlerin hepsi internet sitesinde var. Yani hiçbir gazeteci hiçbir gazete elde ettiği bir haberi ertesi güne bekletemiyor. Çünkü zamanla yarışıyorsunuz. Sizin rakipleriniz var hatta rakipleriniz sadece gazeteler değil sosyal medya var.

DİJİTALLE HABERE ANINDA ULAŞMA

Herkesin elinde cep telefonu var, herkesin elindeki cep telefonuyla fotoğraf çekiliyor video çekme şansı var. Bunları takır takır atabiliyorlar. Böyle bir rekabetin içerisinde yazılı basın bitti ve bizim bugün yayınlanan gazetelerin hepsi affedersiniz ama yazık günah. Başka bir ifade kullanacağım kullanamıyorum. Gazetelerin üzerindeki tüm haberlerin hepsi bayat. Hepsi bayat. Bayat haberlerle okuyucu kim alır? Gazeteye baktığın zaman ulusal düzeyde yaygın düzeyde yani gazetelerin sayısı dip yaptı. Amiral dediğimiz gazetelerin tirajları bile neredeyse ikili rakamlara düştü. Gazetelere şuanda tamamen yazılı basın kepenkleri kapatmalı, tamamen dijitale dönmeli.

Dijitale dönmekten başka çaremiz yok. Şu elimizdeki telefonla affedersiniz her yerde haber okuyorsunuz. Tıklıyorsunuz buradan açıyorsunuz Ereğli Önder Gazetesi’ni her haberi görüyorsunuz.

Ne diyor? Ereğli’nin İl Olma Konusu Askıda. Ben bu haberi yarına bekletemem ki. Az sonra rakibim atacak.

ATLATMA HABERCİLİK DE SANAL DÜNYADA

Yani habercinin ruhu olan atlatma habercilik falan hepsi dijital devrimle birlikte yazılı basını dışladı, yazılı basın bitti.

Şunu söylemek istiyorum özellikle bazı yerlerde bunu ifade ediyorlar yok basının okunma sayısı azalmadı falan diye tam aksine çok arttı okunma sayısı çok çok arttı. Yazılı basının okunma oranı dip yaptıysa bunun okuyucuyla veyahut yayın organıyla ilgisi yok.

MATBAACILIK DA GÜN SAYIYOR

Dijital devriminin karşısında hiç kimse duramayacak. Bakın matbaacılığı da aynı tehlike bekliyor. Yakında para kalkacak ortadan. Fatura fiş kalktı. Artık seçimlerde bile reklam afişleri falan hepsi dijital platformlara taşındı. Matbaacılık artık can çekişecek. Matbaacılık gidiyor. Yazılı basının bu nedenle bitti şuanda var olanlar da prestij anlamında devam ediyor. Yazılı basının tamamen baskıdan kağıttan kalıptan dağıtımdan kurtulması onlara yapılacak en büyük iyiliktir, maliyeti çok çok yüksektir. Ama dijitalin maliyeti yoktur. Bir sunucu bir yazılım yetiyor. Yani yazılı basın öyle değil. Yazılı basına veda etmekten başka çare hiç kimsenin yok. Bekleyenler 1 gün bekler 3 ay bekler 5 ay bekler 1 sene bekler 2 sene bekler… Beklemesinin sadece prestijden öteye bir anlamı yok.

Bunu da tarihe bir not anlamında belirtmek istedim.

Sevgiyle kalın.

Editör: Derya Tetik