Başlıksız 3-8

Kalpaksız Kuvayı Milliyeci gazeteci, yazar Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993’de karlı bir kış günü evinin önündeki aracına konulan bombanın patlaması sonucu katledildi. Aradan 32 yıl geçmesine rağmen, bu alçaklığın ardındaki sır bir türlü aydınlanmadı. Hukukçu Uğur Mumcu askerliğini Ağrı Patnos’ta   er olarak yaptı. Diğer askerlerden tecrit edilmiş bir şekilde 20 aylık askerliğini tamamlayan Mumcu, daha sonra o askerlik döneminde yaşadıklarını “Sakıncalı Piyade” isimli kitabında topladı. Mumcu ile aynı dönemde onbaşı rütbesiyle Ağrı Patnos’ta askerliğini yapan Alaattin Ersarı ile konuştuk. Mumcu’nun komutanı olduğunu söyleyen Alaattin Ersarı’nın anlattıklarını dinlerken inanın şaşırıp üzülmemek elde değil. Mumcu’ya neler  çektirmişler neler. Sözü fazla uzatmaya gerek yok. Ersarı’nın anlattıklarını okuyup videosunu izlediğinizde kararı siz verin.

İşte o röportaj:

Beraşlıksız 3

-Alaattin Ersarı, Karadeniz Ereğli’nin Balı Mahallesi oldu 1952 doğumlu. Alaattin, Uğur Mumcu’nun Ağrı Patnos’da Komutanıymış, asker arkadaşıymış.  Sen Çavuş muydun o zaman?

-          Onbaşıydım.

-Hangi yıldı?

-          74.

-Uğur Mumcu erdi.

-          Sakıncalı Piyade Er. Hiçbir eğitim kapasitesi yok, her şey yasaktı.

-Her şey yasak derken tuvaleti de yasak değildi ya?

-          Yasak

-Nasıl yani?

-          Yemekhane de yasak.

-Tuvalete gitmiyor muydu bu adam?

-          Gidiyordu ayrı gidiyordu. Herkesin girdiği anda tuvalete giremiyordu?

-Milleti boşaltıp öyle mi giriyordu tuvalete?

-          Yani boş zamanlarda giriyordu tuvalete. Her şeyi öyleydi?

-Yemekhanede birlikte yemek yemiyor muydu?

İKİ BİSKÜİT ARASINA LOKUM KOYARAK YERDİ

-          Yasaktı. Yani askerlerin olduğu yere girip de yemek yiyemiyordu. Yalnız yemek zorundaydı. Benimle görüşmesi de yasaktı ben komutanı olduğum halde benimle konuşması dahi yasaktı. Kantinde, dershanede orada ben ona kendim bisküvi alıyordum lokum alıyordum iki bisküvinin arasında rahat lokumu alıyordu onu yiyordu. Onunla idare ediyordu.

-Rahat lokum ne?

TEK BAŞINA OTURACAK KİMSEYLE MUHABBET ETMEYECEKTİ

Bildiğin normal lokum. Tatlı lokum yani. Patlıcan konserve alıyorduk, sarma alıyorduk yaprak sarma ayrıyeten gizli vaziyette ona yediriyordum. Karnını doyurmak için, muhabbet ediyorduk. Ben demlik söylüyordum kendime çay ona da verirdim ama bana yasaktı yani onunla oturmam muhabbet etmem yasaktı. Her şey yasaktı. Tek başına oturacak kimseyle muhatap etmeyecek şekildeydi. Eğitim yasaktı, eğitim alanına gelirde oradaki eğitim alanında yoklamadan sonra tekrar tersine giderdi o kantin dershane kısmına otururdu orada akşama kadar otururdu. Eğitim yasaktı.

-Nasıl vakit geçirirdi peki, kitap falan okuyor muydu?

-          Yok yasak, gazete, kitap herhangi bir şey yasak ona her şey yasak. Yani açık hava cezaevi gibi yaşıyordu. Öyle bir yaşantısı vardı. Sadece o değil bunun gibi vardı yani daha personel vardı.

-Bunlar siyasi düşünceden dolayı mı?

-          Tabi o zaman ki döneme göre siyasi düşünceden dolayı mahkum diyelim yani. Mahkum sayılır yani. Mahkumiyet mahkumları her şeyden.

-Ne kadar zaman bir arada kaldınız?

-          Yaklaşık olarak onunla beraberliğim benim hemen hemen 6-8 ay civarında falan kaldık.

-Sen ondan önce terhis oldun?

-          O benden önce terhis oldu.

-Kaç ay yaptı o askerliği?

-          Aynı şekilde 20 ay.

-Senden önce gelmişti o zaman?

-          Benden önce gelmişti, ben geldiği günü bilmiyorum, ben dağıtımda onunla görüştüm tanıştım.

-Çünkü ona yedek subaylığını yaptırmadılar er olarak yaptı o süre içinde hep tecrit edildi.

-          Bizim onunla gizli saklı muhabbetimiz vardı, sohbet vardı ikimizin arasında sohbet vardı.

-Ne konuşurdunuz mesela?

-          Siyasi konularda hiçbir şey.

-Yok siyasi değil de ne konuşursunuz?

, ,

                ODTÜ’DE GÖREVLİ OLDUĞUNU SÖYLERDİ

-          Muhabbet ediyorduk yani, memleketten işten güçten ben madenden bahsederdim kendi hayatımdan bahsederdim o da, okuduğu dönemleri anlatırdı durumlarını anlatırdı, gazeteci olduğunu söylerdi. Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde görevli olduğunu söylerdi. Ama ne görevi vardı orasını ben bilemem. O Terhis olduktan sonra ben de terhis oldum, sonra ben onun yanına gittim görüştük bayağı gittim gazeteye de gittim Ankara’da gazete de çok görüştük.

-Ondan sonra daha rahat konuşuyordunuz tabi?

SAKINCALI PİYADE İÇİN EREĞLİ’YE GELDİĞİNDE KÖYÜMDE BULDU BENİ

-          Çok daha rahat konuşuyorduk onun vasıtasıyla ben çok kişilerle de tanıştım. Onun çevresiyle tanıştım Bakanlarla, Milletvekilleriyle, Başbakana varıncaya kadar çok kişiyle görüştüm onun sayesinde. Ben istedim o görüştürdü. Yani söyleyecek çok şeyim var aslında da buraya Sakıncalı Piyade diye bir kitabı vardı Sakıncalı Piyade’nin galasına geldi buraya tiyatroya. Galaya geldiği zaman benim onda adresim vardı bende onun adresi olduğu gibi onda da benim adresim vardı telefon yok o zamanlar. Cep telefonu değil ev telefonu da yok o tarihlerde. Balı Köyü’ne gelmiş o patlayan arabayla beni sormuş okulda öğretmene, çocuklara sormuş çocuklar da öğretmene sormuş, öğretmen de bakıyor ben de okulun alt tarafında ikamet ediyorum o zaman bana okulun bahçesinden doğru bağırdı öğretmen ya dedi yukarıdan birisi yolda seni soruyormuş çocuklara aynı Uğur Mumcu’ya benziyor dedi. Ben de şaşırdım yani Uğur Mumcu buraya niye gelsin dedim. Okulun bahçesine geldim yukarıya doğru okulun arası 30-40 metre civarında baktım Uğur Mumcu yani gördüm tanıdım hemen neyse birbirimize sarmaş dolaş olduk, öğretmen de şaşırdı o adam nasıl seni ziyarete geldi falan dedi. Arkadaşım benim, hakikaten can ciğer arkadaşım o bana komutanım diye hitap ederdi ben ona Uğur abi diye hitap ediyorum. Oradan ayrıldı gitti. Evlendi, Güldal Hanım ile evlendi, düğününe gidemedim.

-Davet etti mi düğününe?

                BİR SANDIK VARDI İÇİ SARFLAR DOLUYDU

-          Davet etmedi, çocuğu oldu, ben de Ankara’ya gitmiştim ona hediye aldım evine gittim. Evinde de bir akşam kaldım. Bırakmadı beni, otele yerleştirmek istedi ben gideceğim dedim Ereğli’ye bırakmadı. Beraber muhabbetimiz sohbetimiz oldu. Cumhuriyet Gazetesi’nde girişler çıkışlar onlar farklı şeyler anlatmaya gerek yok odasında görüştüğümüz zaman, bir sandık vardı odasında ahşaptan o sandık yani şöyle söyleyeyim derinliği 60-70 santim derinlikte sandık 1 metreye 1 metre gibi bir sandık komple sandığın içerisi zarflar mektuplarla doluydu. Askerdeyken de mektupları geldi postacı geldi, bana aç dedi oku dedi. Ben dedim senin mektuplarını okumam dedim oku dedi, onu oku şu diğerlerinden de çek bir tane içinden onu oku aynı dedi, değişen bir şey yok.

-Okuyucu mektupları?

MADENCİ GREVİNDE KOLKOLAYDIK

-          Okuyucu mektubu değil, ben artık bilmiyorum ama mektup geliyordu. Bana anlatıyor bazı konularda mektuplarının içeriğini merak etmedim onun anlattıklarıyla yola çıkıyorum genelde tehdit mektupları yani. Gelen mektuplar bana anlattıkları sonrasında araştırması soruşturması yapıldı cinayet işlendi, cinayet işlendiği zaman ben burada Sahil Taksi’den taksi tuttum gittim cinayetin işlendiği gün. Sanki ben kurtaracağım hesabında arkadaşım öldürülmüş. Gittim ama benim yapacak bir şeyim yok içeriye kadar gittim fakat ölüsünü göremedim. Duvarda parçalarını gördüm, ağladım yıllardır ağlıyorum arada hala gözümden yaş geliyor. Çok sevdiğim bir adamdı arkadaştı, bahsederken bile duygulanıyorum yani. Çok farklıydı. Ruhu şad olsun. Çok iyi arkadaşımdı benim. Anlayışlı her şeyi bilen o kadar yıl arkadaşlık yaptık bana politikadan hiç bahsetmedi. Hiç bahsetmedi. Bana şu bu yorumu yapmadı yani şöyle yap böyle yap demedi. Benim madenci olduğumu biliyordu madenciliğin ne olduğunu biliyordu. Ben onun yorumlarını yapıyordum. Tedbirlerini anlatıyordum zaruri sakıncalarını anlatıyordum. O da kalemine alıyordu bazen. Hatta şöyle söyleyeyim 91 senesinde madenci grevinde greve geldi grevde de görüştük onunla biz hatta koluna girdim ben onun o da bizimle beraber katıldı grev mitingine, bakılabilir arşivlerine yani nasıl söyleyeyim madencinin yanında olan bir insandı. Yorumlarıyla desteğiyle görüntüsüyle her türlü madenciliği savunan bir adamdı. Yani anlatacak fazla bir şey yok ya. Ben yenge derim Güldal Hanıma, meclis başkanlığı yaptı, milletvekilliği yaptı araştıramadı bulamadı engellendi vs. o sandığı merak ediyorum hala yıllardır da merak ediyorum o sandığın içindeki zarflar ne oldu? O zarflar da hiçbir yazı yok muydu? O zarflar üzerinden o mektuplar kimlerden geldi hiç tespit edilmedi mi? Hala merak içindeyim. O zarflardaki yazılar her şey olabilirdi.

-Senin Uğur Mumcu’nun birlikte askerlik yaptınız da, geçen sene Atatürk Anıtı önüne geldin işte anma törenine geldik kimse yoktu işte biliyorsun.

-          Ben vardım işte.

-Ben de karanfil aldım geldim oraya işte. Sana dedim ya orada çocukluk arkadaşımın Uğur Mumcu’nun askerlik arkadaşı olduğunu bilmiyordum. Ama öğrenmiş oldum bu arada sen de bu anıları anlatmış oldun. Biz de okuyuculara onu aktaralım.

-          Bir oğlu bir kızı var, abisi görme engelli Ceyhan Mumcu avukat, o da rahmetli oldu herhalde. Bilemiyorum. Kırşehirliler zaten. Hayatın ne olduğunu bilen insanlar.

-Cinayetin üzerindeki perde aralanmadı.

-          Aralanmadı, sadece o değil ki onun gibi neleri var?

Haber: Eyüp Bektaş

Bern1Aşlıksız 3

-           

Muhabir: Mustafa Kemal Bektaş