Yazan: Fikret ARIT

Perşembe günleri saat 18.00 da Sirkeci rıhtımından kalkan İnebolu postası, Akçakoca ve Alaplı’ya uğrayarak Cuma günü 12.30 da bir liman ve sayfiye şehri olan-Ereğli’ye gelir. İstanbul Ereğli arasında doğru otobüs seferleri olduğu gibi Ereğli’ye 67 kilometre mesafedeki Devrek’ten aktarma sureti İle Zonguldak ve Ankara’ya da gidilir. Zonguldak’a ayrıca doğru otobüs ve motor seferleri de vardır. 115 kilometre olan Zonguldak yolu otobüsle beş saat çektiği için umumiyetle büyük tenezzüh motorlarının üç saatte aldığı deniz yolu tercih edilmektedir.

Kuzeyinde, denize doğru büyük bir çıkıntı yapan “Bababurnu” ve “Keşif” tepesi ile liman bulunan; doğu sırtlarında kale harabeleri; güneyinde “Göztepesi”, “Uzunkum”, “Filtepesi” ve “Gülüç” ırmağı; batısında da Karadeniz olan Ereğli eskiden de tabii vaziyeti dolayısıyla Karadeniz’in en ehemmiyetli sığınak limanlarından biri idi. Sahilin ortasındaki Bozhane semtinden denize doğru uzanan 450 metre boyundaki eski dalgakıranın döküntüleri hala durmaktadır. Dalgakıran, Milattan beş asır evvel bu mıntıkaya yerleşen Meğarlar tarafından yapılmıştır. Tarihi Milattan 1800 yıl öncelerine dayanan Ereğli’nin ilk devamlı sakinleri Meğarlardır. İlk adı esatir ilahlarından Herkül’e izafeten Herakles olan Ereğli dördüncü asırda Tiran’lar tarafından idare edilmiş, kısa bir zaman sonra Ligmakos’un idaresine geçmiş, 281 de de muhtariyete kavuşmuştur.

Romalıların hükmü Anadolu’ya yayıldığı sırada Herakleia, Mitridat’a karşı harplerde her ne kadar tarafsız kalmışsa da gizlice ona yardım ettiği bahanesi ile muhasara ve tahrip edilmiş, fakat yeniden tamir olunarak Galatlara verilmiş, bilahare Roma eyaleti hudutları içine girerek adı Ponto olmuştur. Bazı tarihçiler her ne kadar Ereğli’nin 1360 yılında Murad Hüdavendigar tarafından Cenevizlilerden alındığını yazmakta iseler de tarih öğretmeni olarak Ereğli’de bulunduğu sırada dokuz yıl uğraşarak Karadeniz Ereğlisi tarihi ve kitabeleri adında henüz neşredilmemiş bir kitap hazırlamış olan Antalya Öğretmen Okulu Müdürü Tahsin Aygün bu iddiayı kabul etmeyerek diyor ki:

O devirlerde Cenevizlilerin Ereğli’deki hâkimiyeti sadece ticari mahiyette idi. Ereğli Sultan Beyazıt tarafından Bizans’tan alınmıştır. Göztepesi’ndeki mezar. Sultan Orhan’ı karşılayıp muhtemelen surlar dışındaki bu mevkiyede getirmiş olan eski, maruf Türk ailesi Şirvani zadelerden Seyid Nasrullah yahut Yahya Nasrullah’a aittir. Kavakdibi’ndeki içi su dolu “Dımdım” mağarası mitolojik devirden kalmadır. Bizanslı Pavsanyanus üç gün, üç gece bu mağarada kalarak günahlarının affı için dua etmiş ve ilahi bir sese mazhar olmuştur.

Eskiden içindeki bir kızla oğlan freski yüzünden halk arasında “Oğlan-Kız” mağarası diye de anılan bu ayazmaya “Dımdım” adı, içindeki damlayan sudan ötürü verilmiş. Mağaranın karasevdaya tutulanlara çok iyi geldiği söyleniyor. Azim Konserve Fabrikası sahiplerinden Halil Dölen : “Ben buna yakinen şahidim diyor. Vakti ile bizim fabrikada çalışan Vasil Luludis adında evli barklı bir Hıristiyan bir vatandaş vardı. İstanbul’da bir kıza tutulmuş. Ah ettikçe ağzından alev çıkardı sanki. Üç gün ardı ardına Dımdım’a giderek dua etti. Üçüncü günün sonunda derin bir nefes alarak “Çok şükür kurtuldum” deyişini dün gibi hatırlarım.”

1800 haneli Ereğli’nin nüfusu 8.500 köyleri ile 60.000 i buluyor. Mehmet Çelikel’in 100.000 lira yardımı ile 14 kilometre mesafedeki Soğanlı köyünden Ereğli’ye su getirilerek evlere tevzi edilmiş İsmail Dölen adında Ereğlili bir müteşebbisin 1930 yılında kurduğu Azim konserve fabrikası Türkiye’de, Türk işçisi ile ilk balık konservesini yapan müessese. Sebze ve reçel konserveleri de yapan fabrikanın Ereğli’nin meşhur çileğinden yaptığı konservelerden Zonguldak’ı ziyareti sırasında Irak Kralı’na da hediye edilmiş.

Ereğli’nin senelik çilek ihracatı 500 ton civarında. Kazanın sebze ve yemiş gibi bol, güzel ve meşhur olan bir istihsali de balık. Zaten Bababurnu ile Sakarya deltası arasındaki saha Karadeniz’in balık bölgesi. Başta barbunya ve lüfer olmak üzere zamanında hepsi bol bol yakalanan balıklar soğuk hava deposu bittikten sonra mebzul miktarda ihraç edilebilecek.

Çamlı ve Kandilli kömür ocaklarından havai hatla Armutçuk mevkiine nakledilen kömür oradan 14 kilometrelik bir demiryolu ile Ereğli’ye getiriliyor. Bu miktar şimdi günde 1000- 1500 ton arasında. Bütün tesisler tamamlanınca günde 4000 tonluk bir nakil ve yükleme yapılabilecek. Hem bir barınak, hem de kömür yükleme limanı olarak inşa edilen Ereğli limanı 1000 ile 6000 tonluk gemilerden 30, 50 ile 500 tonluk gemilerden de 140 deniz vasıtası alabilecek büyüklükte.

Ereğli büyük hususiyetler arz eden bir sahil kasabası Şehrin doğusu liman ve askeri tesislerle bir sınai ve askeri bölge. Doğu yamaçları ve güneyi; çarşısı, iskelesi ile iskân bölgesi. Güney ucundaki “Uzunkum” ise sonsuz imkânlara malik olan bir deniz ve sayfiye mahalli. Karadan, Devrek şosesinden ayrılan bir yolla en fazla on dakikada, denizden de daha kısa bir zamanda motorlu sandallarla gidilen Uzunkum, adından da anlaşılacağı gibi sere serpe Karadeniz kıyılarına uzanmış ve tam bir plaj hüviyetine haiz olan geniş bir sahil. Kumsalın sağında küçücük bir su olan Karasakal deresi, güney ucunda da Gülüç ırmağı akıyor, Geride bir yüzü Karadeniz’e, diğeri de Gülüç ırmağına bakan “Filtepesi” adında çilek tarlası. Kumsalın gerisindeki ağaçlıklarda bir büfe ve bir gazino, üzgün üzgün sadece beş, on kişinin açıkta soyunup denize girdiği kumsala bakıyor. Poyrazın buraya sadece rüzgârı geliyor. Git git diz boyunu aşmayan denizi sakin. Gazinoların önüne isabet eden sahilde iki tahta iskele var. Ara, sıra bir motorlu sandal yanaşıyor, dört, beş genç çıkıyor. Onlar da koca kumsalda kayboluveriyor. Kum taşıyan kamyonların sesi de olmasa Karadeniz’in en güzel plaj ve sayfiye yeri olmağa namzet “Uzunkum” asırlık uykusundan hiç uyanmayacak. Uyuyor. Prenses Amastris’in Amasra’yı kurmaya gittiği günden beri uyuyoг. Bizans asilzadelerinin Şile’ye sayfiyeye gittikleri zamandan beri uyuyor. Akçakoca misafirlerine yer bulmak için çırpınırken o uyuyor. Bakalım daha ne kadar uyuyacak.

Bursa Nilüfer’de zirai ilaç ambalaj atıkları kontrol altında Bursa Nilüfer’de zirai ilaç ambalaj atıkları kontrol altında

HAFTA Dergisi Sayı: 47

25 Kasım 1955

Yayına Hazırlayan: Gürdal ÖZÇAKIR

Whatsapp Image 2025 01 04 At 17.03.42

Muhabir: Mustafa Kemal Bektaş