Mektup 1

MS 25.01.2009

Manisa'da toprak sağlığına uluslararası proje Manisa'da toprak sağlığına uluslararası proje

Sevgili Herkül,

Sana böyle “sevgili” diyerek hitap etmiş olmama kızmamışsındır umarım. Sen Zeus’un oğlu olarak daha yüce sanlarla anılmaya alışıksındır. Ama izin ver ben, bir hemşerin olarak sana böyle seslenebileyim. Nerden hemşeri oluyoruz diye hemen aklından geçmiş olabilir, anlatacağım. Ayrıca Herkül de ne demek deme. Evet Sen Herakles olarak bilinirsin ama biz buralarda sana Herkül deriz. Bundan sonra da izninle Herkül diyeceğim.

Sevgili Herkül, sana uzun zamandır yazmak istiyordum, kısmet bu günlere imiş.

Yukarıdaki tarihe bakarsan buna bir anlam veremeye bilirsin, izin verirsen biraz dilimin döndüğünce açıklayayım: Senin buralara uğramandan nice nice yıllar sonra dünyaya gelmiş olan İsa’nın doğum yılı daha sonra insanlar tarafından bir başlangıç noktası olarak alındı. Ondan sonra da tarihler böyle atılır oldu. Neyse, lafı uzatıp bunlarla kafanı fazla karıştırmak istemiyorum.

Sevgili Herkül, izninle önce kendimi tanıtayım. Bu kadar laf edip hala kendimi tanıştırmamış olmamı bağışla lütfen. Ben , yukarıda anlatmaya çalıştığım takvime göre MS 1951 yılında, senin hani şu Hades’in ülkesini bekleyen üç başlı köpek kerberos’u önce yer yüzüne çıkartıp sonra tekrar aldığın yere geri gönderdiğin olayının geçtiği kentte dünyaya gelmişim. Senin ve Argonotların kıyıya çıktığı Akheron vadisinden  yukarılara doğru tırmandığınızda gördüğünüz, bir yaban domuzunun saldırısı sonucu yaşamını yitiren dümencinizi gömdüğünüz tepenin tam karşısına gelen ve daha sonraları buralarda egemenlik kuran kralların saraylarını inşa ettikleri Kale Tepenin yamacında iki katlı güzel bir evde dünyaya gelmişim.

Benim dünyaya geldiğim yıllarda Sevgili Herkül, bu kent “Şirin” sanıyla anılıyormuş. Kale tepe yamacındaki tüm evler birbirinden güzelmiş o zamanlar. Sonra her şey o kadar değişti ki, sana hepsini anlatacağım sırasıyla yada aklıma geldikçe. Hala kentin adını söylemedim değil mi? Kendi adımı da. Bana kısaca Hero diyebilirsin.

Seninki gibi görkemli bir adım yok. Bu bana taktıkları uzun adın kısaltılmış hali. Sen beni böyle tanımış ol.

Sevgili Herkül, işte senin bu cehennem köpeği Kerberos’u önce yer yüzüne çıkartıp sonra gerisin geriye gönderdiğin günlerde bu kent amansız bir düşman saldırısına uğramış, bizim sonradan kitaplardan öğrendiğimize göre. Belki tanırsın şu Amasya’lı Coğrafyacı var yaStrabon. O yazıyor. Sonra tarihçiler var şimdi adlarını anımsayamadığım, sonra yazarım sana. İşte o acımasız saldırı karşısında sen ve arkadaşların kentin savunmasına çok büyük yardımlarda bulunmuş, kentin düşman tarafından işgal edilip yağmalanmasını önlemişsiniz. Bu nedenledir ki kent halkı sana karşı olan şükran duygularının karşılığı olarak kente senin adını vermişler.

2

Şimdi diyeceksin ki ; “oooo, ben bu hikayeyi çok duydum. Dünyada benim adımla anılan kaç tane kent var biliyor musun sen”. Evet haklısın. Dünyada demiyelim ama bu Ege- Akdeniz çanağında, yani senin yaşadığın coğrafyada evet pek çok kent var senin adınla adlandırılmış. Ama burası farklı. Burası onların hepsinden daha önemli. Burası bir sıralama yapılsa, her yönden ilk sırayı alır. Senin de bununla iftihar etmen gerekir.

İşte o günlerde senin adından dolayı Heraklia denilen bu kentin adı zaman içinde değişime uğrayarak Ereğli olmuş. Diğerlerinden ayırt etmek için de, Karadeniz kıyısında olduğundan Karadeniz Ereğli diye adlandırılmış. Senin zamanında da bu ayırım varmış esasen, anımsarsan o zaman da HerakliaPontike denirmiş.

Sevgili Herkül, sana neden yazmak istedim? Bir de bunu açıklamaya çalışayım izin verirsen.- Senin Argo adlı gemiyle geldiğin bu kent uzun uzun yıllar senin geldiğin zamanki güzelliğini korumuş. Ben ve benim kuşağım bu güzelliğin son tanıklarıydı. Sonra her şey o kadar hızlı bir biçimde değişti ki…

“Değişim doğa yasasıdır” dediğini duyar gibiyim. Ve tabii ki her değişim iyiye güzele doğru olmuyor. Nasıl ki insanlar yaşlanıyor, elden ayaktan düşüyor yada başka örnekler de olduğu gibi olumsuza doğru değişimler o denli çok ki. İşte biz burada bunu yaşadık. Evet değişim doğa yasası ama insan aklıyla bu değişimin yönünü iyiye güzele de çevirebilir.

Bu olumsuz gördüğüm değişim – kimileri buna gelişim diyor- beni öylesine üzüyor ki, beni anlayacak birileriyle dertleşmek, söyleşmek istedim hep. Kimleri beni sadece dinlemiş olmak nezaketini göstererek dinledi. Kimileri yerden göğe hak verdiyse de zamanın çarklarını geriye çevirmek mümkün değildi. Kendimiz söyledik, kendimiz dinledik çoğu kez.

Ama beni en iyi anlayacak biri olabilir diye düşünürken aklıma sen geldin. Tabii ya. Biz seni hep andık. Fakat böylesi bir dertleşme, söyleşme için sana yazmak daha önce aklıma gelmedi nedense.

İşte bu yüzden sevgili Herkül, sana bu kente ilişkin duygu ve düşüncelerimi yazacağım.

Bu ilk mektup. Biraz giriş oldu, tanışma oldu. Bundan sonraki mektuplarda daha yoğun olacak kentimize ilişkin değerlendirmelerim.

Hoşça kal.

Ereğlili Hero

Feramuz Güleryüz

Kdz. Ereğli Tarih, Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği’nin bülteninden alınmıştır.

Editör: Mustafa Kemal Bektaş