Hamit Oktay Fennibay’ın ismini bilmeyeniniz var mı? “Hayır bilmiyorum” diyeniniz var ise inanın büyük eksiklik. Lütfen tanıyın ve bilin Hamit Öğretmen’i. Hemen şurada Atatürk Kültür Merkezi’ndeki sergiyi gidip görün ve ağaçlara nasıl hayat verdiğini bir görün. Hatta Cehennemağzı Mağaralarının oradaki küçücük kulübede tezgahının başında izleyin kendisini. Ve kendinize sorun “ben de neden yapmayayım” diye. Çünkü, hiç ummadığınız birinde veya bir çok kişinin de kendisinde keşfedemediği yetenekler vardır ve olabilir. Nice sanatçıların öncelikle hobi olarak başladıklarını da okuyup öğrenmiyor muyuz? Hamit Öğretmen’in eserlerini bir kez daha Atatürk Kültür Merkezi’nde izledikten sonra görüşlerini sorduk. Hamit Öğretmen ne mi dedi? Okuyalım mı?
- “Ağaçla uğraşmak bambaşka bir keyif her bir ağaç parçası insanı büyülüyor. Ben de bunları burada Ereğli’de yaşayan kentimizde yaşayan insanımıza sunmak istedim. Çok beğeni de aldım, herkesten önce ben kendim beğeniyorum.
- Çünkü ağaçla uğraşmak insanı dinlendiriyor, ötelere götürüyor adeta insanı cennetlere götürüyor.
- Yani 7’den 70’e herkesin uğraşmasını istiyorum çünkü ülkemizin buna ihtiyacı var. Hiç kimse boş durmamalı kendini bir şekilde motive ederek olanaklar yaratıp bir şeylerle uğraşabilir.
- Bakın örneğin size ben bir parça göstereyim. Bir yonga parçası bunu her yerde bulabilirsiniz her yerde görebilirsiniz. Ben mesela bunu bir çocuk alsın bir kolye yapsın bir küpe yapsın isterim. Mesela bir çocuk bunu alsın broş yapabilir yani bir parçadan onca eser yapılabilir. Bunu 70 yaşındaki insanımız da yapabilir çünkü onları da bu işlerin içine katmak lazım.
- Ben beşikten mezara kadar bütün insanların meşgul olmasını faaliyetlerde bulunmasını istiyorum. Çünkü oturarak insanlar sağlıklı olamaz! Bir şeyler üreterek sağlıklı olabilirler onun için en büyük ilaç üretmek, çalışmak ve bunu bir şekilde ileriye götürmek diye düşünüyorum. Yani anlatacak o kadar çok şey var ki tabi bunlar olanaklar ile oluyor. Ben bu iş benim ata mesleğim. Ben dedemden gördüm babamdan gördüm amcalarımdan gördüm. Aslen Kafkas kökenliyim ama Düzce’de doğdum dedemlerin elle ağaç yonttuklarını ondan sonra onları biçtiklerini falan da gördüm. Benim rahmetli babam da son derece ağacı işlerdi bir baltayla bile çok değişik şeyler yapabilirdi.”