Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) gönderilen yazılı açıklamada, “Bizler TİP’li Kadınlar olarak ülkemizin çeşitli yerlerinden belediye başkanlığına, meclis üyeliğine aday olduk.” Vurgusuyla siyasette yer almak istediklerini bildirdi.
TİP’in açıklaması şöyle:
Son 15 yılda gündeme gelen, müftü nikahı, 4+4+4 ile kız çocuklarının eğitimden uzaklaştırılması, gündelik yaşamın sistematik biçimde dinselleştirilmesi, “küçüğün rızası” gibi söylemlerle çocuk yaşta zorla evlendirmelerin ve çocuk istismarının önünün açılması, giyim kuşamdan kamusal yaşama kadınlara dönük müdahaleler, kürtajın fiilen yasaklanması, kutsal aile ve annelik propagandasının resmi ideolojiye dönüşmesi, 6284 Sayılı kadını şiddetten koruyacak kanunun ve nafaka hakkının saldırı altında olması, Medeni Kanun’un hedef alınması, boşanmaların zorlaştırılması, arabuluculuk ve manevi danışmanlık uygulamaları…
Bu rejimin kadın düşmanlığını ifade eden tüm bu silsilenin belli bir ekonomik mantığı da bulunmaktadır. Türkiye kapitalizminin eskisinden de saldırgan olduğu, her şeyin piyasalaştığı genelde emeğin; özelde kuralsız, esnek, güvencesiz işler yoğunlukta olmak üzere kadın emeğinin çok daha fazla sömürüldüğü bir dönemden geçiyoruz. Kadının formel istihdamının baskılanmasıyla kadın düşmanlığı birbirini tamamlayan devlet politikalarıdır.
Ekonomik, fiziksel, psikolojik her tür şiddet ve saldırılarla biz kadınlar yüzyıllardır mücadele ettik, kimse heveslenmesin haklarımızı bir bir geri alana kadar da mücadele etmeye devam edeceğiz.
Biz biliyoruz ki dünyada ve Türkiye’de kadınlara ve LGBTİ+’lara dönük saldırılara karşı ancak örgütlü mücadelemizle direnerek kazanacağız. Herkes de şunu bilsin: Doğduğumuz günden öldüğümüz güne kadar yaşam hakkımız dahil, en temel haklarımız her an elimizden alınmaya çalışılıyorsa, bu kadın düşmanı politikalar nasıl bir an olsun durmuyorsa biz de bir an olsun susmayacağız, bir an olsun hakkımız aramaktan vazgeçmeyeceğiz!
Sevgili Kadınlar, Kız Kardeşlerimiz,
İşte böyle bir ortamda bir seçime gidiyoruz. Bizler TİP’li Kadınlar olarak ülkemizin çeşitli yerlerinden belediye başkanlığına, meclis üyeliğine aday olduk. Bu, eşitlik düşmanı, sömürücü, baskıcı AKP düzeniyle kavgada en ön saflarda biz de varız demek ve bu rejimi değiştirmek için. Biz, son model arabalarıyla halkla buluşmaya gelenlerden, cebinden çıkarttığı tomarla parayı dağıtanlardan, rant uğruna insanlıklarını bile satanlardan, ekosistemi bozanlardan, ihale çakallarının desteğini alanlardan değiliz. Halkı halk yönetsin, kadınlar yönetsin eşitlikten ve insandan yana bir yerel yönetim kurabiliriz diyenlerdeniz. Biz, evde çocuk baktığı için çalışamayan, üç kuruşu yetirip tencere kaynatmaya çalışan, çalışıp emeğinin ederinin katbekat altını alan, üniversiteye gelip barınamadığı için memleketine geri dönen, “camdan sarkıyor” gerekçesiyle evlerinden kovulanlarız. Biz, siziz. Kentimizi, bizleri yokluğa, yoksunluğa mahkum edenlerden çok daha güzel yöneteceğimizi biliyoruz.
Gasp edilen tüm haklarımızı, bunun için de siyasetteki yerimizi almaya geliyoruz!
Yaşasın 8 Mart, yaşasın kadınlar!