HIfzI Topuz'un "Gülümseyen Anıları " elime ulaştığında hem sevindim, hem de üretkenliğine şapka çıkardım. Koşullar ne olursa olsun yazmayı ertelemeyen, titiz bir araştırmacı, usta bir kalem Hıfzı Topuz. Bu niteliklerine zengin arşivini değerlendirmedeki becerisini,insan sevgisini, dostlarına gösterdiği saygıyı da eklemeliyim. Bir seyahate çıkıyordum. Yanıma aldım kitabı. Yolculuk boyu bir solukta okudum. Babıâli bölümünde eski döneme değgin yeni bilgiler edindim. Çalışma arkadaşlarını, şeflerini, patronlarını anlattığı bölümlerdeki duygusal ama nesnel kalmayı başarabilen  üslubuna hayran oldum. Kitapta yer alan fotoğraflardan biri üzerinde özellikle durdum. Seminerlerde genç arkadaşlara  gazetecilik mesleğinde dayanışmanın önemini vurgular, sendikanın işlevlerinden  söz ederken sözü eskiye getirir şunları söylerdik: "Biliyor musunuz ki sendikanın kurulduğu ilk yıllarda kurucuları ve yöneticileri arasında gazetelerin yazı işleri müdürleri de yer alırdı. Demek ki gerçek fikir özgürlüğü ve demokrasi için gazeteciler daha o yıllarda dayanışma örneği veriyorlarmış." Genç meslektaşlardan kimine bu  anlatılanlar ilginç gelir, arşivleri araştırırlar  ama çokluk inanmaz görünürdü. Şimdi "Gülümseyen Anılar" kitabında yer alan fotoğrafa bakıyorum. İşte size belge. İstanbul Gazeteciler Sendikası'nın  ilk yönetim kurulu. Yıl 1952. Soldan başlayarak fotoğrafta yer alanların isimlerini okuyalım: Hıfzı Topuz, İzzet Aykol, Ecvet Güresin, Cevat Fehmi Başkut, Sami Teziş, Ali İhsan Göğüş ve Faruk Demirtaş.
Nerden nereye değil mi?
"Gülümseyen Anılar" çok özel bir kitap olmuş. Yazarın "Eski Dostlar" çalışmasını biraz gölgede bırakmış gibi geldi bana. Üslup, içerik zenginliği açısından ve işlenen konulardaki derinliği dikkate aldığımda böyle düşündüm.. Kitabın "Paris Anıları bölümünde yer alan Picasso  söyleşisi ise yazarın gazetecilik iştahını, muhabirlik inadını belgeleyen çok önemli bir örnek. Picasso söyleşisinin sonuna eklediği, ressam Avni Arbaş'tan aktardığı anekdot ise çok çarpıcı. Kitaptan alıntılayarak okurla paylaşmak istedim: 
"Avni ve eşi Henriette bir yaz günü Antibes plajında Picasso ile karşılaşmışlar. Henriette  Picasso'ya 'Hayatta üç kişiyle karşılaşmak isterdim.' demiş, 'Siz, Charlie Chaplin ve  Paul Robeson.' Picasso gülümseyerek 'Ya Nâzım' demiş, Onu tanımak istemez miydiniz?"
Kitabın sayfalarını çevirirken evrensel başarıyı yakalamış nice sevdiğim şairle, karikatür sanatının, yazın dünyasının ustaları ile sanat, bilim insanlarıyla karşılaşıyorum. Yaşadığı tüm bu güzellikleri, güzel insanları bizlerle, okurlarıyla paylaştığı için de Hıfzı Topuz'a teşekkür etmek istiyorum.
Kitap beni sanki bir başka dünyaya götürdü. Dostluğun, sevginin, paylaşmanın, insanın salt insan olduğu için değer kazandığı, sevgi gördüğü, hak ve adaletin eşit dağıtıldığı bir dünyaya…
Gülten Akın'ın "Kimse" şiirinin dizelerini yineleyip duruyorum şimdilerde:

İtip beni balıma dadanan
Bu çağı sevmedim