10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı’nın yıldönümünde kısa ve öz bir açıklama yapan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Kdz. Ereğli Temsilcisi Eyüp Bektaş, bir kez daha etik değerlerden uzaklaşılmaması gerektiğini işaret etti.
Bektaş, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumlulukları Bildirgesinin her gazetecinin meslek Anayasası olduğuna vurgu yaptığı açıklamasında, bildirgedeki gazeteci tanımını şöyle paylaştı:
“ Günlük yahut süreli, yazılı, görüntülü, sesli elektronik veya dijital basın ve yayın organında, kadrolu, sözleşmeli ya da telif karşılığı, haber alma, işleme, iletme veya görüş, fikir belirtme görevi üstlenen ve asıl işi ile başlıca geçim kaynağı bu olup, çalıştığı işletme ile ilgili yasalar karşısındaki konumu bu tanıma uygun olanlar gazetecidir.”
Yine bildirgeden “Gazetecinin Sorumluluğu” şöyle anlatılıyor:
“Gazeteci; basın özgürlüğünü, halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüstçe kullanır. Bu amaçla her türlü sansür ve oto sansürle mücadele eder. Gazeteci, önce halka ve gerçeğe karşı sorumludur. Bu sorumluluk kamu otoriteleri ve işverenine olan sorumluluklarından önce gelir. Bilgi ve haber ile özgür düşünce, herhangi bir ticari mal ve hizmetten farklı olarak toplumsal nitelik taşır. Gazeteci, ilettiği haber ve bilginin sorumluluğunu üstlenir. Gazetecinin özgürlüğünün içeriğini ve sınırlarını, öncelikle sorumlulukları ile meslek ilkeleri belirler.”
Günümüzde özellikle yerel basında görev yapan gazetecilerin çok yönlü baskı ve dayatmalarla karşı karşıya kaldığını da ifade eden Bektaş, “mesleki etik kurallar asla göz ardı edilmemeli” dedi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti gönderdiği 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ile ilgili yazılı açıklamasında gazetecilerin haksız gözaltı, tutukluluk ve sansürle karşılaştığına dikkat çekti.
TGC’NİN AÇIKLAMASI
“2025 yılında da 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü basın özgürlüğü açısından karanlık bir tablo ile karşılıyoruz.
Basın Kanunu’nun çıkarılması için verilen mücadele sonucu 1961’de gazeteciler için önce ‘bayram’ olarak ilân edilen, 1971’de ise basına uygulanan baskı nedeniyle adı ‘Çalışan Gazeteciler Günü’ olarak değiştirilen 10 Ocak’ta haksız gözaltı ve tutukluk, sansür, Basın İş Yasası ile çalıştırılmamak, düşük ücret, sendikasızlık ve işsizlik en ağır sorunlar olarak gündemimizde yerini koruyor.
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Örgütünün hazırladığı 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye, 180 ülke içerisinde 158'inci sırada yer alıyor.
18 gazeteci cezaevinde tutulurken gazeteciler haklarında açılmış davalarla, yaygınlaşan adli kontrol uygulamalarıyla baskı altına alınmaya çalışılıyor.
İktidar Dezenformasyon Yasası’nın ardından gündemde tuttuğu Etki Ajanlığı Tasarısı ile gazeteciliği suç olarak göstermeye çalışıyor.
Hem iktidar hem de bazı muhalefet partileri tarafından hedef gösterilen gazetecilere fiziksel saldırılar sürüyor. Saldırganlar cezasızlıkla ödüllendiriliyor.
Ülkenin basın özgürlüğü karnesi ne kadar kötü olursa olsun basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü önündeki engellerin kalktığı, cezaevindeki gazetecilerin özgür kaldığı, haberin ve gazeteciliğin suç olarak görülmediği günlerde gazetecilik yapma umudumuzu koruyoruz.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak üyelerimizin ve tüm meslektaşlarımızın Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyoruz."
10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ OLARAK NASIL İLAN EDİLDİ?
4 Ocak 1961'de basın çalışanlarına bazı haklar ve yasal güvence sağlayan 212 sayılı Basın İş Kanunu Resmi Gazete ’de yayınlandı. Ancak dokuz gazete patronu, 212 sayılı yasaya ve Basın İlan Kurumu’nun oluşmasına ilişkin 195 sayılı yasaya karşı çıktılar. Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul ve Yeni Sabah’ın patronları ortak bildiriye imza atarak gazetelerini üç gün kapattıklarını duyurdu. İstanbul Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve İstanbul Gazeteciler Sendikası ise çalışanlarla birlikte karara katılmadıklarını açıkladı. Ellerinde “Simidimiz ve hürriyetimiz için”, “Çalışan gazeteciye cop, patrona hazırlop” gibi dövizler taşıdılar. “Dokuz patron olayı” olarak basın tarihine geçen bu gelişme üzerine gazeteciler üç gün boyunca İstanbul Gazeteciler Sendikası çatısı altında ‘Basın’ adlı bir gazete yayımladı. Basın Gazetesi 11 Ocak günü yayına başladı ve üç günlük boykot sırasında yayınını sürdürdü. Üç gün süren bu dayanışmanın ardından 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı olarak kutlanmaya başlandı. 1971 yılındaki askeri müdahaleden sonra gazetecilere yönelik ağır baskılar nedeniyle günün adı, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” olarak değiştirildi.
AYAROĞLU’NDAN AÇIKLAMA
Çağdaş Gazeteciler Derneği Zonguldak Şube Başkanı Ali Ayaroğlu da, 10 Ocak günü ile ilgili görüşlerini şöyle sıraladı:
“Ülkemizde basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü, bireylerin temel hak ve özgürlükleri 64 yıl öncesinden çok daha kötü durumdadır.
Basın özgürlüğü, basın emekçilerinin özlük hakları örselene örselene anlamını yitirmiştir…
Anadolu basını artık yok hükmündedir.
Ülke genelinde; “tek sesli, tek taraflı medya ” uğruna Anadolu basını yok edildi. Tarafsız ve objektif haberlere ulaşım engeli getirilerek yeni bir sansür ve yok etme uygulaması başlatıldı.
Ülke genelinde yerel basında görev yapan arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğu sigortasız ve boğazı tokluğuna çalışmaktadır.
Bizler halkın haber alma, gerçekleri öğrenme ve bilgilenme hakkının savunucusu olmayı sürdüreceğiz. Eğer Basın özgür değilse o ülkede özgürlükten ve demokrasiden söz edemeyiz. Bizim görevimiz, meslek ilkelerinden ödün vermeden, ilkelere bağlı olarak görevimizi yerine getirmektir.
İlkesiz ve asparagas gazetecilik bugün gelinen noktada son derece etkili olmuştur.
Tüm basın emekçisi arkadaşlarıma sansürü olmayan, özgür ve emeklerinin karşılığını aldığı 10 Ocaklar diliyorum.”