Bir Pazar günü salonda televizyon açık ve ben de mutfakta bir şeyler hazırlıyorum ki, “yaşam paylaşmaktır” sözünü gerçekleştirenlerden biri olayım. Televizyondan gelen türküler neşe veriyor. Bazı günler (tabi ki sıklıkla) bir video kanalına tıklarım ve orada seçmece yapmadığım için akışına gelen türkülerle yoğrulurum. İnanın hiç dinlemediğiniz türküler ve sanatçıları böyle dinleme şansı buluyorum. Umut ve Uğur’u da böyle tanıdım. Buram buram Anadolu. Yine bir Pazar günü ve yine türküler derken, yayım sırasındaki sanatçının “ben Ereğliliyim” demesi üzerine, herşeyi bıraktım ve koştum salona.
Koşulmaz mı?
Kraşımda Kardeş Türküler grubunun ünlü mü ünlü sanatçısı Feryal Yöney konuşuyor.
İçim pırpır.
“Acaba yanlış mı duydum?” diye sorguluyorum kendimi.
Anlattıkça anlatıyor.
Çocukluk yıllarını.
Eğitimini.
Ereğli lisesindeki yıllarını.
Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı. Üniversitede Folklor Kulübü (BÜFK) bünyesinde yürütülen müzik çalışmalarına nasıl katıldığını ifade ederken su gibi içiyorum sözlerini.
Evet “Ereğli Lisesi” dedi. İçimden bir ses “Ereğli Lisesi Mezunları Derneği bunu biliyor mu? Pilav günü düzenliyorlar. Çağırsalar ya, Feryal Yöney’i diyorum.
Konuştukça konuşuyorlar da, bir türlü benim “Ereğliliyim” sözüne açıklık getirmiyorlar ki. Mutfakta çay mı, tavadakiler mi yandı aklımın ucuna bile gelmiyor.
Aman be ne olursa olsun.
Şu işi yakalamalıyım!
Derken dedi Feryal Yöney.
Konya imiş Ereğlisi.
Yukarıdan aşağıya kıpkırmızı oldum.
Ama tesellim de vardı hani.
Çünkü “Ereğli” demişti.
O da yeter yani.
-Eyüp Bektaş