İstiyorum ki, sokakta, dedikodu yuvalarında, şuralarda buralarda vatanı kurtaran aslanlarımız çıksınlar ortaya ve kimseye hakaret etmeden, kişi hak ve özgürlüklerine saygılı biçimde Kdz. Ereğli’de yaşayan vatandaş olarak söz haklarını kullansınlar. Düşüncelerini, görüşlerini, önerileri ve eleştirilerini kamuoyu ile paylaşsınlar. Bunun adına hep binlikte katılımcılık diyelim ve yararlanalım. Bu amaç, yıkıklar şehri Karadeniz Ereğli’nin hizmete ve ilgiye açlığını duyurmaktır. Yerel seçimler öncesinde aday adayları ve daha sonra aday olacak hemşehrilerimize yol olsun, ışık olsun. Kdz. Ereğli’mizin kültür ve sanatla uğraşan öğretmenlerimizden Cemil Baykal’a da “nasıl bir yerel yönetim istersiniz?” sorumuzu yönelttiğimizde çok faklı görüşler aldık.
Cemil Öğretmenimizin çok farklı bakış açısının hepimiz için ne kadar önemli olduğunu okuduğunuzda daha iyi değerlendireceksiniz.
Cemil hocam merhabalar, önümüzde yerel seçim var. 31 Mart’tan sonra yeni bir belediye başkanı kim olur veya eskisi devam eder bilmiyşoruz. Yeni bir belediye meclisi veya eskilerden bazıları devam edecek. Partiler ve kişiler gelip geçer de; Ereğli baki. Biz Ereğli’de yaşıyoruz. Merak ettiğim şu; kişilerle hiç işimiz yok. Siz bir öğretmensiziniz, eğitimcisiniz ve sanatla uğraşıyorsunuz. Nasıl bir belediye yönetimi bekliyorsunuz? Genel anlamda yani. Sanat anlamında olur, ekonomik anlamında olabilir, sosyal yaşam olabilir, Siz ne düşünüyorsunuz?
- ATATÜRK’ÜN SÖZÜNÜN ANLAMI BU DEĞİL
-
- Valla ben sanattan önce gelen şeylerin olduğuna inanıyorum. Öyle deyince hem sanatla uğraşıp hem de sanata ihanet eden bir tipmişim gibi görünmeyeyim. Ama doğru olan bu bence. Çünkü en çok kullanılan şeylerden biri şudur Atatürk’ün meşhur sözü sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir. Bu bizim sanat için söylenmiş bir söz değil. Herkes öyle zannediyor. Atatürk’ün yurt gezilerinde ki Adana’ya birkaç kez gitti o. Adana’da esnafı zanaatçıyı toplayıp onlara söylediği bir söz. Yani hayat damarları ne demek? Bir fırıncı olmazsa olur mu? Ne bileyim bir nalbant olmazsa olur mu? Bir ayakkabıcı olmazsa olur mu? Böyle düşün, o zaman çok doğru bir söz. Ama bunun sanat için söylendiğine inanmıyorum ben. Ama bizim sanatçılar onu böyle havada kaptılar konuşuyorlar. Sanat o kadar çok o kadar çok birinci öncelik değil bizim için. Sanat biraz daha sonra gelir. Yaşamsal özellikler daha öncedir.
EREĞLİ’DE YURT SORUNUNU BELEDİYE ÇÖZMELİ
- Ereğli genelinde konuşalım. Şimdi ben hiç unutmuyorum; kızım İzmir’de fakülteyi kazandı yer bulamıyorum, yurt bulamıyorum. O kadar sıkıntı çektim ki. Sonradan neyse bulduk yerleştirdik. Fakat o zaman aklıma hep şu geldi Ereğli’de var mı? Var ama yeterli mi? Hayır yeterli değil! Geri kalan çocuklar nerede kalıyor? İki artı bir ortaklaşa kalıyorlar. Bu çocukların acilen birileri tarafından ki bu öncelikle belediyeye düşer güzel bir yurt ve hiç kimse açıkta kalmayacak gibi yurda ihtiyaçları var. Bu belediye için de korkunç derecede propaganda olarak da çok güzel. Yani şöyle düşünün tüm Türkiye’de bir ilçe var ki hiçbir öğrenci açıkta kalmıyor. Muazzam bir haber, muazzam bir reklamsa reklam. Şimdi boş ver reklamı bu mutlaka olması gereken bir şey.
- Başka bir şey mesela kreş. Belediyenin yok mu var. Yeterli mi hiç zannetmiyorum. Lüks birkaç tane yerde ayrı ayrı semtlerde bunların mutlaka iyi bir şekilde donatılması lazım. Bunun da geriye dönüşü çok çok iyi.
KEFSAD İLE SANAT KURUMU BİRLEŞTİ
- Aklıma gelen daha birçok şey var Ama ben kendi dalım içerisinde konuşayım mümkünse, biraz daha daraltalım olayı. Ben Türkiye’de bazı şeylerin sanatsal faaliyetlerin çok güzel yürüdüğünü de gördüm çok kötü yürüdüğünü de gördüm. Bu İstanbul üzerinden Ankara üzerinden güzel şeyler oluyor. Yeterli mi o ayrı tartışma ve yeniden bir şeyleri icat etmeye gerek yok. Gidip onlara bakılabilir, bunun için de bir sürü şey yapılır. Örnekleme yapayım sanat kurumundan ele aldık öncelikle. Ya düşünebiliyor musun bir sürü şeye imza atmış bir yerin bir kurumun, ki ben artık onu kurumsallaşmış olarak görüyorum. İyi kötü buraya kadar gelmiş yeri yok ya. Nihayet geçenlerde KEFSAD kendi yerini fesih etti ve zaten tüzüğümüzde de yazdığı gibi bütün şeyimizi oraya devir etme vardı tüzükte devir ettik ve birleştik. Şimdi artık KEFSAD oldu Sanat Kurumu Derneği. Tamam yeterli mi değil. Yerimiz küçük onların çalışma alanlarına göre ufak.
- Benim demek istediğim şu bu tip şeylere ihtiyaç var. Bir zamanlar Sanat Kurumu şunu yapmıştı ki hiç unutmayacağım onu. Bütün burada çalışan resim gruplarına falan hepsini falan tek tek uğrardı. Bize bir üye verin yönetime alalım derdi. Kimisi verdi kimisi vermedi ama herkes destek oldu. Biz karşılığında şunu yapıyorduk bir sergi mi açılacak davetiye mi yapılacak ne olacak masrafımız nedir yani her şeyi biz üstleniyorduk. Dolayısıyla da sanat kurumu bir şemsiye oluyordu. Aynı şeyi tekrar öneriyorum umarım tekrar olur. Belki olur bilmiyorum duruma göre değişir.
ERDEMİR‘İN SALONU ATIL VE YALVAR YAKAR İSTENİYOR
- Bu bir tanesi belediyenin yapacağı şeylerden bir tanesi. Mutlaka bunlara iyi bir destek olması zorundalar yani. Böyle iyi bir salon ki salonlar var boş duruyor kardeşim. Şimdi şöyle bir şey düşünebiliyor musun, ne kadar saçma geliyor. Bir sinema vardı şimdi sinema yok! Ama salon var mı var. Nereye gitti bu sinemamız? İşletmecisi defalarca müracaat etti niyeyse kabul edilmedi. Ama aynı kişi Erdemir’in muazzam salonunu istedi işleteyim dedi her şeyi üzerime alayım vermediler. Şimdi orası öyle atıl duruyor. Erdemir arada bir şey yapacak da toplantı falan veya okullardan birileri yalvar yakar isteyecek ki, ben Anadolu Lisesindeyken aynı sorunları çok yaşadım. Orayı kullanacaksın yani, bu olmaz var olanı kullanmayı beceremiyoruz biz.
HER AY TANINMIŞ BİR YAZAR DAVET EDİLİR
- Boş ver sen ötesini berisini. Kötü şeyler mi var, hayır iyi şeyler de var. Onları da sayayım. Cumhuriyet Halk Evlerine bayılıyorum, güzel de çalışıyor. Eksiklikleri var mıdır? Vardır olabilir! Ama böyle bir yerin açılmış olması bile muazzam. Ve ben gelecek olan yönetimin; mutlaka iyi bir şekilde böyle belediyeleri dolaşıp özellikle Eskişehir’i örnek alıp bazı şeyleri burada yapma imkanı varsa yapmasıdır. Ki çoğu da yapılabilecek şeyler: Orada yapılmayanları da yapabilirsiniz. Bir yazı da okumuştum. Her yıl yayınlanan bir kitabı, çok tanınmış olmayan bir yazarı alıyorlar davet ediyorlar. İyi de para veriyorlar. Ayrıca birkaç gün misafir ediyorlar, orada kitaplarını imzalıyor söyleşi yapıyor. şimdi bunu hiçbir gelir getirisi yok bunun müthiş bir sansasyonel de olabilecek özellikleri var. İlla ki tanınmış olması şart değil. Bunu ayda bir sefer yaptığını düşün, bir masraf çıkar kafanda adama üç gün yedirsen içirsen ne tutar?
BELEDİYENİN MİSAFİRHANESİNİN OLMASI LAZIM
- Bir de misafirhanede yatıracaksın. Bu arada bizim belediyenin misafirhanesi nasıl ne durumda? Bilmiyorum yani koca bir belediyenin misafirhanesinin olması şart. Eskişehir belediyesinin var. Hem de koca bir bina! Ben oranın misafirhane olduğunu sonradan öğrendim şaşırdım. Muazzam güzel bir yer. Bunlar yapılmayacak şeyler mi? Her şey para değil! Tamam evet parayla da ilgisi var, biraz ama yani istedikten sonra yapılır.
- Ama önceliğin belediyenin yapmasının zorunluluğu var.
- Ve ben bunları bekliyorum daha başka var bir sürü ama, şimdilik böyle diyeyim.
YARIŞMALAR DÜZENLENEBİLİR
- Evet, bir sergi salonumu var güzel fena değil. Devamlı çalışmıyor ama bu kadar güzel sergi salonu var, Muazzam çok geniş. Niye büyük sergi yapmazlar? Tabi onlar da masraf. İki senede bir büyük sanatçıları davet etseler. Niye yapmazlar böyle bir şeyi? Bundan daha iyi bir ismini duyuracağın yer bulabilir misin? Bir foto maraton bunu ilçe içinde yapıyorsun, o ayrı ama ülke çapında düşün. Bu fotoğraf yarışmalarında en sıkıntılı tarafı şu; ben öyle görüyorum ödül. Ödülsüz gelmiyorlar artık, hiç kimse gitmiyor da bir yere. Bizim öğrenciler bile ödüle bakıyorlardı orada altını görürlerse katılıyorlardı.
- Çok maddiyatçı bir dünyaya doğru döndük artık ona yapacak bir şey yok.
- Evet, şimdilik aklıma direkt gelenler bunlar ama bir sürü şey söylenebilir.
- Bir ara Hüseyin Uysal çağırmıştı gittik, işte güya sanatla uğraşan güyadan. Kasttım küçümsediğim için değil de sanat. Yani kültür adamı karışık çağırdılar gittik, 18 madde saydım. Ben saydım ama, onu arkadaşlarımla toplandım yönetimle beraber saptamıştık KEFSAD olaraktan. Sadece Kefsad konuştu. Diğerleri hiçbir şey demedi. Hiçbir öneri de getirmediler. Biz hepsini tek tek yazmıştık ama ne yapıldı o ayrı konu.
-
- Haber: Eyüp Bektaş