Konferans ile ilgili yayımlanan haber şöyle:
“Ceneviz Ticaret Yolunda Akdeniz’den Karadeniz’e Kadar Kale ve Surlu Yerleşimler'in UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınması amacıyla sürdürülen çalışmalar kapsamında İtalya’nın Cenova kentinde düzenlenen konferansta Ceneviz Ticaret Yolu’nun UNESCO yolculuğunda Türkiye ve İtalya arasındaki iş birliği bütün yönleriyle ele alındı.
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile T-ONE organizasyonunda, Genova Belediyesi, Türkiye Cumhuriyeti Roma Büyükelçiliği, Milano Başkonsolosluğu, Cenova Fahri Konsolosluğu, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu ve İtalya Büyükelçiliği iş birliğinde Cenova’da bir konferans düzenlendi.
Konferansın açılış konuşmasını yapan T-ONE Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Demet Sabancı Çetindoğan, “Bu değerlerin anlaşılması, anlatılması ve elbette korunması bizim açımızdan tarihi nitelikli bir misyondur. Türkiye Ortak Nesiller Entegrasyonu Derneği olarak bu mirası gelecek kuşaklara hakkıyla aktarmaya kararlıyız” diye konuştu.
Konferansta Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Savaş Arslan, Arkeolog Nezih Başgelen ve Prof. Dr. Paolo Stringa’nın anlatımları ile Ceneviz Ticaret Yolu, ele alındı. 11. ila 15. yüzyıllar arasında Cenovalıların Akdeniz ve Karadeniz’i kapsayan geniş ticaret ağları incelenirken kalelerin ve surlu yerleşimlerin stratejik önemi ile tarihi olaylar üzerindeki etkisi hakkında bilgi verildi...”
Cenevizliler, 11. ve 15. yüzyıllar arasında Akdeniz, Karadeniz, Atlantik Okyanusu ve Kuzey Avrupa’da ticaret kolonileri kurdu. Kıyılarda kaleler inşa eden veya eski kale kalıntılarını onararak kullanan Cenevizliler, Anadolu coğrafyasında da birçok eser bıraktı. Anadolu kıyılarında Cenevizlilerin bir dönem kullandığı birçok yerleşim yeri bulunuyor. Bu yerleşimler arasında İstanbul’da Boğaz’ın Karadeniz çıkışında Anadolu Kavağı’nın hâkim bir tepesi üzerinde yer alan Yoros Kalesi; bir kale yapısı olmamasına rağmen Cenevizlilerden kalan kentsel savunma sistemindeki önemi nedeniyle Galata Kulesi; Karadeniz’de özellikle Cenevizliler döneminde ticari canlılığın merkezi olmuş Amasra Kalesi; Sinop Kalesi ve günümüzde de Ceneviz Kalesi olarak adlandırılan, denizcilik ve ticarette önem taşıyan Akçakoca Kalesi sayılabilir. Ege’de ise Cenevizliler döneminde önemli bir ticaret limanı olan ve kentin savunmasında önem taşıyan Foça Kalesi ile sağlamlığı ve görkemli yapılarıyla dikkat çeken Çandarlı Kalesi, Çeşme Kalesi, Güvercin Ada Kalesi ve Kuşadası Şehir Surları bulunuyor.
Bu kültür mirasının “Ceneviz Ticaret Yolunda Akdeniz’den Karadeniz’e Kadar Kale ve Surlu Yerleşimler” ismiyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınması nezdindeki çalışmalarda, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Türkiye Ortak Nesiller Entegrasyonu Derneği (T-ONE) tarafından imzalanan iş birliği protokolü ile bir ileri adıma geçildi.”
**
KDZ. EREĞLİ KALESİ DE CENEVİZ TİCARET YOLU KAPSAMINDA DÜNYA MİRASINA EKLENMELİDİR.
İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ’NİN “KARADENİZ EREĞLİ KALESİ'NİN MİMARİ VE YAPISAL ANALİZİ VE BİR KÜLTÜR VARLIĞI OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ”nde Ahsen Karagöl Kdz. Ereğli ile ilgili görüşlerini ifade ederken “…Gerekli çalışmaların yapılması ile Kdz Ereğli Kalesi’nin de komşuları Akçakoca ve Amasra kaleleri gibi bu dosyaya eklenebileceği, bu önemli kültür rotasının bir parçası olabileceği öngörülmektedir” demektedir.
O günün koşullarında doğal liman Bababurnu’nu da dikkate alıp tarihsel süreci gerçeklerini de ele aldığımızda, Kdz. Ereğli ve kalesinin Ceneviz Ticaret yolu dışında olması hiç bir açıdan mümkün görünmemektedir.
İTÜ’nin araştırma yazısının Kdz. Ereğli ile ilgili bölümündeki bilgiler şöyle sıralanıyor:
“…..Ukrayna’nın UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesinde yer alan “Ceneviz Ticaret Yolunda Akdeniz’den Karadeniz’e Kadar Kale ve Surlu Yerleşimleri” başlıklı adaylık dosyasına Türkiye’de yer alan Cenevizliler dönemine ait yedi adet mimari miras dâhil edilmiş ve söz konusu başvuru 15.04.2013 tarihi itibariyle listeye eklenmiştir. Gerekli çalışmaların yapılması ile Kdz Ereğli Kalesi’nin de komşuları Akçakoca ve Amasra kaleleri gibi bu dosyaya eklenebileceği, bu önemli kültür rotasının bir parçası olabileceği öngörülmektedir. Karadeniz Ereğli Kalesi’nde yapılması gereken ilk uygulama, arkeolojik kazı ile yapının bugün gözlemlenemeyen parçalarının gün yüzüne çıkarılmasıdır. Buluntuların, kale yapısı ve kentin akropolisine ilişkin yararlı veriler sağlayabileceği düşünülmektedir. Bir Ortaçağ savunma yapısı olan kalenin tekrar aktif olarak kullanılması söz konusu olmadığı için minimum müdahale ilkesi doğrultusunda, gerekli noktalarda sağlamlaştırmalar ile mevcut parçalarının korunması amaçlanmaktadır. Yapının kent peyzajının bir parçası olarak ziyaret edilmesi için çeşitli ölçeklerde güzergâhlar önerilmiştir. Çalışmanın sonuç bölümünde, kültür mirasının belgelenmesinin ve bu konuda farkındalık yaratılmasının önemine dikkat çekilmiştir. Askeri Güvenlik Bölgesi’nde yer alması nedeniyle ziyaret edilemeyen ve sık korunun arasında kent siluetinde gözden kaybolarak çoğu Ereğlilinin bile farkında olmadığı kaleden yola çıkılarak kentin yok olan tarihi zenginliği gözler önüne serilmeye çalışılmıştır. Böylelikle, kentte ayakta kalabilen diğer kültür varlıklarına karşı da bir farkındalık ve sahiplenme fikri oluşturulması amaçlanmaktadır. Yakın tarihte gerçekleşen sosyoekonomik gelişmelerle, Ereğli’de nüfusun öngörülemeyen hızla artması ve yerleşimin eski kent merkezinde gelişmeye devam etmesi ile tarihi kent dokusu ve bileşenleri büyük ölçüde yok edilmiştir. Bu nedenle elde kalanlara azami ölçüde hassasiyet gösterilmeli ve korunmaları için gerekli çalışmalara zaman geçirmeden başlanmalıdır.”