Kdz.Ereğli'de siyasiler, sivil toplum kuruluşları ve meslek odaları zeytinliklerin maden sahalarına çevrilmesinin önünün açılmasına Atatürk Anıtı önünden tepki gösterdi.
*
Enerji Bakanlığı'nın yönetmeliğe ek madde koyarak, "Elektrik ihtiyacının karşılanması" gerekçesiyle zeytinliklerin maden sahalarına çevrilmesinin önünü açmasına Kdz. Ereğli'deki siyasiler, sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarından tepki geldi.
KERÇEP'E DESTEK VERDİLER
ADD Kdz. Ereğli Şubesi, CHP İlçe Başkanlığı, ÇYDD Kdz. Ereğli Şubesi, DEVA Partisi İlçe Başkanlığı, Eğitim-İş, Eğitim-Sen, Elektrik Mühendisleri Odası İlçe Temsilcilikleri, Gönülden Hayvan Severler Derneği, İnşaat Mühendisleri Odası Ereğli İlçe Temsilciliği, İYİ Parti İlçe Başkanlığı, Kandilli Kültür Derneği, Kdz. Ereğli Amatör Denizciler Derneği, Kdz. Ereğli Doğa Tarih ve Kültürünü Yaşatma Derneği, Kdz. Ereğli Kent Konseyi, Kdz. Ereğli Lisesi Mezunları Derneği, Kdz. Ereğli Sanat Kurumu, Makine Mühendisleri Odası İlçe Temsilciliği, Neşeli Ayaklar Doğa Sporları Topluluğu, Saadet Partisi Kdz. Ereğli İlçe Başkanlığı, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Kdz. Ereğli Temsilciliği, SOL Parti Kdz. Ereğli İlçe Başkanlığı, TEMA Kdz. Ereğli Gönüllü Sorumluluğu ve Zonguldak Arı Yetiştiricileri Birliği'nin desteklediği Kdz.Ereğli Çevre Platformu (KERÇEP) tarafından Devrim Bulvarı'ndaki Atatürk Anıtı önünde eylem gerçekleştirildi.
Platform adına konuşma yapan Önder Öner, zeytine, koruma alanlarına dokunulmamasını, tarım ve orman alanlarına yapılan saldırılara son verilmesini istedi.
"Ülkemiz 785 bin kilometre kare yüzölçümü, insanlığın yerleşik düzene geçtiği-tarım döneminin başladığı bölgededir." diyerek açıklamasına başlayan Öner, yakın bir geçmişe kadar dünyanın kendi kendine yeten, bir toplumun ihtiyaç duyduğu tüm tarım ürünlerini üreten bir bölümünü ihraç eden durumda, dünyanın en bereketli topraklarına sahip olunduğunu hatırlattı.
"KİMİN YARARIDIR"
Orman, dere, tarla, denizler ile işsiz bir ülke olan Türkiye'de buğday, mısır, mercimek, ayçiçek yağı, saman başlıca tüm tarım ürünlerini ithal edilir duruma düşüldüğüne değinen Öner, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Tarım alanlarımız yeteri kadar kullanılmıyor,tarım üretimimiz azalıyor, köylerimiz boşalıyor, bereketli topraklarımız, ormanlarımız madencilik-enerji-turizm tesislerine dönüşüyor, betonlaşıyor. 1939’da kabul edilmiş bulunan ve bugüne kadar zeytinlikler için bir kalkan olan 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunu değiştirmeyi başaramayanlar 1 Mart 2022 tarih ve 31765 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından Maden Yönetmeliği’nin 115’inci maddesine ek fıkra koydurarak amaçlarına 'kamu yararı' gerekçesi ile ulaşmaya çalışıyor. Buradan soruyoruz, sözde kamu yararı olan gerçekte kimin yararıdır?
"BAKANLIKÇA İZİN VERİLEBİLİR"
Söz konusu değişiklikte şunlar denmektedir, 'Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla Genel Müdürlük tarafından belirlenen çalışma takvimi içerisinde zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilir.' Hem Anayasa'nın 44 ve 45'nci maddelerine hem de 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanuna açıkça aykırı zeytinliklerin ölüm fermanı olan bu değişiklik asla kabul edilemez. Sofralarımızın vaz geçilmezi olan zeytin, zeytinyağıve zeytine bağlı birçok ürün yok edilemez, yaşamımızdan çıkarılamaz. Anadolu’da 'ölümsüz ağaç' denilen zeytin ağacı kömüre, taş ocaklarına, madenlere kurban edilemez.
YÜZBİNLERCE ÇİFTÇİNİN YAŞAMI
Diğer taraftan ülkemizdeki yüz binlerce çiftçinin yaşamı yalnızca zeytine bağlıdır. Bir zeytin ağacının büyümesi yıllar almaktadır. Yok edilen zeytinliklerin kısa sürede yerine getirilmesi mümkün değildir. Zeytinliklerin tahribi aynı zamanda tarımsal ekosistemlerin, su havzalarının da yok olmasına,ekolojik tahribata yol açacaktır.Oluşacak tahribata çözümmüş gibi yönetmelikte, 'ağaçların nakledileceğinin' belirtilmesi ve 'faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini' taahhüt edilmesi bir kandırmaca olup, uygulanabilir ve inandırıcı değildir. Zeytinliklerin nakledilmesine asla razı değiliz. zeytinliklere dokunmayın diye buradan haykırıyoruz.
"4 GÜN SONRA..."
Sadece 2012-2020 yılları arasında Orman Kanunun 17. maddesi kapsamında 27 bin 405 adet tesise 255 bin hektar orman alanı kullanımı izni verilmiştir. Aynı dönemde madencilik için verilen izinler ise 87 bin hektar kadardır. 5 Mart 2022 tarihinde yani zeytinliklerin maden tesislerinin kullanımına uygun hale getirilmesi yönetmeliğinin yayınlanmasından 4 gün sonra, bu kez Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından, korunan orman alanları hakkında yayınlanan yönetmelik kesin koruma altındaki alanları yine aynı gerekçe olan 'kamu menfaati gereği zorunluluk arz eden haller' durumunda atıksu, içme suyu, doğal gaz ve elektrik hatları, ulusal güvenlik için zaruret arz eden tesisler gibi çeşitli faaliyetlere açıyor. 'Nitelikli doğal koruma alanları' ise aynı yönetmelik değişikliğiyle, tarım ve hayvancılık faaliyetlerine, rekreatif amaçlı tesislere, hidroelektrik, rüzgar ve güneş santrallerine, kamping ve spor sahaları gibi tesislere açılıyor. Dünyada ve ülkemizde iklim krizine bağlı felaketler yaşanırken biyolojik çeşitliliğin, ekosistemlerin korunması çok daha önem kazanmıştır. Hal böyleyken, uygulamaya sokulan politikalarla zeytinlikler, ormanlar, kıyılar, sulak alanlar ve doğal sit alanlarında küçük bir grup sermayedarın çıkarlarını gözeten planlı ve sistemli bir talan ve yıkım söz konusudur. Adeta yangına körükle gidilmekte, ekokırım suçunun tüm gerekleri yerine getirilmektedir.
"TALEP EDİYORUZ"
Ülkemizin tarım ve orman alanlarının talanına ve yıkımına engel olmalıyız. Hükümetten zeytinlikleri, doğal sit alanlarını rant alanlarına dönüştüren yönetmelikleri ve statü değişikliklerini iptal etmesini, yaşam alanlarından elini çekmesini talep ediyoruz. Tarım ve hayvancılığın öneminin hızla arttığı günümüzde zeytinliklere, koruma altındaki alanlara dokunulmamasını önemle, yüksek sesle istiyoruz. Doğal sit alanlarının halkın katılımının, şeffaflığın, bilimsel yeterliliğin, ulusal ve uluslararası mevzuata uygunluğun sağlanıp koruma esaslı olarak yeniden hazırlanmasını talep ediyoruz. Kdz. Ereğli Çevre Platformu (KERÇEP) olarak ekolojik bir uygarlık var olana kadar mücadelemizi, taleplerimizi sürdüreceğiz ve takipçisi olacağız. Bu vesile ile Karadeniz Ereğli’den ülkemiz genelinde çevre mücadelesinde olan tüm Çevre Platformlarına özellikle Ege Bölgemizde zeytinlikler için direnenlere dayanışma duygularımızla sesleniyor, yanlarında olduğumuzu bildiriyoruz."