Toplantı saatine kadar bilgi sahibi olamadığımız ve hatta “mümkün değil” diye görüş belirttiğimiz Kireçlik’teki termik santral konusunda, santral kurulmak istenen alan ile Ballıca’daki bir ev arasındaki mesafe nedir yeni duyduk.

Sadece 700 metre.

İnanılır gibi değil.

Neredeyse yerleşim alanlarının bir bölümünü de santral projesine dahil edecekler.

İnanmadığım veya inanmak istemediğim olay, AKP’li siyasetçilerin “Kireçlik kurtuldu. Bölge halkının isteği oldu” türünden Maliye Bakanlığı’nın ZKܒye tahsis belgeli açıklamalarıydı. Kireçlik’i ZKܒye tahsis ettirip kamuoyunu (Pardon refarandumu) rahatlatan AKP’lilerin, şimdi çıkıp da “Bizim Hema’nın projesinden haberimiz yoktu” gibi bir doğru olmayan tutum içine gireceklerini de sanmıyorum.

Her şeyi biliyorlardı.

Ne yazık ki, (keşke böyle yapmasalardı) bu tezgahın içinde AKP’liler var.

Niye var?

İşte bunu çözemiyorum.

Bir kentte siyaset yapanlar, göz göre göre böylesine halkı endişelendiren ve korkutan  bir tehdit ve tehlike hareketi içinde neden olurlar?

Rant mı?

Veya bir başka şey mi?

İnsan düşünmek bile istemiyor.

Milletvekili Fazlı Erdoğan nasıl böyle bir kirli oyunun içinde olur/

Ya AKP ilçe Başkanı Erol Şahin?

Hem Kdz. Ereğli’de siyaset yapacaksın ve hem de bu bölgede yaşayanları çoluk çocuk ayırmadan, genç yaşlı demeden, sağcı solcu ayrımı yapmadan kanser tehdit ve tehlikesi ile karşı karşıya bırakacaksın.

İnanılır gibi değil.

Bu kararlarının arkasında bir tek şey var.

Kendilerini bireysel çıkar anlamında da suçlamak istemeden görüşüm şu:

Fazlı Erdoğan, Erol Şahin ve diğerleri Kdz. Ereğli’den en çok dört yıl içinde göçecekler.

Çizin bu iddiamı bir yere.

Neden dört yılı da açayım; termik santralın tamamlanma süreci dört yıl çünkü.

Ben bu haksız v e yanlış karardan ağızlarından sıkça düşürmedikleri “bölge halkı” ifadesinin içeriğindeki anlamı fark edip, “Zonguldak ve ilçelerinde termik santral kesinlikle kurulmayacaktır” diyeceklerini umut ediyorum.

İçimde bir gram bile umut kalmasa da, bu dileğimi bir Ereğlili olarak duyuruyorum.

 

İki günlük bir maraton yaşadık Kandilli’de. Her iki günde de toplantıların tamamını sonuna kadar izledim ve dinledim. Notlar aldım. Tanıdığım veya tanımadığım insanların duruşlarını gördüm. Kiminde üzüldüm kiminde ise inanamadım.

Kandilli benim de bölgem.

Yaşamımı şekillendiren bu bölgenin sosyal, kültürel ve ekonomik kayıplarıyla baş başa bırakılmasını da sıkça dile getiren biriyim.

Kandilli’de birkaç kişi de olsa, “termik santral istiyoruz” diyenlerden yana olacağına inanmazdım.

Evet gördüm. Kandilli o bilinen çaresizliğinin içinde günü kurtarma adına termik santrali savunmaması gerekenleri de değiştirmiş.

Bunun adı bağımlılık.

Başka bir şey değil.

 

Kandilli’deki toplantılardan elde ettiğim birkaç notu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Özellikle dersine çok iyi çalıştığını kurduğu her cümle ile dinlediğim av. Yakup Okumuşoğlu’nu kutlarım. Üslubuyla ve duruşuyla termik santral mücadelesinde çok iyi bir lokomotif. Tek kelime ile bravo.

Diğeri ise özellikle kırsal kesimdeki halk.

Yalı Boyu Köyleri çelik gibi.

Kömür kültürüne sahip bu bölge insanı “bizim beyin gücümüzde var” derken, bilgi konusunda da savaşa hazır olduğunu belirtiyor.

Tüm süreçte akciğer kanserine vurgu yapıldı. Bu konuda çok ciddi bir araştırma yapılmasının çoktan sırası geldi ve geçti bile. Bölgenin genetik yapısını ortaya çıkarmasında öncü olması gereken sivil toplum örgütleri başta olmak üzere ilgili kuruluşların bu konuda derhal harekete geçmesinin çoktan zamanı geldi de geçiyor bile.

Her yanı termik santralle çevrilmiş 46 dönümlük bir arazide kurulacak eğitim ve araştırma tesisinin ne kadar anlamsız  olacağı da ortaya çıktı. Kireçlik’te dünyanın en garip uygulamasına imza atmak isteyen zihniyet ile kendilerine “prof” gibi bir unvan ile karşımıza çıkıp termik santrale anzer balı gibi yutturmaya kalkanların ise “aydın”lığını ise “toplum dışı aydın” olarak değerlendirmek istiyorum.

Kireçlik için çok şey söylendi.

Ve biz de bu söylenenleri iki günlük yazı dizimizde, toplantı yerinden sanal ortamda da canlı yayın yaparak kamuoyuna duyurduk. Bu haberlerimiz de bizden sonraki kuşaklar için çok iyi bir belgedir. Haberlerin içindeki her cümle çok önemli ve dikkatle okunmalıdır.

Başka Kireçlik yok.

Başka Ereğli’de.

Ama bu termik santral yandaşları ise “istemem” diyenlerin tam tersine, kendi çıkarları için “isteriz” demektedirler veya demek zorunda bırakılmışlardır.

Yukarıda da dedim ya; çaresizlik insanı kimi zaman bile bile ölüme bile götürüyor.

Aynen Kireçlik için hayır yerine evet demek zorunda kalanlar gibi…

 

 

DİP NOT: Bu yazı gazetede yayımlandıktan sonra telefonla arayan AKP Kdz. Ereğli ilçe Başkanı Erol Şahin sitemde bulundu. Şahin, kendisinin sonsuza kadar Ereğli’de yaşayacağını, asla göç etmeyeceğini ve nüfus hüviyet cüzdanında doğum yerinin de aynı ilçe olduğunun yazıldığını belirterek, başından bu yana bölge halkından yana bir duruş sergilediğini anlattı. Erol Şahin, her şeye rağmen termik santrale karşı olduğu ısrarla belirtti.