Kdz. Ereğli sahilinde kimi zaman roman vatandaşların yerel türküler eşliğinde kıvrak oyunlarını sahnelediklerini görenler merakla izlerken neşelenirler de. Yaz aylarında tekne sefalarında da bangır bangır yayılır yerel türkülerin “gitme dedim ocaklara”, “gara dutun yaprağı”, Kestaneciden Abalıya gaz uçtu” sözleri. Düğün ve eğlencelerin yerel istiklal marşı “ah a benim sömsöm yavrum” dur. Kimi zaman neşeli kimi zaman da maden ocaklarında yaşanan faciaların ağıtlarıdır yerel türküler. Yerel kültür ve sanat gerçek anlamda karşılığını bulamasa da, bu türkülerden ekmek yiyenler o kadar çoktur ki. Yerelden yaygına Kalaycı Mehmet’in (Mehmet Korkmaz) türküleri ile ulaşan bu kültürün gerçek anlamda çalışmasını yapan ve derleyip toparlayacak bir meraklı veya kurum da çıkmayınca, her gün daha da –ne yazık ki- kaybolmaya yüz tutmaktadır.
Kdz. Ereğli sahilinde türkü söylemeye abone olanlardan Alaattin Gökmen ile konuşurken bir anda aklıma Alaaddin Gelen geldi. Genç yaşta göçüp gitti o Ereğli sevdalısı sanatçı. İnanıyorum ki, Alaaddin Gelen vefat etmemiş olsa idi, Ereğli’nin var olan türkülerine yenilerini de ekler, geriye müthiş bir eserler bırakırdı. Alaaddin Gelen yaptığı albümlerle geriye o kadar çok türkü bıraktı ki, o türkülere bile sahip çıkan olmadı. Onca etkinlikler düzenlenir ve yaşanır ama yerel kültür ve sanat hep itilir ve yok sayılır.
Neyse, Alaaddin Gelen’den, günümüze yani Ereğli sahilinde saz çalan Aşık Alaattin Gökmen’e gelelim. Bakın aramızda geçen o kısacak konuşmada neler söyleştik.
Seni tanıyalım:
- Aşık Alaattin Gökmen. Tepeören Köyündenim. Yalı Boyundan.
Emekli misin?
- Evet, özel sektörden.
Buralarda çalıp söylüyorsun.
- Ne yapayım ben şimdi kahvehanede otursam 20 Lira harcasam ayda 600 Lira yapar, hem vatandaşı eğlendiriyoruz hem kendimizi ben ayda 600 Lira vereceğime bir çuval un alırım çoluğumla çocuğumla aile azlığında çocuk azlığında iki sene üç sene yeter. Doğru mu doğru.
Nerede oturuyorsunuz?
- Şen Evler’de.
Ağzına sağlık.
Haber: Eyüp Bektaş